Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Muhteşem Hazine.
Gönderen : Ersin Özdemir.
Tarih : 3/28/2018 12:45:34 PM


.











Çok değerli büyüğüm,





Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar uzun namaz kılarmış. Durumdan müteessir olan Hz Ayşe :





-Ey Allah'ın Resûlü, geçmiş ve gelecek bütün günahların bağışlandığı halde niçin böyle zahmet ediyorsun?" diye sorunca,





Peygamber Efendimiz:





-Ey Ayşe, Rabbime çok şükreden bir kul olmayayım mı?" karşılığını vermiştir.










Bu, şüphesiz hepimizin çok dersler çıkarması gereken bir cevap.










Yüce Allah Kuran'da şöyle buyurmaktadır:





And olsun ki şükrederseniz elbette size verdiğim nimeti artırırım ,eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çetindir.





Eğer şükrettiyseniz ve iman ettiyseniz Allah size azabı ne yapar? Allah, karşılığını en güzel verendir ve en iyi bilendir.










Şükür verilen nimetlere karşı sadece dil ile hamd etmek değildir.





Şükür bütün günahlardan kaçınmak ve tüm hayatımızı İslam'a göre yaşamaktır.





Şükür, Allahü Teâlânın verdiği nimetleri yerinde sarf etmek,O'nun sevdiği yerlerde kullanmaktır.





Şükür yalnız Allah'a güvenmek ve O'na dayanmaktır.





Şükür sıkıntılara ve belalara sabredebilmek ve her an Allah'ı anmaktır.










İsa Peygamber bir gün ağacın altında dua eden birini görmüş. Dikkatlice baktığında adamın ayakları yürümeyen bir kötürüm olduğunu anlar. Adamın iki gözü de görmüyor, vücudunda ise baras hastalığı olduğu anlaşılıyormuş. Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua ediyormuş:





– Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!..





Hazreti İsa kötürüm adama yaklaşır:





–Ayağın yürümüyor,gözün görmüyor,bedenin de sıhhatli görünmüyor. Buna rağmen çoğu zenginlere verilmeyen nimetlerin sana verildiğini düşünmekte, bunun için de büyük bir mutlulukla şükretmektesin. Hangi nimettir ki nice zenginlere verilmediği halde sana verilen?





Kapalı gözleriyle sesin geldiği yana yönelen adam der ki:





– Efendi! Allah bana öyle bir kalp vermiş ki, o kalple O'nu tanıyorum. Öyle de bir dil vermiş ki, o dille de ona şükrediyorum. Halbuki, dünyanın serveti elinde olan nice zenginler var ki, kalbinde O'nu tanıma sevinci, dilinde de Ona şükretme mutluluğu yoktur. Ama gel gör ki, ayakları topal, gözleri kör, bedeninde hastalıklar bulunan bu kötürüm adama Rabbim, bu sevgiyi ihsan eylemiş, bu nimetin farkına varma tefekkürünü nasip eylemiş. İşte bunu düşününce şükretmekten kendimi alamıyorum.





Beden gözü kapalı da olsa kalp gözü açık olan bu adama yaklaşan İsa aleyhisselam:





– Ver şu elini öyle ise! diyerek elinden tutar, eğilerek görmeyen gözlerinden öper.





Peygamberin dudaklarının değdiği gözler anında açılır. Karşısındakinin İsa Aleyhisselam olduğunu görünce heyecanlanan adam:





– Sen şu ölüleri dirilten, hastalara şifalar bahşeden mucizelerin sahibi Peygamber değil misin? der.





İsa Peygamber tebessüm ederek:





– Evet , şimdi ayağa kalk der.





Silkinen kötürüm adam dimdik ayağa kalkar. Ayakları üzerine dikilebildiğini anlayınca söylediği ilk sözü şu olur:





– Ey Allahın Nebisi, sendeki bu mucizeler de O’ndan değil mi? Öyle ise izin ver de geç kalmayayım, O’na şükredeyim, diyerek hemen yere iner, başını secdeye koyar ve der ki:





– Rabbim! Seni tanıyan bir kalple, şükreden bir dil nimetinin şükrünü yapmaktan acizken, şimdi gören bir çift gözle, yürüyen iki de ayak da lütfettin. Artık bilemiyorum nasıl şükretmem gerekiyor bu eşsiz nimetler karşısında.





Bu sırada çevreden toplanan halk, gösterdiği bu mucizelerden dolayı İsa Peygamberin elini öpmek isterler. Ama Allah'ın Nebisi işaret eder:





– Benim değil, secdedeki şu adamın elini öpün!.. Onu secdeye indiren nimetlere biz baştan beri sahibiz. Ama hiç birimiz onun duyduğu gibi bir mutluluk duymadık. Öyle ise, tefekkür edin, siz de düşünün.





Sözünü şöyle bağlar Allah'ın Nebi’si:





– Düşünen sahip olduğu nimetin farkına varır. Düşünmeyen ise kendisini mahrumiyette sanır!















Sevgi ve saygılarımı sunar,ellerinizden öperim.





Ersin Özdemir





--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın Ersin Özdemir,





Efendim, mailiniz o kadar güzel ki insanın okudukça okuyası geliyor. Keşke imkanımız olsa da onu yeryüzündeki yedi milyar insan kardeşimize okutabilsek. Ve bir sanatkara yazdırıp herkesin başucuna asabilsek. Allah sizden razı olsun. Derli toplu, temiz, akıcı bir ifadeyle şükrü ve şükrün güzelliklerini o kadar güzel anlatmışsınız ki size nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz. Allah sizden razı olsun. Allah sizi dünya ve ahiret cenneti nasip etsin.





Sitemizi ziynetlendirecek yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.





Sabri Tandoğan


Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]