KİTAP TAVSİYESİ:
Yeşil Hoca Kimdir?(Cep Boy) Basım Yılı:2002
KİTAPTAN BİR BÖLÜM (ÖnSözden)
Almanya'da mühendislik tahsili yapan bir Türk genci Hristiyan bir Alman kızı ile evlenir. İmanlı genç, hanımının da Müslüman olmasını arzu eder. İslam'ı telkin için pek çok yerlere götürürlerse de kızcağız bir türlü tatmin olmaz. Nihayet birisi " Siz Şemseddin Yeşil Efendi Hazretlerine gidiniz" deyince o zata gelirler. Hristiyan kız " Efendim, 25 senedir Hz.İsa'nın muhabbetini gönlümde taşıyorum, bir anda onu nasıl silip atayım" diyerek ağlayınca, o zatı, " Kızım, sana İslamı yanlış tanıtmışlar. Hz.İsa'nın muhabbetini gönlünden atacaksın diye bir şey yok, Müslüman olduktan sonra Hz.İsa'yı çok daha iyi tanıyacaksın. Bütün peygamberleri tasdik etmeden, sevmeden hiç kimse Müsliman olamaz" diyerek ve -'ın birçok inceliklerini kendilerine anlatarak büyük bir huzur ve zevk ile Müslüman olmasını sağlıyor.
O mübarek hayatın, en önemli hadiselerinden biri de şudur:
Boğaziçi camilerinin birinde, bir va'zı esnasında kendini dinleyen müsteşrik bir papaz konuşma bitince ellerine sarılarak: "Efendim, zat-ı alinizden 15 dakikalık bir görüşme rica ediyorum" diyor ve bu buluşmalarında ; kendisinin Arapçayı çok iyi bildiğini, Kur'an-ı Kerim'i tedkik ettiğini, bütün İsllam alemini gezip en meşhur ulema ile görüştügünü, Kur'an-ı Kerim'de bir mevzu hakkında kimseden doyurucu cevap alamadığını ifade ettikten sonra "Zat-ı alinizi dinlerken içimden bir ses bu müşkilimi ancak sizin halledebileceğinizi söyledi" der.O zat, " buyurun sorun" deyince, "Kuran-ı Kerim'de Cenab-ı Hak bir ayette, "emaneti ehlinin gayrına vermeyiniz" diye emrediyor ve İslamın Peygamberi de " emaneti ehlinin gayrına verirseniz kıyameti bekleyiniz" buyuruyorlar. Ve sonra başka bir ayette(Ahzab - 72) Cenab-ı Hak; "Allah emaneti bütün mevcudata arzetti, hukukunu yerine getiremeyiz diye onu yüklenmekten çekindiler ve onu insan yüklendi çünkü o çok zalim ve çok cahil idi" diyor. Allah, Allah olduğu halde nasıl olur da emanetini çok zalim ve çok cahil olana teslim eder ? "
Şimdi, bu suale o zatın verdiği cevabı yine kendi eserinden nakl edelim: " Buradaki zulüm, zulm-ü memduhtur, adl'in mukabili olan zulüm değildir, Cehil de makbul cehildir, ilmin mukabili olan cehil değildir. O insan ki nefsinin kuvvetli zalimi oldu, Hak ve hakikatin gayrısının da cahili oldu, emaneti almak hakkına haiz oldu. Demek oluyor ki emanet-i ilahiyye; nefislerin hayrını ayağının altına alan, Hak ve hakikatten maadasına cahil olan insanda bulunuyor. Onun için emaneti kalb taşır, zira kalb mevzi-i nazar-ı Haktır. Sahib-i kalb olanda ancak Hz. İnsan'dır..
Bunun üzerine o müşteşrik papaz, aldığı cevaptan çok memnun: "Efendim, evladınız yok mu ?" deyince o zat-ı ala " Henüz evli değilim " diyorlar. "Hayır, onu demek istemedim, sizin gibi zatların çocuğu etten, kandan olmaz, eseriniz yok mu ? demek istedim. Bu ilmi beraber mi götüreceksiniz, beşeriyetin istifadesine sunmayacak mısınız ?" diyor ve eserlerin yazılmasına sebeb oluyor.
Bu fani alemden, Beka alemine geçtiğinde, bizlere muhterem zevceleri Fikret Hanımefendi'yi ve Hüseyin Ezan isminde edeb ü vefa ve fazilat timsali bir evlad bırakmış ve o mübarek zatdan da bugün Muhammed Şemseddin, Ali Akdes ve Ahmed Seccad isimlerinde erkek evladları ile Fatıma Nur Hadra isminde bir kız evladı dünyaya gelmiştir.
Hanedan-ı Ehl-i Beyt-i Mustafa'yı sevmeyen
Esfel-i süfliyyete nadan gelir nadan gider.
Allah bizleri Resulünden ve evlad-ı Resul'den ayırmasın. Amin
UMRAN SELMAN
Ocak 1995- İstanbul