Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : "Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler".
Gönderen : "Huma"
Tarih : 4/1/2018 11:34:20 PM


.




Merhaba Sabri Baba,
Huma'nın içi acıyordu... Kızkardeşi sekiz yıldır eşinden ayrılmış üstelik iki çocugu da vardı. Çocukları büyümüş lisede okuyorlardı. Kızkardeşi eşinden gurur kıskançlık ve inat yüzünden bir de kaynana ve görümce dırdırından kurtulmak için sanki dertler sıkıntılar boşanınca bitcekmiş gibi baba evine gelip yerleşmişti. Ama düşünmemişti annemin babamın hali nice olur diye? Annnesi daha orta yaşın üstünde bel fıtıgı olmuş babasıda kalp bypas ameliyatı geçirmişti. Şimdide pervane oluyordu babasına ama nafile ? o boşanıp gelmekle en büyük hatayı yapmıştı zaten. Anne babasını üzmüş ve evdeki diger fertlerinde kaderini baglamıştı. Kilitlenmişlerdi adeta evde artık kimse evlenemiyordu korkusundan. O da yetmiyormuş gibi zaten ablasıda ayrılmıştı 5 aylık bir evlilikten. Zaten ablası gülfidanın ayrılıgında bile kara bulutlar gitmemişti başlarından. Birde fehimenin iki çocuklu dul eve gelmesi humayı çok üzüyordu.O yaş otuzbeş yolun yarısını geçmişti ama artık onu istemeye hep dul çocuklu adamlar geliyordu. Üzülüyor kahroluyordu. Kızkardeşi fehime gamsız taş gibiydi hiç üzülmüyor baba evinde rahat içinde keyfi sefa sürüyordu. Hatta gezmek tozmak için bile çocuklarını babasına gönderiyordu. Sanki eşinden ayrılık sebebi de gideyim evde bacılarım çok rahat bir hayat yaşıyorlar ben niye mahrum kalayım onlar tatile gidiyor yiyor içiyor keyflerine bakıyorlar bende onlar gibi olayım. Ama kocası muratta onu heryere götürüyordu. Bir istedigini iki etmiyor hastalansa yemek yapıyor evi temizliyor çocuklara gece kalkıp bakıyordu.Daha bundan iyisi can saglıgı. En çokda huma üzülüyordu çünkü dagdan gelmiş bagdakini istemiyordu fehime bekar ablasına yan yan bakıyor zıt zıt konuşuyor azarlıyor saygı göstermiyordu. Adeta kızı çileden çıkarıyordu. Sanki anne babasının evi onunmuş gibi humayı evde istemiyordu. Her zaman tersi olur kaynanalar gelini istemez misali boşanan dul kardeşi evdeki bekar ablasını hor görüyordu. Üstelik din ayaklarıyla dindar olmuş sabahlara kadar ibadet yapıyor ama kalp kırmanın önde gidenlerindendi. Daha öyle çok içi yanıyorduki humanın o eve geldginde hergün dualar etti agladı evine gitsin diye ama fehime inatcı gitmedi. Kocası boşandıgı halde ona hala pırlantalar hediyeler dondurmalar ilaçlar gönderiyordu. Salak mıydı neydi ? bu kadar dunkof bir karı layıkmıydı bunlara. Kurban meselesine gelince huma bacısı kocası muratla barışırsa kurban adamıştı. Rüyasında bile onların barıştıgını görüp sevincten aglıyarak uyanırdı. Ama fehime laftan sözden anlamıyordu. Huma evlenmekten korkuyordu hiç aralık bir kapı bırakmamıştı kardeşleri. Nasıl evlenirdi.Yarın evlendi diyelim bir hata yapsa kocası demiyecekmiydi defol sende baba evine . Hep bundan korkuyordu. Birde gerizekalı bir abisi oda ayrılmazmı karısından .Kaç aydır küsmüş gitmişti karı. Bu neydi böyle bir ailede üç boşanan. Artık etrafına bakıyor her ailede boşanan vardı.Kırık kalpler boynu bükük çocuklar, şiddet gören kadınlar. Devlet artık bu işe el koymalıydı.Evlenmekde sınavla olmalı kazananlar evlenmeli tıpkı üniversite sınavında meslek seçer gibi çünkü insanın iş i ve eşi iyi olursa herşey yolunda olurdu. İş ve meslek için ne sınavlar veriyordu insanlar eş içinde hazırlıklı olmalıydılar. sınava tabi tutulup öyle evlenmeliydiler. Sonra boşanmak zor olmalıydı. Herkes kolay kolay boşanmak için mahkemeye başvurmamalıydı. Hakimlerin savcıların işi ne kadarda zordu. Belki en zor dava boşananların davalarıydı. Bir de bir heyet kurulmalı bir teşkilat uzmanlar olmalı boşanma aşamasındakilere uzmanlar ögütler vermeli sizin gibi büyüklerimiz onlara örnek olmalıydılar. İnsanlar nasıl yılları devirmişlerdi büyüklerimiz atalarımız nasıl başarmışlardı evlilklerini.


Huma her zamanki gibi dualarına devam ediyordu.Geceleri rabbi ile kalbinden hasbıhal ediyor dertleşiyor içini o güzel Yaradanına döküyor bunları ona yaşatanları yine ona havale ediyordu. Huma kuşu...


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın “Huma”,


Kıymetli yavrum, Cenab-ı Hak yarattığı en küçük bir canlının bile rızkını verir. Kimse kimsenin rızkını vermez. Herkes kendi rızkını yer. Rızkı veren Yüce Allah’tır. Bu nedenle yarınları düşünmeyi bırak. Sen içinde yaşadığın hayatı en güzel bir şekilde yaşa. Yani her anın sabırla, şükürle geçsin. Çevrendeki herkes senin için ne düşünürse düşünsün, sen onlar için hayırlı şeyler düşün. Daima güleryüzlü ol. Daima Peygamberimizin buyruğu üzere “Ya hayır söyle, yahut sus.” Evin içinde iyinin, güzelin, inceliğin, zarafetin simgesi ol. Bak göreceksin böyle yaparsan her şey daha güzel olacak. Yunus Emre “Bir çeşmeden akan su, acı, tatlı olmaya” der. Lütfen bu sözü her gün yüzlerce defa tekrarla. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri “Mevla görelim Neyler, Neylerse güzel Eyler” diyor. Lütfen bu sözleri de hep tekrarla.


Sana selamlar, sevgiler sunuyorum. Mutluluk dolu güzel günler diliyorum.


Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]