Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Hayatı öyle yaşayalım ki her iki dünyamız da cennet olsun.
Gönderen : İlknur Özden
Tarih : 4/5/2018 2:34:28 PM


.



Sayın büyüğüm,


Bugün annemin ölümünün 3. yıldönümü. Dün hem annem için hem Rana anne için dua ettim, ruhları şaad olsun. Annem kanser hastasıydı, öleceğini çok önceden biliyordu ancak hiç bir zaman ölümden korkmadı ve endişelenmedi. Hatta ölümüne yakın ıstırapları artmasına rağmen büyük bir huzur içindeydi.










İnsanların çoğunun en büyük korkusu olan ölüm hepimizin geçeceği bir köprü. Dinlere sonradan eklenen bir takım hikayeler insanları ölümden korkutmuştur. İnanan insanlar için bile ölüm sorgu ve sual meleklerinin işkencelerini akla getirir.Halbuki Allah'ı sevenler ve onun yolunda yaşayanlar için ölüm bir korku ve üzüntü değil, en büyük dosta kavuşmanın sevincidir.










Bakın Yüce Allah Kuran'da ne buyuruyor:





“Şüphesiz Rabbim Allah’tır” deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara, “Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennetle sevinin !”derler. Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Gafur ve rahim olan Allah’ın ikramı olarak, canlarınızın çektiği ve istediğiniz her şey sizindir.”










Azrail hikayelerde hep siyah cübbeli, elinde oraklı bir simgeyle anlatılır. Gerçekte Azrail inananlar için en güzel ışıktır. Dr Haluk Nurbaki'nin ölmekte olan, dini inançları zayıf Serap isimli bir hastası ölüm anında ne söylemesi gerektiğini sorar. Dr Nurbaki 'Senin durumun çok özel, Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince ''Muhammed'' demek sana yeter.' der.





Serap sorar: "Doktor bey. Azrail bana nasıl görünecek? "


Nurbaki : "Kızım, 'O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir." der





Dr Nurbaki Serap'ın vefatına yetişemez. Kendisine uzun müddet bakan bir hanım akrabası yanına gelerek:

 


"Doktor bey, biliyor musunuz, biraz önce bir mucize yaşandı!


Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve yataktan kalkması imkansız denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden önce : 'Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş! ... "





Allah cümlemize sevgiyle yaşamayı, sevgiyle toprağa girmeyi nasip etsin. Yaşamak da, ölmek de çok güzel. Yeter ki hep Allah'la olalım.















Bir gövde borcum var toprağa





Verdim borcumu.





Ruhumun toprağa borcu yok benim.





Arama toprakta beni, ben başka yerdeyim.





Toprağım temizdi, temiz teslim ettim borcumu.





Bu kabir ruhumla gövdemin ayrılış yeri.





Burada arama, burda değilim.





Azapda değil, narda değilim.










Sıkıntım kalmadı artık, aç ve yoksul değilim.





Dünyada haksızlık, sefalet, açlık, sıkıntı, dertlerle arkadaş yaşadım.





Şikayet etmedim Rabb'imden, bu nedir diye





Kırklar, yediler, dörtler, üçlerle arkadaş idim.





Hızır'la buluştum, konuştum, dertleştim, dünya yüzünde...





Şikayet etmedim kendi halimden.










Nefsinle uğraşma bu savaş değildir.





Kabirde azabın esası budur.





Bırak nefsini kendi haline.





Uğraşma onunla yakışmaz sana.





Gövde, nefis, ruh başka başkadır.





Yekdiğerine karıştırıp çengelleme onları.





Nefis dünyada kalır, gövde toprakta





Ruh gider aslı olan Rab'bine










Burada arama burda değilim.





Azapda değil, narda değilim.





Sıkıntım kalmadı, aç ve yoksul değilim.





Gövdemi verdim toprağa borçlu değilim.





Nefsimin de derdi dünyada kaldı.





Üzme kendini, ben de senin gibiyim.





Rabb'imin yanında uçar gibiyim.










Dr. Münir Derman




















Hürmetlerimi ve sevgilerimi sunarım





İlknur Özden










--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın İlknur Özden,





Kıymetli yavrum, Yunus bir şiirinde










“Aşıklar ölmezmiş, ölenler hayvan”










Diyor. Ne kadar güzel belirtmişsin, bize ölümü hep yanlış tanıttılar. Allah’ın sevgili meleği Azrail Aleyhisselam'ı yanlış tanıttılar. Ölüm, sevgili kavuşma anı. Ölümle hayat bitmiyor ki. Bir hayatın kapısı kapanırken, yeni bir hayatın kapısı açılıyor. Mevlana, öldüğü gece için Şeb-i aruz ; düğün gecesi diyordu. Bize nedense bazı kavramları yanlış bellettiler. Mesela siyah rengin adını matem rengi koydular. Halbuki siyah, en asil, en güzel, en yüce renk. Kabe’nin örtüsü neden siyah, hiç düşündük mü? Neden Japonya’da karatede en iyi dereceyi tutturana kara kuşak veriliyor. Ölüm olayı da böyle. Yepyeni dünyalara açılan pırıl pırıl bir pencere iken onu bize umacı gibi gösterdiler. Yeter ki biz mana alemi için hazırlık yapabilelim. Kabrimizdeki toprağın her zerresine yaşadığımız sevgileri götürelim. Hayatı bir özsu gibi kucaklayalım, kabrimize götürelim. Kabrimizi cennetten bir köşe yapalım. Rahmetli annem gece kıldığı nafile namazların sevabını kabrine yollardı. Ona “kabr-i nur” namazı derdi. Nur içinde yatsın. Efendim, hayatı o kadar güzel yaşayalım ki dünya hayatımız da ahirete hayatımız da cennet olsun. Sadece Yunus Emre gibi










“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz”










diyelim, “Aşk gelicek cümle eksikler biter” diyelim.










“Seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden” diyelim.





Selam, sevgi ve saygı ile.





Sabri Tandoğan





Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]