.
Çok saygıdeğer aziz babacığım,
İstanbul yine varlığınızla aydınlanıyor, ışıyor. Fenerbahçe’de TCDD tesislerinde büyük çınar ağacının altında çok tatlı esen rüzgar, denizin kıyıya vuran dalgalarının sesi gözlerimize, kulaklarımıza, ruhlarımıza hitap eden güzellikler içinde sizin nağme dolu tatlı sohbetlerinizi çok şükür dinliyoruz. Rabbim idrakimizi artırsın.
SABRİ BABA İLE FENERBAHÇE SOHBETLERİ, 25.6.2008
Soru: Allah’ın varlığını çok merak ediyorum , bir türlü anlayamıyorum. Ama sürekli kafamı kurcalıyor.
Sabri Tandoğan Hz:
Cevap: yavrum, sen ömür boyu düşünsen yine de anlayamazsın. Ama sonunda fıttırırsın. Bazı şeyleri idark edemeyeceğimizi anlamamız lazım. Bir Hadiste Peygamber Efendimiz (S.A.V.) buyuruyorlar ki “Allah’ın zatını tefekkür etmeyin, sıfatlarını düşünün.” Mesela şu kırmızı sardunyaya bakın; kırmızı çiçekler, yeşil yaprakları ile nasıl bir uyum içinde... Arıları, karıncaları düşünün... Karınca kendi ağırlığının 36 misli ağırlık taşıyor. Allah’ın yarrttığı güzelliklere hayranlık duyun, fakat zatını düşünmeyin. Ziya Paşa diyor ki
"İdraki meali bu küçük akla gerekmez
Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez”
Soru: Nefsimi nasıl terbiye edebilirim? Çok konuşuyorum, çok yiyorum, çok uyuyorum. Bir türlü nefsime söz geçiremiyorum. Hatalarımın farkındayım. Fakat bir türlü istediğim gibi olmuyor.
Sabri Tandoğan Hz:
Cevap: Çok önemli bir soru. Yıllardır nefsi ıslah etmenin yolları arandı. Mühim olan nefse güzel yollar açabilmek... ben nefsimi ıslah etmek için ona hep güzellikleri yaşattım. Nefsimle uğraşmamak için hep bir meşguliyet içinde oldum. Çok kitap okumamın bir nedeni de nefsimle baş edebilmek. Van Gogh, din okulunda okumuş ama nefsi ile başa çıkamamış. Kendini deli gibi resme vermiş. Sürekli bir meşguliyet içinde olmak nefsi terbiye etmenin en güzel yolu. Ama bu meşguliyet olumlu olmalı. Güzel sanatlar, biçki-dikiş, edebiyat, şiir, din, tasavvuf, ...vs.... Aklımızı, imkanlarımızı hep iyiye, güzele sarfedeceğiz. Yaptığımız işi severek, aşkla yapacağız, kainatın en önemli işi gibi yapacağız. Dünyanın en mutlu insanı benim diyebilmeli. Herşeyin hakkını vereceğiz. Her an bir meşguliyet içinde olursan, o zaman nefis aradan çekiliyor. Şeytan ‘Bu iş yerinde grev varmış’ diyor, size yaklaşamıyor.
Soru: Çocuklarımız üzerinde, eşlerimiz üzerinde etkili olamıyoruz. Söylüyoruz, söylüyoruz, ama nafile... Ne yapalım, kendi hallerine mi bırakalım?
Cevap: Çocuklarımızla, eşimizle güzel diyalog içinde olalım... Biz kendi halimizle, yaşantımızla onlara örnek olalım. Annem bana bir kere bile nutuk atmadı. Ama hep yaşantısı ile örnek oldu. Edebiyat öğretmeni idi, çok dindardı. Çok modern bir hanımdı ama aynı zamanda çok dindardı. Namazını bir gün bile kazaya bırakmazdı. Sözlerle hareketler birbirini tamamlamazsa etkili olunmuyor. Mühim olan örnek olabilmek. İnançlar yaşanmadıkça hiçbir şey ifade etmez.
Biz niye Hz. Muhammed’i (S.A.V.)’i aşkla seviyoruz? Çünkü O’nun sözleri ile yaşantısı arasında hiç bir çelişki yok. Ne demişse onu yaşamış.
Soru: Nasıl güzel namaz kılabiliriz? Namaza duruyoruz, aklımıza binbir türlü şeyler geliyor. Bunu nasıl aşabiliriz?
Sabri Tandoğan Hz:
Cevap: Hayat bir bütündür. Bir insan hangi işi yapıyorsa onu en güzel şekilde yapmalı, dikiş dikiyorsa onu mükemmel dikmeli, lavabo ovuyorsa onu her seferinde daha temiz ovmaya çalışmalı. Örneğin, ben her telefon konuşmamda nasıl daha güzel hitap edebilirim diye düşünürüm. Her seferinde ses tonumu daha güzel kullanmaya gayret ederim. Bazan sırf sesimi duymak için beni arayanlar olur. Hayatın her alanında aynı edep, dikkat içinde olduğumuz zaman, her an Hakk’la beraber oluyoruz. O zaman namazımız da güzel oluyor.
SABRİ TANDOĞAN
En derin saygılarımla...
Gönül Dostu
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın “Gönül Dostu”,
29.6.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, hepimiz her an, her yerde imtihan içindeyiz. Önemli olan bu imtihanlardan yüzümüzün akıyla çıkabilmek. Bunun için de son derece dikkatli, uyanık olmak zorundayız. Her tecellide ayrı bir hikmet, ayrı bir güzellik var. Görenedir görene, köre nedir, köre ne? Yunus Emre bir karıncaya bakar, bakar da ürperir
“Benim bir karıncya ulu nazarım vardır”
der. Bizler de hayattaki her zerreye, her tecelliye, her oluşa Yunus Emre’nin aşkı, şevki ve heyecanı içinde bakalım. Unutmayalım ki insana ders vermeyecek, ibret olmayacak, insanı ürpertmeyecek hiçbir olay yoktur. Yeter ki görmesini bilelim. Aşık Veysel bir şiirinde
“Yumma gözün kör gibi”
der. Biz de gözlerimizi dört açalım. Hayat sandığımız kadar uzun değil. İşte geldik gidiyoruz. Bir gün gelecek karşımızda Azrail AS’ı göreceğiz. Ondan sonra artık yapılacak hiçbir şey yok. Eskiler derlerdi ki “Ne verirsen elinle, o gider seninle”. Hepimiz her anımızı değerlendirelim, bir hayır yapalım, bir dertlinin derdini paylaşalım, mustarip bir insana dost olalım, arkadaş olalım. Bu fırsatları değerlendirebilenler ne güzel insanlardır. Allah, onlardan razı olsun. Yarın Sırat köprüsünden nasıl geçeceğiz? Bunun hazırlığını yapmayanlar ne kadar pişman olacaklardır. Ama son pişmanlık fayda getirmeyecektir.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.