Merhaba Sabri Bey;
Öncelikle iyi akşamlar dileyerek başlıyorum yazıma. Çok teşekkür ederim yolladığınız maile, size hiç darılıp gücenmedim, hatta çok memnun oldum beni uyardığınız için, hem darılıp gücenmem için hiç neden yok, okadar güzel anlatmışsınız, okadar yumuşak söylemişsiniz ki böyle uyarıya can kurban; söylediklerinizde çok haklısınız; çok teşekkür ederim. Bundan sonra bir daha pizza almayacağız inşallah, dediğiniz gibi kahvaltı edeceğiz böyle bir durumda. Yırtık yirmi lirayı da Merkez Bankası'ndan değiştireceğiz kısmet olursa. Kahvaltıdan bahsederken okadar güzel bir kahvaltı anlatmışsınız ki yazınızı okurken o kahvaltılıkları anlattığınız kelimelerde ki canlılık hepsini anlattığınız şekilde gözümün önüne getirdi ve okurken yüzümde bir tebessüm oluştu. Nazik ve ince kahvaltı teklifinize de çok teşekkür ediyoruz eşimle birlikte. Eşimle de konuştuk, Allah nasip ederse havalar azıcık düzelince inşallah Ankara'ya gelip sizinle birlikte kahvaltı etmeyi çok arzu ederiz bir hafta sonu siz de müsait olursanız. Eşimle birlikte trenle gelir, trenle döneriz kısmet olursa. Hemen cevap yazmak istemiştim mailinizi okuduğumda ama kısmet bugüneymiş, anneannem rahatsızlandı şimdi de, iki gecedir hastanede kalıyor, oraya gidip geliyoruz; ancak bu akşam açabildim bilgisayarı yazınızı işyerimde okuduktan sonra. Anneannemin sol tarafında, sol bacak ve sol kolunda çok hafif bir tutmamazlık gibi birşey oluştu birden bire. Bugün dünden daha iyiydi, inşallah daha iyi olur.

Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyor, iyi geceler diliyorum.

--------------------------------------------------------------------------------

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :

Sayın İlknur Bali Kurdak,

Kıymetli yavrum, kahvaltı önerimi kabul etmenize çok sevindim. Kahvaltı renktir, ışıktır, şiirdir, güzelliktir, estetiktir. Rahmetli annem inanılmaz güzellikte reçel yapardı. Hele bir de portakal kabuğundan bir reçel yapardı ki çıldırtıcı güzellikte olurdu. Çocukluğumda Ankara’ya kalın kabuklu Yafa portakalları gelirdi. Yedikten sonra annem kabukları rulo yapar ipe dizerdi. Belli bir miktara gelince onları kaynatır reçel yapardı. Sabahleyin mis gibi kızarmış ekmeklerin yanında altın sarısı renkli portakal reçeli sofraya inanılmaz bir estetik getirirdi. Hele bazan onlara tereyağlı yumurta eklenirse artık bu güzellik insan havsalasını aşardı. Rahmetli annem Rodos’luydu. Zeytini ve zeytinyağını çok severdi. O zamanlar isanı aşan güzellikte Gemlik’ten zeytinler gelirdi. Ona tuzunu aldıktan sonra zeytinyağı koyar, limon sıkardı. O kızarmış ekmeği önlü arkalı (bu sırada elin bir önü bir arkası tabağa batırılır gibi yapılacaktır) o kutsal tabağa değdirilirdi.. Arkasından bir zeytin alınır, ondaki ilahi lezzet vücudun bütün hücrelerine sindirilirdi. Bu konuyu daha fazla uzatamayacağım. Karnım acıkmaya başladı bile.

Velhasıl bir başka güzelliktir kahvaltı. Ama hayatın her anı öyle değil mi? Mucizeler içinde yaşıyoruz. Çevremiz sayısız güzelliklerle dolu. Önemli olan yaşadığımız şu hayatı bir şiire çevirebilmek. Biliyor musunuz, ben şiiri çok severim. Yüzlerce şiiri ezbere bilirim. Evet, şiir okumak güzel, şiiri sevmek güzel. Ama asıl güzel olan insanın hayatını bir şiir haline getirebilmesi. Asıl güzel olan sevmek, sevilmek ve tek istisna olmadan yeryüzündeki bütün insanları, bütün hayvanları, bütün bitkileri, bütün eşya ve cemadatı Muhammedi bir aşkla kucaklayabilmek. Sonra da “Aşk gelicek cümle eksikler biter” diyebilmek, “Sevmek, devm eden en güzel huyum” diyebilmek, “Seviyoruz, seviliyoruz güzelliğimiz bu yüzden diyebilmek...

Anneannenize geçmişler olsun. İnşallah en kısa zamanda iyileşir. Muhakkak bir iki doktor görsün. Bu durumda kan almanın iyileşmeye faydası olduğu söyleniyor. Lütfen bir danışın. İlkokulua gidiyordum. Babanem öyle oldu. Kan aldırdık, dostlar öyle tavsiye etmişti, çok iyi geldi. Eski sağlığına kavuştu.

Size ve sayın eşinize selam, sevgi ve saygılarımı sunuyor, kahvaltıların en güzelini, en şiir dolu olanını diliyorum.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.