Bana göstermiş olduğunuz ilgi ve nasihatlere çok teşekkür ederim.
Size çok beğendiğim bir hikayeyi yazmak istİyorum.Bana o kadar yardımcı oldunuz ki anlatamam.
Tabloyu inceleyen bir sanat eleştirmeni ressama sordu:
Güzel bir tablo doğrusu, ama anlamını bir türlü kavrayamadım'dedi.
'Adamın vurduğu kapı hiç açılmıycak mı? Ona kapı kolu çizmeyi unutmussunuz da...'
'Adam sıradan bir kapıya vurmuyor ki... dedi ve tablosunun anlamını açıkladı.
'Bu kapı,insanın kalbini simgeliyor. Ancak içeriden açılabildiği için dışarıda kol olması gerekmiyor... O kapı size içeriden açılmamışsa
Bizlere açmış olduğunuz kapılar için sonsuz teşekkürler hocam sizi çok seviyoruz ALLAH RAZI OLSUN.
Not: Hocam kitabınızda RİLKE bölümünü okuyorum. EŞYANIN HAKİKATİ derken nasıl düşünmemiz gerekiyor.
SELAM VE SAYGIYLA ELLERİNİZDEN ÖPÜYORUM.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Kıymetli yavrum, biz ilkokuldaydık, hocamız dedi ki cisimler ikiye ayrılır: Canlı cisimler, cansız cisimler. Ne zaman ki Amerikalılar Nagasaki ve Hiroşima’da Japonları bombaladılar, o andan itibaren dünyanın her tarafında atom çalışmaları başladı. Görüldü ki maddenin en küçük parçası atommuş. Netron, proton, elektron mevlevi dervişleri gibi atomun içinde fırıl fırıl dönüyorlar. Hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Hayat her gün yeniden kuruluyor. Yunus bir şiirinde “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası.” diyor. İnsanın gönül gözü açılmadıkça dışarıdaki hiçbir şeyi gerçek yönüyle göremeyiz. Allah o güzelliği cümlemize nasip etsin.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.