Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bir güzel konuşma sanatı varsa bir de güzel dinleme sanatı vardır .
Gönderen : Çiğdem
Tarih : 4/15/2018 11:50:39 PM


.


En derin hürmet ve sevgilerimle Merhaba Çok Sevgili, Muhterem Büyüğüm,


Size ve gönül dostlarına hayır, rahmet, bereket, güzel dostluklar ve çalışmalarla dolu bir gün ve devamı dileklerimi sunuyorum evvela...



Sevgili büyüğüm, sizin de hep hatırlatmakta olduğunuz gibi söz söylemek aslında büyük bir sanat. Bir olayı iki farklı kişinin aktarımıyla dinlerken bazan birisinde gönül ferahlığı duyarken diğerinde içiniz daralabiliyor, bunalabiliyorsunuz. Yunus Emre’nin



“Söz ola kese savaşı,


Söz ola kestire başı


Söz ola ağulu aşı


Yağ ile bal ide bir söz”



Dizelerinde en güzel bir şekilde anlatmakta olduğu gibi. Bu konuda güzel bir hikayede de şöyle anlatılır:



Bir gün bir ülkenin hükümdarı bir rüya görür. Rüyasında bütün dişleri bir bir dökülmüş ve avucuna gelmiştir. Hükümdar rüyasından çok etkilenir ve vezirlerini çağırtarak tabirini ister. Vezirler tabir konusunda hemfikirdir. Efendim derler, akrabalarınızın hepsi bir bir gözünüzün önünde ölecekler”. Hükümdarın bu tabire çok canı sıkılır ve vezirleri astırır.


Ülkede haber yayar doğru tabir eden varsa gelsin diye. Bir gün bir adamcağız çıkagelir ve izin isteyerek huzura çıkar ve şöyle tabir eder hükümdarın rüyasını:



“Efendim” der, “Siz akrabalarınızın arasında öyle uzun ömürlü olacaksınız, öyle uzun ömürlü olacaksınız ki hepsinden çok siz yaşayacaksınız”



Hükümdar bu tabirden pek memnun olur, adamı ödüllendirir ve saraya aldırtır. Oysa her iki tabir de özünde aynıdır.




Sayın büyüğüm, siz de gönül sohbetleri kitaplarınızda eskilerin lambayı açıp kaparken bile yangın imajı uyandırarak tedirginlik hissi vermesin diye ışığı yak, ışığı söndür kelimeleri yerine ışığı uyandır, ışığı dinlendir diye birbirlerine anlattıklarından bahsediyorsunuz. Bunlardan da anlaşılıyor ki söz söylerken seçilen her kelime bile çok önemli karşı tarafta bir güzellik ve huzur hissi uyandırabilmek adına...



Ve bütün bunların hepsinin özeti ise Resulullah Efendimizin buyrunda yer alıyor en güzel şekliyle: “Ya hayır söyle, yahut sus”.



Değerli büyüğüm, sonsuz sevgiler ve hürmetlerle gülden ellerinizi öpüyor, bütün hayırlar ve güzellikler her nefes sizin üzerinize ve bütün dostlarin üzerine olsun diyorum...


Hosçakalın...






Çiğdem



--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Çiğdem Hanım,


Kıymetli yavrum, o kadar önemli bir konuya değinmişsin ki hayatta daha önemli başka ne olabilir. Hepimiz güzel söz dinlemek isteriz. Güzel söz, bizi güçlü kılar. Söz söylerken her zaman, her yerde kime karşı olursa olsun son derece dikkatli olmalıyız. Bazan kaba, sert ve saygısızca söylenen bir söz bir insanı ebediyyen kırabilir, incitebilir. Onu söyleyene karşı ve hayata karşı küstürebilir. Bazan yerinde ve zamanında söylenene bir söz bir insanı sıkıntılarından, dertlerinden kurtarabilir. Ona yeniden hayat verebilir. Konuşurken söylenene sözler kadar onların telaffuzu da önemlidir. Paris’te tarihi bir tiyatro vardır. Comedy Frances. Bir gün orada bir piyes oynanır. Dinleyiciler bol bol gülerler, hoşca vakit geçirirler. Piyesin sonunda tiyatro müdürü sahneye gelir, “lütfen” der, “bu akşamki seyirciler yarın akşam yine gelsinler”. Çok önemli bir sanat olayını şahitlik olacaklar. Ertesi akşam aynı piyes, aynı sözlerle tekrarlanır. Ama o sözlerin telaffuzu, diksiyonu çok farklıdır. Bir gece evvel kahkahalarla gülenler bir müddet sonra aynı piyese hüngür hüngür ağlarlar. Herkes hayret içindedir. İzahını yapamazlar. İnsanlar ses tonlarını değiştirerek iltifat ederken hakaret, hakaret ederken iltifat edebilirler. Sözde harikulade bir sihir vardır. Onun için hepimiz son derece dikkatli olmalıyız. Hele manevi konular anlatılırken televizyonda bazı kimselerin yaptığı gibi işi şova çevirmek , artistlik yapmak hiç hoş kaçmıyor. Onlar marifet yaptıklarını sanıyorlar. Ama bilseler ki zarar veriyorlar. Bazı kimseler olmayacak yerlerde bağıra bağıra konuşyorlar. Çevrede çok kötü bir izlenim bırakıyorlar. Lokantada yemek yerken kimse kimseyi dinlemeye mecbur değildir. bir de söz söylemek sanatı kadar dinleme sanatı da vardır. Ne yazık ki sizler dinleme sanatı üzerine bir kitap bulamazsınız. Ama konuşma sanatı üzerine düzinelerle kitaplar var. Japonyada bunun tam tersi. Orada dinlemek, edebin, saygının, inceliğin, kültürün ve görgünün en güzel göstergesidir. Dinlemesini bilmeyen insanlar ne aile hayatında, ne mektep hayatında, ne de sosyal hayatta katiyyen başarılı olamazlar.


Kıymetli yavrum, bu o kadar önemli bir konu ki anlatmakla bitmez. Burada son veriyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


Sabri Tandoğan
Rahmet ve Şefaat Üstlerine Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]