Bugün nice insanlar yalnızlıktan kıvranıyorsa, bütün imkânlarına rağmen bunalım ve sıkıntı içinde yaşıyorlarsa, en önemli sebep kendilerinden ve Allah’tan uzak oluşlarıdır. Bütün o zenginlikler, debdebeler, şaşaalar, lüks, ruhlarındaki boşluğu dolduramıyor. Ama insanoğlu, varlıkla doğrudan doğruya temas etmeden, bütüncü görüşe varmadan, O’na ulaşmadan, hiçbir zaman mutluluğu ve huzuru bulamayacak, boş yere çırpınıp duracaktır. Nasıl madde âleminin kanunları varsa, mânâ âleminin de kanunları vardır. Bu kanunlara riayet etmeyen herkes, zâhiri durumu ne olursa olsun, sonunda hüsrana uğrayacaktır. Her kap içinde olanı sızdırır. Kendini aşan mânevî değerlerle ilişki kuramayanlar için, günün birinde bunalıma düşmek kaçınılmazdır.
Gerçek inancı yakalayan insanın vücudunun bütün hücreleri sevgiyle dolar, bu sevgi onun bütün konuşmalarına, davranışlarına yansır. İnsan gönlü ışıktan billura benzer. Işıkla dolunca ışıktan farkedilmez. Bir insanın inancının büyüklüğü, yüceliği çehresine yansır. Her an yeni bir hâl içreyiz. Her an yeni bir sınavdayız. Bu dünya darılma pazarı değil, dayanma pazarıdır. Şükretmemek nimetin elden gitmesine sebep olur. Temiz bir insanın vicdanını ferahlandıran, onun kalbine inşirah veren her şey sevaptır. Günahlarımız, bizi bizden uzaklaştıran, içimizi tırmalayan, kemiren, bizi mânevî ışıktan ve güzellikten ayıran şeylerdir.
“O senden razı, sen O’ndan razı olarak, dön Rabbine” emrini gerçekleştirebilenlere, insan aklının, kültürünün, gayretinin bu en son noktasına ulaşabilenlere ne mutlu...
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.