.
Efendim hayirli günler,
Size bir sorum olacak, ailede babanın agirligi nasil olmalidir, bazan evde baba cocuklarin korkutuldugu kisi oluyor. Ancak asiri otorite kadar otorite zayifligi da cocuklari etkiliyor ya korkak ya da söz geçirilemeyen bir genç tipi cikiyor ileride. Cevabiniz ve vakit ayirdiginiz icin simdiden tesekkur ederim, iyi gunler.
Hamdi Uzun
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Hamdi Uzun,
Efendim, bu sorduğunuz konu son derece hassas, üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken, çok ince nüansları olan bir mesele. Evet, ailede babanın bir yeri, bir ağırlığı, özel bir konumu olacak. Ama nereye kadar? Bu çok ince nokta yanlış anlaşıldığı zaman ailede bir kaos, bir anarşi meydana geliyor. Babanın otoritesi aile içinde birliğin, beraberliğin, dayanışmanın, paylaşmanın, yardımlaşmanın, sevgi ve saygının simgesi olacak. Daha önce isterseniz insanı ele alalım ve aileden önce insanda bu ince nüansları gözden geçirelim. Mesela bizim merhum Rana Hanım’la olan kırkdört yıllık evliliğimizde açık söyleyeyim ikimiz de birbirimizden korkardık. Ama niçin? İşte bu niçin çok önemli. Gayet tabi bu korkunun temelinde fiziksel bir baskıya maruz kalmak yoktu. Sadece bir endişe, bir ürperti vardı. Acaba ilişkilerimizde birbirimizi kırar mıyız, incitir miyiz, üzer miyiz duygusu hakimdi. Bu çok ince bir nokta. Karşı tarafı tedirgin eder miyim korkusu. Kadınla erkek arasındaki ilişki öyle hassas, öyle ince, öyle kırılgan ki en olmayacak sebeplerle renk gibi uçuyor, duman gibi dağılıyor ve artık hiçbir gayret ve fedakarlık onu geriye iade edemiyor, diyordu Necip Fazıl Kısakürek. Belki burada bazılarınız itiraz edecek. Sabri Bey, neden Necip Fazıl’ın bu cümlesini birçok defalar gündeme getiriyor diyecekler. Evet, getiriyorum, ilerde de getireceğim kısmet olursa. Çünkü dünya edebiyat tarihinde hiç kimse Necip Fazıl kadar kadın, erkek ilişkilerinin ne kadar hassas bir konumda olduğunu anlatamadı. Varsa buyurun söyleyin. Site, sizin. Şimdi babanın konumu da aile içinde biraz buna benziyor. Evde baba otoritesi olmayınca herşey anlamını kaybediyor. Darmadağın oluyor. Ama, baba nefsaniyetine kapılıp da o otoriteyi yerli yersiz, gerekli, gereksiz, zaman ve mekanı ayarlamadan kullanacak olursa o zaman da o aile yuvası çekilmez, dayanılmaz, katlanılmaz bir hale geliyor. Önemli olan o yetkiyi yerinde, zamanında ve gerektiği kadar kullanabilmek. Ben erkeğim, evde benim dediğim olacak diyen bir kimse hiç şüphesi olmasın ki bir nemruttan, bir firavundan farksızdır. Bu zavallılar, bu salaklar, bu gerizekalılar hayatı kendilerine de eşlerine de çocuklarına da zehir ederler. Ama, günümüzün o kafasını kazıtmış, didon sakallı, uçuk kaçık, entel dantel cici beyleri de evde eşlerinin de, çocuklarının da maskarası olurlar. Mes’ele o çok ince orta noktayı bulabilmekte.
Sayın Hamdi Uzun, bilmem ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum? Benim görüşüm böyle. Eğer katılmıyorsanız lütfen yazın, yeniden tartışalım.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.