Sayın Hocam, sorumu nasıl soracağımı bilemiyorum.Çünkü kapsamlı ve ciddi bir karar almamızı gerektiren bir konu.Ama yinede sizinle dertleşmiş olmak bile sanki karar verirken bize yardımcı olacak diye düşünüyorum.
Hocam ben eşimle birlikte ticaret yapan, ona 8 senedir elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışan bir bayanım.Ama ticaretin gidişatını biliyorsunuz.Emeğinizin karşılığını tam olarak almak zorundasınız ki vergilerinizi tam ödeyip, müşterinize tam hizmet verebilesiniz. Aksi takdirde sürekli cepten veya borçlu olarak kaliteli hizmet vermek zorunda kalıyorsunuz. Eşim bu hizmeti "ya bu şekilde veririm, ya da Allah bu ünvanla huzuruma gelmediğin için seni cennetime almam demiyor ki" düşüncesi içerisinde, gerçekten Avrupa standartlarında hizmet veren nadide bir insan. Ama "nereye kadar" diye zaman zaman düşündüğümüz bir dönem içerisine yine girmiş durumdayız. Ticarette kazanmak ta kaybetmekte var biliyoruz ama bu durumda acaba biz yanlış mı yapıyoruz. Nasibimiz burada, bu muhitte bu kadarmış deyip bırakıp gitmek mi doğrusu. Harekette bereket vardır diyerek. Çünkü biliyoruz ki bize sefer emredilmiş, zafer değil... Hocam kurulu bir düzen, emek var, her şeyi birden bırakmakta kolay değil. Gerçi bir gün dünyayı ve sevdiklerimizi bırakacağız ama... Keşke sizinle yüz yüze görüşüp anlatabilseydik ama sizin bir kaç cümleniz bile bizim için önemli...
Saygı ve selam ile...
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Gül Hanım,
Kıymetli yavrum, önce yaptığınız iş nedir, nerede çalışıyorsunuz, acaba kaliteli iş yapıyoruz diye kendi kendinizi mi aldatıyorsunuz? Bugün Türkiye’de öyle bir alıcı kitlesi var ki emeğin hakkını veriyor ve normal kar edip para kazanmanız için size her türlü imkanı sağlıyor. Niçin para kazanamıyorsunuz, doğrusu anlayamadım. Bana yazdığınız mailden de pek realist olmadığınızı, hayaller içinde kendi kendinizi kandırdığınızı anlıyorum. Benim bildiğim temiz iş yapan, helal kazanç peşinde koşan şakır şakır kârını da eder. Lütfen bana olayı olduğu gibi anlatın. Ben, fiakalı laflarla hüküm verecek bir insan değilim. Ben otuz dokuz sene yüksek hakimlik yaptım. Edebiyatın yeri ayrı, ticaretin yeri ayrı. Siz bana edebiyat yapmışsınız. Ben iki yönlü bir insanım bir yönüm romantik, aşk dolu, şiir dolu. Ama bir yönüm de feci şekilde realist. Öyle fiakalı laflardan hiç hoşlanmam. Adam gibi ticaret yapan adam gibi para kazanır. Durum böyle yavrum. Belki bu sözlerim seni kızdıracak, ama ben ölüm bahasına da olsa doğruyu söyleyen bir insanım.
Artık karar senin.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Mekanları Nur Olsun.