Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Dün bütün olan bitenleriyle geçti gitti biz bugünün hakkını vermeye bakalım
Gönderen : İlknur
Tarih : 5/13/2018 11:34:06 PM


.





Merhaba Sabri amcacım, size bir şey soracaktım,kafamızdaki takıntılardan nasıl kurtulabiliriz? Ben normalde yapı olarak her şeyi irdeleyen,soran,ögrenmeye calisan biriyim; zaten cok da soru sorarım güvendigim insanlara; siz en cok güvenip inandıgım birkac kişiden birisiniz; zaten size biraralar necok soru soruyordum,Allah razı olsun kızmadan sabırla hepsini de cevaplıyordunuz; şimdi de yine kafama birşey takılıyor ve size sormak istedim; insan gün icinde pekcok şey yaşayıp,pek coj olayla karşılaşabiliyor, degişik insanlarla karşılaşabiliyor; benim bazen şöyle birşey oluyor; gün icinde yaşadıgım şeylerden fazla etkileniyorum, mesela bir insanın anlattıgı ya da söyledigi birşeyden veya bir olaydan,olay bitiyor,o insan karşımdan gidiyor fakat icimde bana sıkıntı verebiliyor; o anlarda hemen"bak İlknur, Allah’tan uzaklaştın şuan,hemen kendine gel" deyip Allah'a "Allah’ım sen beni nefsime bırakma, sana sıgınıyorum" diyorum; o andan kısa biran sonra o hal üzerimden gidiyor,rahatlıyorum fakat neden böyle oluyor kafama takılıyor,benim kafama uymayan insanlarla hiç mi görüşmemeliyim, etrafta o kadar cok farklı insan yapıları var ki bazı insanlarla anlaşmak cok zor, hep alttan aldıgınızda herkesle anlaşıyorsunuz,ama insan düşünüyor sizinle farklı düşünen, cok farklı huylara sahip bir insana nasıl yaklaşmak, onun söyledigi bir yanlışın dogrusunu ona nasıl anlatmak gerek diye,yada sadece kendi fikrimizi söyleyip ben senin gibi düşünmüyorum,ben böyle düşünüyorum deyip konuşmamak mı dogru olan. Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum.















--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın İlknur Hanım,





Kıymetli yavrum, Gönül Sohbetleri’nin 14. Cildini okusaydın bütün bu sorularının cevaplarını orada bulabilirdin. Ama okumadığını kabul edelim, ben yine güzel hatırın için cevaplandırayım:





Güzel yavrum, Süleyman Demirel’in gırgıra alınan meşhur bir sözü vardır: “Dün dündür, bugün bugün”. Biliyor musun yavrum, bu söz çok mühim bir gerçeğin ifadesi. Gerçekten dün olanlar dünde kalmalı. Bugün olanlar yaşanmalı. Üzerinde düşünülmeli. Yarın olacaklar… Bize ne yarın olacaklardan? Acaba yarına çıkacak mıyız? O halde yavrum, o gün okuduklarımız, görüştüğümüz insanlar, yaşadığımız olaylar elbet bizde bir iz bırakacak. Onu düşüneceğiz, derin derin tefekkür edeceğiz. Artıları ve eksileri birbirinden ayıracağız. Eyvallah. İşte o kadar. O, orada bitecek, yarına intikal etmeyecek. Çünkü yarın ne olacağı meçhul.





Değerli yavrum, katiyen ben şunlarla görüşmem, bunlarla görüşmem demeyelim. Yankesiciden, genelev kadınına kadar huzurumuza gelenlerle insanca, efendice, medenice görüşelim. Bizim onlardan da öğreneceğimiz birçok şey olabilir. Birgün akşam Danıştay’dan çıktım. Merhum Rana’nın siparişlerini almak üzere Sakarya Caddesine gidiyorum. Önümde beş altı yaşlarında iki tane kız çocuğu, bıcır bıcır konuşuyorlar. Biri diyor ki “Süheyla hastalanmış, gittin mi?” Öbürü, “Hayır,” dedi, “gitmedim”.





-Neden gitmedin?





-Gitmedim, çünkü hastaya eli boş gidilmez ki. Benim ne kolonya alacak, ne çiçek alacak param var. Bu nedenle gitmedim.





-Bak, şu köşede nergis satılıyor. Benim yanımda birkaç kuruşum var, gidelim iki sap nergis alalım, hastaya götürelim.





-Olur mu öyle şey? Hastaya nergis gider mi?





-Neden gitmezmiş, dostum beni arasın da acı fındıkla arasın…





Beş yaşında bir kız çocuğundan işittiğim bu sözü dostlarıma anlattım. Hepsi de hayran oldular. “Aman Yarabbi “dediler, “bu ne harikulade söz”. Hepsi de defterlerine not aldılar.





Değerli yavrum, demek ki biz beş yaşındaki bir kız çocuğundan bile çok şeyler öğrenebiliyoruz. Herkesle konuşalım. Ama kimseyle laubali olmayalım. Kimseyle yüz göz olmayalım. Herkesle mesafeli olalım. Duruma göre bu mesafe daraltılabilir, genişletilebilir. Onu zaman gösterir. İşte böyle yavrum. İnşallah sorularına cevap verebildim. Sana ve değerli eşine selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.





Sabri Tandoğan





Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]