Efendim,
Bizim hayatımızı şekillendiren yaşadığımız olaylar değil, o olayların ne anlama geldiğine dair inançlarımızdır. Sorun ne çevremizde, ne de yaşadığımız olaylardadır, sorun bizim olaylara yüklediğimiz anlamlarda, bizim onları nasıl yorumladığımızdadır. Bugün kim olduğumuzu ve yarın kim olacağımızı belirleyen bizim olaylar hakkında oluşturduğumuz inançlarımızdır. İnançlarımız neşe dolu bir ömürle, acılarla ve mutsuzluklarla dolu bir ömür arasındaki farkı belirler. Bazı bireyleri başarılı ve mutlu yapan, bazılarını da başarısızlık ve çaresizlik içinde yaşatan, taşıdığı inançlardır.
Bir işi başarmak sizin için bir zorunluluk mu? Yoksa sadece bir tercih mi?
Uğrunda her şeyi göze alabileceğiniz bir amaç mı? Yoksa önemsiz, sıradan bir şey mi?
Hayalleriniz ve hedefleriniz için sonuna kadar mücadele eder misiniz? Yoksa yapamayacağınızı düşünüp vazgeçer misiniz?
Başarının anahtarı inanç ile tercih arasında bir seçim yapmaktır.
Eğer hedeflerinize ulaşmak;
İnançsa istediğiniz için yaparsınız.
Tercihse zorunluluk olarak algılarsınız.
İnançsa her zaman verimli çalışmayı başarırsınız.
Tercihse verimli çalışamazsınız.
İnançsa acı ve zevkin bir önemi yoktur.
Tercihse acıdan kaçmak istersiniz.
İnançsa çalışmayı yaşamsal bir tutum haline getirirsiniz.
Tercihse çalışmaya uygun bir tutum takınamazsınız.
İnançsa başaracağınızdan eminsinizdir.
Tercihse şüpheleriniz var demektir.
İnançsa hedefinize ulaşırsınız.
Tercihse hedefinize ulaşamazsınız.
Tarih boyunca hangi alanda olursa olsun başarılı tüm insanlar sarsılmaz inançları sayesinde başarılı olmuştur.
Michigan Port Huran İlkokulu öğretmeni, ailesinin başarısız olduğu gerekçesiyle okuldan aldığı öğrencisi Edison için, “O beyinsiz bir çocuk ve hiçbir işte başarılı olamaz!” demişti.
Daha sonraki yıllarda Edison, yaptığı kimyasal deneylerden birinin patlaması sonucu telgraf ofisindeki işinden kovulmuştu.
Asla pes etmeye niyeti olmayan Edison, yaptığı buluşlar sayesinde bir süre sonra “Menlo parkı sihirbazı” olarak anılmaya başlamıştı.
Edison elektrik ampulünü çalıştırmak için 10000. denemesinde başarılı olmuştur.İnsanlığın hayatını kolaylaştıran icatları nedeniyle tarih boyunca unutulmayacak bilim adamları listesine adını yazdırmayı başarmıştır.
Tarihin gelmiş geçmiş en büyük hatiplerinden biri olan Demostenes kekemeydi .Çocukluk yıllarında bu yüzden onu kahkahalarla kürsüden uzaklaştırmışlardı. Ancak içinde hatip olabileceğine dair büyük bir inanç taşıyordu. Uzun zaman deniz kıyısında ağzına çakıl taşları koyarak, kıyıya vuran dalgalar eşliğinde konuşma egzersizleri yaptı. Çok çalıştı…Sonunda istediğini elde ederek sözünü dinletmeyi ve dünyanın en büyük hatiplerinden biri olmayı başardı.
Rambo ismini mutlaka duymuşsunuzdur. Sylvester Stallone artistlik bürosuna başvurduğunda “Hey! Sen tam bizim aradığımız insansın. Hemen gel, sana bir filmde rol verelim mi dediler? Hayır, Sylvester Stallone başarıya ulaşıncaya kadar ret üstüne ret cevaplarına dayanma gücü gösterdi. İşe başladığında binden fazla ret cevabıyla karşılaştı. New York’ta bulabildiği tüm artistlik bürolarına başvurdu ve hepsinden hayır cevabı aldı. Fakat zorlamaya, denemeye devam etti ve sonunda “Rocky” filmini yaptı. Stallone, bin kez hayır cevabı almasına rağmen, binbirinci kapıyı çalma cesaretini göstermişti !
Elvis Presley ilk başvurduğu müzik stüdyosu patronundan şu sözleri işitmişti: “Git ve kamyon şöförlüğüne devam et !”
Walt Disney, yaratıcı olmadığı gerekçesi ile bütün çalıştığı şirketlerden kovulmuştu. Disneyland’i kuruncaya kadar tam 5 işten atıldı. Sonra kendi şirketini kurdu ve yarattığı kahramanlar, dünya çocuklarının sevgilisi oldu.
Müzik tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Beethoven’ın keman tutuşunu gören hocası onun için “Müzisyen olmak için hiçbir umut vaad etmiyor !” demişti.
Richard Bach, “Martı” adlı kitabı için tam 18 yayınevi tarafından reddedildikten sonra, 19. denemeyi göze aldı ve basıldığı 1970 yılından günümüze dek büyük ilgi gördü, milyonlarca kişi tarafından okundu.
Mahatma Gandi. Fiziksel olarak çok şey başaramayacağı izlenimini uyandıran bu küçük adamın gün gelip Hindistan’ın İngiliz İmparatorluğu’nun hegemonyasından kurtulmasına öncü olacağını kim düşünebilirdi ? Onun hedefi bağımsız bir ulus yaratmaktı. Ne demek olduğunu düşünün. Çağlar boyunca İngiliz yönetimi altındaki yüzmilyonlarla dolup taşan Hindistan. Beş parasız, ordusuz, evsiz, hatta tek bir pantolonu bile olmayan Mahatma Gandi… Yine de İngiliz İmparatorluğu’nun sahip olabileceklerinden daha büyük bir kaynağa sahipti; başarıya olan inancı ve bu inançla tüm Hindistan’ın potasiyelini harekete geçirmesi onu tek kurşun atmadan amacına ulaştırdı.
Abraham Lincoln sefalet içinde doğdu,günleri kuru ekmekle geçti.10 yaşında annesini kaybetti. Tarlada ırgatlık yaptı. Bakkalda çıraklık yaptı.
21 yaşında işini kaybetti. 24 yaşında tekrar işinden oldu. 25 yaşında dört çocuğundan üçü vefat etti. 26 yaşında kongre seçimlerini kaybetti.27 yaşında ruhsal bunalıma girdi. 34 yaşında kongre seçimlerini yine kaybetti. 38 yaşında eyalet seçimini kaybetti. 45 yaşında senato seçimlerini kaybetti. 47 yaşında başkanlık seçimlerini kaybetti. 49 yaşında tekrar senato seçimlerini kaybetti. 52 yaşında ABD’ye başkan seçildi ve ABD'nin gelmiş geçmiş en büyük başkanlarından biri oldu.
Bu insanları diğerlerinden ayıran ortak bir özellik vardı;sarsılmaz inançları ve bu inancın getirdiği azim ve kararlılıkları...
Dağları oynatabileceklerine inananlar bunu yaparlar. İnanmayanlar ise yapamazlar. İnanç insanın yapma gücünü harekete geçirir.” D. J. Schwartz
Selam, sevgi, saygılar
Tan Altun