.
Sevgili Babacığım, Kıymetli Dostlar,
Sizleri saygı ve sevgilerimin en sonsuz olanıyla selamlıyor, Allahu Teala’dan kalp safiyeti ve iman selameti diliyorum.
Canım Babacığım müsaadeniz olursa aşağıdaki yazıyı paylaşmak isterim.
ELEST BEZMİ (Rabbimizle Yaptığımız Sözleşme)
ELEST MECLİSİ
Kur’an’da anlatılır ki (Âraf; 171-172) Allah, dünyada hiçbir şey yok iken, ruhlar alemini yarattı. Orada bütün ruhları bir araya toplayıp sordu: “Elestü bi-Rabbikum?” Yani, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Ruhlarımız bu soru karşısında “Kâlû: Bela!” Yani “dediler ki: Evet (şüphesiz Sen bizim Rabbimizsin)“. Bu Meclis ( Ezel bezmi, Elest meclisi), varlığın ilk toplantısı idi ve bütün ruhlar orada birbirlerine şahit tutuldular; ta ki dünyaya geldikleri vakit bu sözlerinden dönmesinler… Dönenler olursa, o mecliste rahmet ve merhametiyle kullarına muamele eden Rab Taala’nın rahmet ve merhamet çizgisinin dışına itilsinler…
Ezel bezmi öyle bir meclis idi ki, orada yan yana olanlar, yakın olanlar, birbirini görenler, birbiriyle konuşanlar; bu dünyaya geldiklerinde de birbirleriyle yan yana ve yakın olur, Buluşur veya konuşurlar. İnsanlar arasında çağ farkları, uzaklık ve yakınlıklar ile biganelik ve aşinalığın temeli işte o ezel dününe dayanır. Bu durumda dünya, ezelde kader olarak yazılanın vuku bulduğu (kaza) bir duraktır; o kadar. Bu durakta aşkın ve aşığın nasibi de ezel günündeki durumuyla bağlantılı olarak bu dünyada görünürlük ve yaşanırlık kazanır.
İnsan denen varlığın asıl vatanı melekler topluluğunun da vatanı olan Melekut Alemidir. Ruhumuz burada (Elest Bezminde) Allah Teala’nın Cemalini seyretmiş ve O’nun tecellileriyle mest olup kendinden geçmiştir. Bu aleme inip ete kemiğe büründüğünde nefisle beraber olmuş, zehirli yemlerle beslenen kuşcağız gibi, dünyanın mahmurluğuyla hakiki sevgiliyi unutmuştur. Daha doğrusu unutmamış fakat bu sevginin üzeri başka sevgilerle küllenmiştir.
Her insanın bilinç altında Cenab-ı Hakk’ın hakiki sevgisi gizlidir. Bu muhabbet unutulacak bir muhabbet değildir. İnsanın mayasına işlemiştir. Ancak bu hakikati bilinç üstüne çıkaracak bir tesir lazımdır. En güçlü tesir ise evliyanın nazarıdır.
O nazarlar ruhun bulanıklığını gidererek asli saflığına yaklaştırır. Böylece ruhun aşkla boyalı asıl karakteri zuhur eder.
Cenab-ı Zül-Cemal Hazretleri bir kimsenin hidayetini dilerse, başka bir kısım tesirler de ruhta gizli olan aşkı meydana çıkarır.
Namaz ruhu uyanışa geçirip en çabuk biçimde Allah sevgisine ulaştıran tesirlerden biridir ve belki birincisidir. Vuslat yolcusunun bineği yakınlaşma yolunun azığıdır. Gaflet bulutlarını darmadağın eden en etkili rüzgardır. Çünkü namaz tam bir zikirdir. Diğer ibadetlerdeki zikir, namaza nispetle geri planda kalır. Onun her rüknü, her kelimesi Allah Teala’yı hatırlatır. “Beni hatırlamak için namaz kıl.” (Taha, 14)
İnsan dünyaya geliş gayesinin Allah’a kulluk etmek olduğunun idrakiyle yaşar. Yoğun işlerinin arasından namazı çıkarmaz. Namazdan yoğun işlerini çıkarır. Yani Allahu Ekber dediği zaman “En büyük sensin Allahım, Senden gayri her şey küçüktür” manasının idrakiyle dünya işlerini namazdan arka plana iter.
Allah Cümlemizi bu manaları yaşayabilen kullarından eylesin. Amin…
Hürmetlerimle,
Cahide