Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Lütfen olayların ve insanların gerçek yüzlerini görelim.
Gönderen : "Mukarreb"
Tarih : 5/27/2018 11:05:57 PM


.


Saygıdeğer Hocam,


Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi sizin, gönül dostlarımın ve tüm inananların üzerine olsun, efendim. Geçen gün, her zaman olduğu gibi borsadaki hisselerini takip eden eşime, "Yaklaşık üç yıldır gönül sohbetleri siteniz için oraya (www.gonulsohbetleri.net) mail gönderiyorum. Onların içinden okuduğun oldu mu?” dedim. O da, çok rahat bir biçimde "Yooo...okumadım. Niye sordun ki? " dedi. Bende sadece "HİİİÇ." dedim.Gününün büyük bölümünü internette geçirdiği halde, merak edip sitemizden bir mail dahi okumamış. Ne yazık!! İçimde hissettiğim tuhaf bir hüzünle, siteye bakmıştım ki, Aynur Kardeşimin mailinde benim rumuzumu da zikrettiğini gördüm ve tarifsiz bir mutluluk yaşadım. Maili bana Allah'ın bir müjdesi gibi geldi. Dedim ki, Ya Rabbi ! ne tuhaf ki zahiren sürekli yanımda olan eşimle gönüllerimiz arasında kilometreler varken, aramızda kilometreler olan gönül dostlarımla gönüllerimiz sanki iç içe... Gönülden geçenleri, içe akıtılan gözyaşlarını, kanayan yaraları hissedebilen Siz hocam ve gönül dostlarım var, çok şükür.
 
Malum dünya, imtihan dünyası... Karşımıza hep gonca güller derecek değil ya, bazen de dikenler serecek yollarımıza. İmtihanlarımın büyük çoğunluğu eşimden geldi. Kırıldıkça, incitildikçe, bir Allah dostunun "Bizi kıranlar, bizi incitenler bizim sabunumuzdur. Onlar olmasa nasıl temizlenirdik." sözü gelir aklıma. He , bu inançla baktım, yaşadığım olaylara. Kırıldığımda,  gece yarısı derdimi Allah'a açtım. Sessiz sözsüz Rabbimle konuşmayı öğrendim. Dilimden, sadece Ya Rabbi!! çıkıyor, gerisini gönlüm anlatıyor. Allah ile başbaşa olduğunu hissettiğin o anlar, bir ömre bedel. Dil ile derdi söylemeye ne hacet, o gizliyi de aşikarı da biliyor zaten. Bir kitapta okumuştum diyordu ki "Derdini yalnız Allah' a bildir, şayet haberi yoksa..."
 
2008 yılında benim üzerimde olan bir taşınmazın satış işlemleriyle uğraşıyordum. Ramazan ayıydı. Satın alacak kişilerle pazarlığı eşim yapmıştı. Her nedense eşim yanımda bulunmak istememiş ve beni satın alacak olan kişilerle yalnız bırakmıştı. İnsanlarda bana karşı bir kızgınlık olduğunu hissediyor ama bir türlü anlam veremiyordum. Tapu işlemi bitince, satın alan bayan içindekileri kustu. Yüksek sesle bankada bana doğru" Sizin gibi sahtekarlar görmedim "diye bağırdı. Ben neye uğradığımı saşırmıştım. Meğer eşim, anlaştıkları fiyatı daha sonra benim arttırmak istediğimi, başka türlü satmaktan vazgeçeceğimi söylemiş. Benim bunlardan haberim yoktu. Benim bu konudan  haberdar olmadığımı anlatıncaya kadar helak olmuştum. Oruçluydum, sabahtan beri dolaşmaktan, haketmediğim hakaretleri işitmekten ve suçlu olmadığımı anlatmaktan heba olmuştum. Bankadan eve kadar ağlayarak gittim. Üç kuruşluk dünya malı için söylenen bir yalandan ötürü, hayatımın en zor anlarını yaşamıştım. Ya Rabbi, bende istemeden kul hakkına girilmesine vasıta olmuştum. Her şeyden acısı da buydu. Eve gelince, eşime kızgınlıkla Resulullah'ın hadisini bağırarak söyledim" “Mü’min korkak olur mu?” “Evet!” “Pekiyi cimri olur mu?” “Evet!” Pekiyi yalancı olur mu?” Hayır! asla”  Sen nasıl müminsin ? dedim. Evlat acısı dahi sana ibret olamamış ki, hala üç  kuruşluk dünya malı için yalan söylüyebiliyorsun, dedim ve sonra sustum.
 
Gece oldu ben hala bir o yana bir bu yana dönüyor, yaşadıklarımı düşünüyordum. Allahım, insanın eşi nasıl böyle bir düşmanlık yapabilir, kendi çıkarı için habersizce eşinin üzerinden yalan söyleyip, nasıl eşini hakaretlere hedef tahtası haline getirebilir. İçim içime sığmıyordu. Kalktım, ben dedim böyle bir adamla bir ömür daha nasıl geçiririm. İstihare kılayım dedim, sonra düşündüm nefsi tezkiye olmamış bir zavallının istiharesine nasıl güven olur ki diye  düşünüp vazgeçtim. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı, işte O an Ya Rabbi dedim haykırırcasına..Gönlüm başladı derdini anlatmaya "Ey Yüceler Yücesi, ben çok incindim, eşim resmen bana düşmanlık etti, bir daha O'na nasıl güvenebilirim. Evliliği bitirsem, kardeşini kaybetme acısını tadalı daha iki yıl olmuş bir yavrunun dünyasını bir kez daha yıkacağım.Nasihat Ya Rabbi!!! Nasihat Ya Rabbi!!! " Bana bir nasihat. Rabbimden bir nasihat işareti olacağını hissederek, bilgisayara yöneldim, Leyl Suresindeki her zaman tekrarladığım ayeti yazıp, arama tuşuna bastım. Karşıma çıkan sayfalardan birine gayri ihtiyari yönelip açtım, Orada Tegabün Suresinden bir ayet koyu renklerle yazılıydı. Ayeti okuyunca, gözyaşlarım çağlayan gibi akmaya başladı. Diyordu ki
 
"Ey iman edenler, gerçek şu ki, sizin eşlerinizden ve çocuklarınızdan bir kısmı sizler için (birer) düşmandırlar. Şu halde onlardan sakının. Yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir."
 
Rabbim, Affetmemi nasihat ediyor diye, nefsim çok zorlansa da affettim Onu. Bunu halimden şikayet için değil, Allah'ın her an kuluyla olduğunu, kulu O'na tüm içtenliğiyle yöneldiğinde onu bir şekilde cevapladığını göstermek için yazdım. 38 yıllık hayat yolculuğumda, öğrendim ve kalben inandım ki Allah yegane ve ebedi dosttur. Herkes seni unuttuğunda, O daima seni hatırlayandır. Verdiği bela ve musibetinde dahi, onun sonsuz şefkati gizlidir ve O güzeller güzeli, GAYYUR'dur. Sevgisine kimsenin ortak olmasını istemez. Çocukluğumdan bu yana, O'nu farklı bir aşkla sevdim. Ne zaman ki birilerinin sevgisi kalbimde ağır basacak olsa, ya o insanla aram açıldı, ya da onu kaybettim. Beni büyüten anneannemi, çok sevdiğim ağabeyimi, hakkında gelecek hayalleri  kurduğum ve çok sevdiğim büyük oğlumu ahirete uğurladım. Bir de baktım ki, kalbimde  Allah ve Resulünün sevgisinden gayrı bir sevgi kalmamış. Yüce Allah Rahman Suresinde "Yeryüzünde bulunan her şey fanidir, yüce ve iyilik sahibi Rabbinin yüzü bakidir." der. Hayatım bana Rahman Suresinin bu ayetlerini idrak ettirmeye çalışmış ta, ben bunu biraz geç anlamışım. 
 
Sonuçta anladım ki, gönlü insanlarla fazla meşgul etmemek gerek. İnsanoğlu acizdir ve Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe onlardan ne bir iyilik ne de bir kötülük gelebilir. Kula düşen her an Rabbiyle olabilmektir. Sevinç onunla, hüzün onunla, dert bile Allah ile çekilince güzel. Ondan gafil geçirilen ömür, boşa kürek çekmekten başka nedir. Nefse, zor gelse de incitmeyip, incinmemek gerek. Tüm yaratılmışa Allah rızası için sonsuz bir sevgi ve şefkatle sarılmak gerek. Hepimizin bir yaratılış gayesi var, hepimizde o gayeye uygun işler ortaya koyuyoruz. Hiç kimse yaratılış gayesi dışında fiiller ortaya koymuyor, öyleyse "Niçin böyle davranmıyor?" diye kınamak boşa...Diken olarak yaratılmıştan, zorla gül gibi kokmasını bekleyemeyiz. İnsan vücudunda dahi , karaciğerin vazifesini kalp, kalbinkinide karaciğerin yapamadığı gibi. Kimimiz hikmet ehli, kimimizse ibret ehli olacak. Bu güzel Beraat Kandilinde, Yüceler Yücesi Rabbimden diliyorum ki cümlemizi kendisinin sevgisine layık olan hakiki kullardan eylesin ve bizleri burada buluşturduğu gibi ahirette de Resulullah'ın sancağı altında buluştursun.Amin..
 
Kıymetli Hocam, burada satırlarıma son verirken sizlerin ve tüm gönül dostu kardeşlerimin Ramazanını tebrik ediyor ve dualarınızı istirham ediyorum. Ağustos ayı başında Ankara'ya gelmeyi ve inşallah sizinle görüşebilmeyi istiyorum.Eğer sizi görmeye layıksam, Rabbim kolaylaştırır, inşallah. .
 
Allah'a emanet olunuz.
 
Mukarreb      


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın “Mukarreb”


Kıymetli yavrum, dünyadaki insanların en aptalı, en geri zekalısı, en salağı borsada oynayan kimselerdir. Be kardeşim senin gibi, benim gibi garibana borsada kim para kazandırır? O işler hep tiyolarla olur. Geriye kalanı sadece hıyarca kaybetmektir.


Değerli yavrum, biliyorum ki senin bir mesleğin var. Ayakları yere değen bir insansın. Seni elaleme rezil eden bu adamla daha ne oturuyorsun? Niye çocuğunu bahane ediyorsun? Böyle bir babanın elinde büyüyen çocuktan hayır mı gelir? Allah aşkına bunu yapmayın. Dini alet etmeyin. Peygamber Efendimiz gördüğü zulüm üzerine Mekke’den Medine’ye hicret etmedi mi? Yani bu kadar duygusuz, bu kadar paraya tapan, bu kadar manevi değerlerden uzak bir insanla bir ömür değil bir gün nsaıl geçer? İnsan böyle bir insanla belediye otobüsünde nasıl yan yana gider? Doğrusu bazı hanımlara hayret ediyorum. Birtakım ciğeri beş para etmez yaratıklara niye katlanıyorlar? İzahını yapamıyorum. Bunların bir kısmı tahsil görmüş, ayakları yere değen hanımefendiler. Nedir bu zillet, doğrusu izahını yapamıyorum.


Senin kocanın yaptığı çirkinliklerin, edepsizliklerin hiçbirini affetmediğin ortada. Şimdi birtakım Surelerin yanlış yorumunu yaparak onları ortaya koyman beni inandıramaz. Doğrusu hayretler içindeyim. Birtakım manyak kızlar da koca koca diye çıldırıyorlar.  Ulan böyle Allah’ın belası yaratıklar kocan olacak da ne olacak?! Görmüyor musun çevreni. Türkiye koca yüzünden kan kusan kadınlarla dolu.


Değerli yavrum, bunları bir baba olarak söylemeye ben mecburum. İstersen bana küfret. Gerçek bu!


 


Selam, sevgi ve saygı ile.


 


Sabri Tandoğan


Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]