Sayın Sabri Bey,
Sevgili büyüğüm Allah sizden razı olsun i yiki siz varsınız, iyi ki bu site var. Birbirinden güzel yazılarıyla bu siteyi dahada güzel yapan tüm gönül dostu kardeşlerime ve o sizin değerli görüşlerinizden Allah razı olsun. Özellik ile nefisle ilgi yazılan yazıları heyacan ve ibretle okuyorum. Her okuyuşumda hayata daha bir hevesle sarılıyorum. ve diyorum ki tamam artık nefsimi kontrol altına alacağım. Ama yapamıyorum Sabri Bey nefsime sinirime hakim olamıyorum çoğu zaman. O kadar zor ki; fikrin sorulmadan konuşmamak, sinirlenmemek, zamanın her saniyesini güzel şeylerle değerlendirmek, sabırlı olmak... Sabaharı 5:30 da kalkıyorum işe gidiyorum. Çalıştığım yer Mecidiyeköyde, her sabah ışıklardan karşıya geçiyorum ama bazı kendini bilmez insanlar araçlarıyla kırmızı ışıkta geçiyorlar o kadar sinirleniyorum ki bu ne saygısızlık ben hayatım boyunca kırmızı ışıktan geçmedi. Kendimi o tür durumlarda çok zor tutuyorum nitekim tutamadığım zamanlarda oluyor. Sonradan kötü birşey yaptıysam da çok üzülüp pişman oluyorum çünkü o aşağılık saygısız insandan hiç bir farkım kalmıyor. Allaha şükürler olsun artık daha sabırlı olmaya başladım. Artık otobüslerde cep telefonuyla konuşan, denize pislik atıp doğaya zarar veren, kırmızı ışıkta geçen, sıraya girmeyen kendini bilmezlere daha sabırlıyım yanlış olduğunu bilsemde onları uyarmıyorum bile. Çünkü karşımdaki o kendini bilmez insanı olgunlukla güzellikle uyarabilecek düzeye gelmedim. Sinirimi hakim olamam diye susuyorum. İnşallah ileride Allah bana o sabrı ve olgunluğu verirse yapacağım. Her gün aklıma geldikçe yüzlerce kere ''Ya hayır konuş ya sus'' , ''Allahım sanaşükürler olsun'' diyorum.Sabri Bey hayatta en hassas olduğum diğer bir konu ise yaşılar onlar okadar çok seviyorum ki, onlara saygım sonsuz. Bir yaşlı gördüğümde hemen gözüm dolar. Ama aramızda öyle insanlar var ki para için onları öldüren, her türlü saygısızlığı yapan onlara ne söylenir bilmiyorum Allah onları bildiği gibi yapsın Allah onların belalarını versin.
Sabri Bey bir konu var ki beni çok rahatsız ediyor. Sizin bu konu üzerindeki değerli düşüncelerinizi bilmek isterim. Benim toplam 8 kuzenim var ancak iki tanesi var ki rahmetli amcamın çocukları kardeş gibi büyüdük onlarla. Biri benden iki yaş büyük, biri ise iki yaş küçük ikisinide çok severim. Ancak küçük olan kuzenim evlenip İzmire gittikten sonra çok değişti. Sanki bambaşka bir insan oldu evlendiği insanda İstanbula geldiğinde yengeme çok kötü davranıyormuş yengem yaşadıklarını bize ağlıyarak anlattı. Mesela abisi bile gittiğinde onlarda değil otelde kalıyormuş. Bu beni çok üzdü. Ve şu an benimlede konuşmuyor yaklaşık bir senedir böyle gidiyor sebebi ise benim onun evine gitmemem imiş. Halbu ki ben bayramda sevgili eşimle annemlere ziyarete giderken kendisinede uğruyacağımızı söylemiştim ama sonra onun son dakika planı çıktı(tatil) o yüzden görüşemedik. Ama ben hiç dert etmedim alınmadım çünkü onu kardeşim gibi seviyordum alınmam mümkün değildi. Fakat aradan zaman geçtikçe beni aramadığını farkettim en son üç kere aradım ben ama o hiç dönmedi son bir senedir. Bayramlarda bile aramıyor beni okadar çok üzüyorki bu durum çünkü o hep benim kardeşim oldu. Sizce ne yapmalıyım Herşeye rağmen benden küçük olmasına rağmen aramalımıyım.
Saygılarımla mubarek ellerinizden öpüyorum.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Alper Bey,
Kıymetli yavrum, sakin yaşamak, öfkelenmemek, yavaş sesle konuşmak, herkese karşı saygılı olmak, kin tutmamak öyle hemen karar verir vermez yapılacak işlerden değil. Bunun için kesin kararlı olmak, sonra da yavaş yavaş sabırla, sonuca gitmek gerek.
Alper Bey, beşeri münasebetler o kadar hassas, o kadar ince bir konu ki herkesin duyarlığı birbirinden farklı. Burada yapılacak en güzel hareket bir kırgınlık çıktığı zaman bunu inat haline getirmemek, anlayış göstermek, ben büyüğüm, sen küçüksün komplekslerinden kurtularak Allah rızası için meseleyi çözmeye çalışmak. İki mü’min birbirine dargın olduğu zaman Allah’ımız da, Peygamberimiz de bundan müteessir olur. Ben sizin yerinizde olsam kardeşime teferruatlı bir mektup yazarak o ziyaretinize engel olan hususu belirtip derim ki “Sevgili kardeşim, ben ziyaretine gelecektim, senin yolculuğun çıktı. Takdir edersin ki bunda benim bir kabahatim olmadı. Ama ayrıyeten bunun dışında seni kıracak, incitecek, gücendirecek bir durum olmuşsa lütfen bildir. Biz Allah’ın huzurunda iki kardeşiz. Allah da Peygamber de bizim birbirimize sevgiyle, saygıyla yaklaşmamızı ister. Bir hatam olmuşsa lütfen bildir. Tekrar tekrar özür dilerim. Hasretle, muhabbetle gözlerinden öperim.” derim ve kardeşimden gelecek cevabı beklerim. Yine de bir cevap gelmezse artık maç bitmiştir, yapılacak bir şey yoktur.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Rahmet ve Şefaat Üstlerine Olsun.