Nice yıllardır görüyoruz ki dargınlıkların, kırgınlıkların, küskünlüklerin kökeninde hep karşımıza önyargılar çıkıyor. O, ben bilirim teranesi yok mu, işte hayatı bize de başkalarına da zehir eden hep o önyargılar...Sürekli olarak olayları tek açıdan görüyor, muhakeme ediyor, insanları yargılıyoruz. Ne büyük, ne acı bir hata. Bir kere bizim insanları yargılamaya hakkımız var mı. Bu yetkiyi kim verdi bize. Biz kimiz, bir düşünsek. Koca Yunus ne diyor,
“Miskin Yunus sen seni bir adam mı sanırsın
Halini miktarını bil derlerse ne dersin”
Hep yapılan ne, kendi gözümüzdeki merteği görmeden karşımızdakini acımasızca, kıyasıya, öldüresiye yargılamak ve ona hatırından, hayalinden geçmeyen suçları isnad ederek onu mahkum etmek. Acaba kaçımız o büyük yargılama gününde bizim de yargılanacağımızın bilincinde. Cahit Sıtkı Tarancı’nın dediği gibi en temiz, en masum, en ince duygularımız, düşüncelerimiz hesaba katılmadan yargılanıyoruz ve sonunda ortaya yürek paralayan bir durum çıkıyor:
“Ve birer kalp bıraktılar bize kırık,
Ömrümüzce gözyaşı döktürecek”
Bizler sadece başkalarını kırmakla kalmıyor aynı zamanda kendi dünyamızı, kendi güzelliklerimizi de karartıyoruz. Ne olur şu yargılama huyumuzdan vazgeçsek. Ama insanoğlu nefsaniyetinin pençesinde kıvranırken karşısındaki insanlara gece gündüz gözyaşı döktürürken o yaptıklarından memnun ve hoşnut, mütemadiyen ben haklıyım diyor, başka bir şey demiyor. Nice insanlar bu haksız ithamlara, bu yanlış anlaşılmalara katlanamıyor ya hasta oluyor, ya ölüyor. Şuna kesinlikle inanıyorum ki tarihin hiçbir döneminde insanlar bugünkü kadar katı, acımasız olmadılar. Çünkü bugünün Türkiye'sinde insanlara nefis terbiyesi verecek hiçbir müessese yok. Bunun acısını hepimiz çekiyoruz. Bugünün Türkiye'si bir kırgınlar ve küskünler ülkesi. Artık modern insan
“Eller yahşi biz yaman,
Eller buğday biz saman”
diyemiyor. İnsanlar kendilerinde bir şeyler vehmedip, kendilerini bir şey sanıp, yalancı pehlivanlar gibi ortaya çıkıp daha filiz halindeyken yeşeren tomurcukları acımasızca çiğniyorlar. Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde
“Kuvvetlisin, kuvvetlisin ama,
Kuvvet Hak değil”
diyor. İnsanoğlu nefsini aşacak terbiyeyi almadığı sürece kendini hep bir şeyler sanacak, vehmedecek, birer firavun taslağı olarak ortalığı kasıp kavuracak, aman diyene kılıç çekecek. Buna durumda karşı tarafın yapacağı ne var, sadece başını öne eğip sessizce ağlamak. Ve bu gözyaşları son güne kadar devam edecek.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun
Himmetleri Üzerimize Olsun