Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sen bana sen desen de olur, demesen de olur,ama ben sana hep sen diyeceğim.
Gönderen : "Papatya"
Tarih : 7/12/2018 10:31:11 AM


.








Çok Değerli Büyüğüm Sabri Amca ;


Sizinle bir sorunumu paylaşmak, akıl almak istedim. Ben nişanlıyım ve her insan gibi nişanlımla bir takım problemlerimiz oluyor. Bizim Allah'ın izniyle yakın zamanda düğünümüz olacak ve oturacağımız evde bir takım tadilatlar yapılıyor. Bu tadilatlar yapılırken sağolsun nişanlım bana danışmadan, benim fikrimi almadan birşey yapmıyor. Nişanlımla aramızdaki problem abisinin eşi, ben birşey istediğim zaman bana sürekli yengesini örnek veriyor, bak işte sen şunu bunu istiyorsun ama yengem evlenirken bunları hiç istemedi sen sürekli bir şeyler istiyorsun. Ama aslında birşeyler yaparken kendisi bana soruyor ve ben ekstradan birşeyler istediğim zaman olay oluyor. Beni sürekli yengesiyle eşit tutmaya çalışıyor, ama benim istediğim o yengesi ben ise eşi sayılırım onunla benim aramdaki farkı kendisinin görmesi ve beni onunla kıyaslamaması Sabri Amcacım yanlış düşünüyorsam özür dilerim ama beni yengesiyle eşit değil, eşi olarak görmesini istiyorum. Birşey olduğunda sürekli aynı kişiyle kıyaslandığım zaman çok üzülüyorum. En son tartışmamız da pazartesi günü oldu, nişanlım inatçı olduğu için o günden beri birbirimizi arayıp sormuyoruz sadece günaydın ve iyi geceler mesajı atıyor o kadar. Bende haklı olduğumu düşünerek niye benimle konuşmuyorsun demiyorum çünkü her defasında böyle bir olay yaşamak beni üzüyor. Sabri Amcacım sizce nişanlımla bu olayı nasıl halledebilirim nasıl ve ne şekilde konuşmalı davranmalıyım yardımcı olursanız sevinirim.


Kendinize iyi bakın, ellerinizden öperim Sabri Amcacım.


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın “Papatya”,


Değerli yavrum, insan hayatta yaşarken ister istemez bazı kimseleri beğenir. Onlara saygı duyar. Onları hayatında örnek model olarak benimser. Buna kimse engel olamaz. Bu hayatın kanunudur. Önemli olan kendimizi yaşadığımız her dakika daha iyiye, daha güzele götürmek için çaba harcamaktır. Sevgili yavrum, nişanlınla aranızdaki sürüp giden problemi halletmek için bir yol var. O da hiçbir şey istememek. Sana bir sır söyleyeyim mi yavrum, büyük mutasavvuflar değil eşlerinden hayat boyu kimseden bir şey istemezler. Rahmetli hocam Münir Derman Hazretleri bir gün “Ben Allah’tan bile bir şey istemedim.” demişti. Sohbette bulunanlardan bazıları “Niye efendim?” dediler. Hocam buyurdu ki: “Bakıyorum da ben Allah’ın verdiklerine layık mıyım acaba diyorum. Allah’ın verdiği nimetlere layık olabilmek için ne yaptım sanki? Hep bu liayakatı kazanabilmenin aşkı, heyecanı içindeyim. “


Değerli yavrum, bizi bir şeyler istemeye iten hep nefsimizdir, içimizdeki şeytandır. Bıraksak onları, Hakka teslim olsak kimseden ama hiç kimseden bir şey istemeden yaşasak, daha güzel olmaz mı? Rahmetli eşim Rana Hanım’la kırk dört yıl evli kaldık. Bu süre içinde ne ben ondan ne o benden hiçbir şey istemedik. Bu durum ikimizin arasında öyle bir aşk doğurdu ki tarihte emsali çok azdır. Her şey kendiliğinden halloluyordu. Kırk dört yıl içinde bir kere bile kavga etmedik, münakaşa etmedik, birbirimizi kırıp incitmedik. Hep ama hep bir güzelliği yaşadık. Nikahımız kıyılıp da yeni evimizden içeri girerken anlaştık, bir mukavele yaptık. Dedik ki “Bu evde ne senin dediğin olacak, ne benim dediğim olacak. Bu evde yanlız Allah’ın ve Peygamberin dediği olacak.” Kırk dört yıl bu mukaveleye riayet ettik. Bunun sonucunda sadece sevdik ve sevildik. Aşkımız yine devam ediyor. Onu anmadığım bir günüm geçmiyor. Mezarımızı beraber yaptırdım, inşallah orada da beraber olacağız... İnşallah Cenab-ı Hak mana aleminde de bizi beraber yapar.


Değerli yavrum, ne olur bu bir haftalık kırgınlığınızı bitirin. Ben senin yerinde olsam nişanlımı bir restorana davet eder, orada kavgasız, gürültüsüz, münakaşasız güzel bir yemek yer, bu dargınlıktan hiç bahsetmeyerek güzellikler alemine girerim. Ve ölünceye kadar ondan hiç ama hiçbir şey istemem.


Kusura bakma, yengeyi kıskanmak huyundan da vazgeç. Senin de hayatında beğendiğin, takdir ettiğin, saygı duyduğun erkekler olmuştur. Bu bir baba, bir amca, bir dede, bir dayı okulda bir öğretmen çevrede bir komşu olabilir. Mesela ben ortaokulda okurken bir Türkçe hocamız vardı: Cemile Aytaç. Bir matematik hocamız vardı: İclal Ataç. Onları nasıl unutabilirim?


Değerli yavrum, sana derim ki yenge hanımı kıskanma. Öyle bir performans göster ki, öyle bir hanımefendi ol ki eşinin hayatta en çok takdir ettiği hanım sen olasın. Ama bu işler münakaşayla, kırgınlıkla, küsmeyle olmaz ki. Biliyorum bu satırları okurken içindeki nefis bir alev gibi yükselecek, belki bana kızacaksın. Beni haksız bulacaksın. Önemi yok. Ne dersen de. Benim gönlüm bir deniz gibi. Oraya atılan her şeyi eritir. Orada yanlız sevgi var. İsterim ki sen de böyle olasın. Değil nişanlının bütün Türkiye’nin, hatta bütün dünyanın takdir ettiği, hayran olduğu bir insan olasın. Mümkün mü? Neden olmasın?


Haydi, hemen işe hemen başlayalım. Yunus, “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.” diyor.


Çok sevgili yavrum, sana söyleyeceklerim bu kadar. Artık karar senin...


Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan


Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]