Sayın büyüğüm.
Hastalığıma göstemiş olduğunuz alaka için teşekkür ederim. Hastalığım 'Kronik Yorgunluk Sendromu'dur. Mevcut durumda tıbben tedavisi yoktur. Üzerinde araştırma yapıyorlar. Eski yıllarda psikolojik olduğu söylenirdi ancak son zamanda böyle olmadığı anlaşıldı. Araştırmalar farklı eksenlerden sürdürülüyor. Benim kendi araştırmalarıma göre vücuttaki sempatik sinir sistemi ve para sempatik sinir sistemi arasındaki dengeli çalışmanın bozulması ve vücudun sürekli olarak sempatik sinir sisteminin kontrolü altında kalması sonucu ortaya çıkan bir dizi organ ve hormon sistemi bozukluklarının yarattığı bir semptomlar toplamıdır. Bu semptomlar bağışıklık sistemi zayıflığı, vücudun ısı kontrolü yapamaması, sindirim sistemi problemleri, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma, kalp damar siteminde bozulma, vücutta toksik madde birikimi, tansiyon düşüklüğü ve mecalsizlik, ışığa ve sese karşı hassasiyet, asab bozukluğu ve şu an toparlayamadığım bazı diğer problemler. Zaman içinde organ çöküşleri başlıyor. Bu konu ile ilgili olarak yurt içi ve yurt dışı pek çok tıp kaynağıyla temas etmiş durumdayım. Gerçekten tıbben tedavisi yok şu anda ancak tabii Allahdan ümit kesilmez. Namaz iyi geliyor. Bunu biliyorum. Bu da bana sorunun beyinde olduğunu söylüyor.
Alakanız için gerçekten çok teşekkür ediyorum. Hürmetlerimle.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Nilay Hanım,
Kıymetli yavrum, yazdıklarını tekrar tekrar okudum. Büyük geçmişler olsun. Ama ben sayın materyalist doktorlarlarla aynı fikirde değilim. Öyle hastalıklar gördüm ki en büyük hastanelerin en ünlü profesörleri iyileşemez dedikleri durumlarda hastanın şifa bulduğuna şahit oldum. Biliyorsun Kur’an-ı Kerim’de bir ayet var: “Allah, ol dedi ve oldu. “...Kün fe ye kün. Yasin Suresi-82”. Eğer biz Allah’a ve Resulüne edeple, saygıyla, aşkla yaklaşabilirsek bu ayet insanda da tecelli ediyor. O zaman en büyük otoritelerin bu hasta iyileşmez diye rapor verdikleri kimse iyileşiyor, aslan gibi oluyor ve pırıl pırıl hayata başlıyor.
Değerli yavrum, doktorlar senin elini, ayağını bağlamışlar. Yok şuydu, yok buydu diye. Sen de bu palavralara kanmışsın. Sevgili yarum, bu Allah aşkında öyle iyileştirici bir hassa var ki sendrom, mendrom tanımıyor. Yırtıyor, parçalıyor, perişan ediyor. Sana Ankara Gazi Lisesi’ndeki müzik hocam Faik Canselen’in İleri Marşı’nı söylemek istiyorum:
“Yürü, bu yol şeref, zafer yolu
Karşında bekliyor seni tanyeri
Yürü, atıl, devir karanlığı
Durma yürü, haydi ileri...”
Sevgili yavrum, haydi kalk, baba kız el ele vereceğiz, önümüze çıkan bütün engelleri yeneceğiz. Bugün ne yazık ki tıp materyalist insanların elinde. Her şeyi kitaplara göre izah etmeye çalışıyorlar. Zavallılar bilmiyorlar ki insanda kitapları aşan bir olağanüstü güç var.
Güzel yavrum, şimdilik teyemmümle namazlarını kıl. Ama göreceksin yakında onu da aşacaksın. O doktorların karşısına çıkıp “Sayın doktorlarım, işte iyileşmez dediğiniz hasta aslan gibi karşınızda. Var mısınız bir sucuklu yumurta yemeğe?”
İstediğin an beni telefonla arayabilir, istediğin an mail gönderebilirsin. Baba, kız el ele verelim. Yenemeyeceğimiz güçlük yok, Allah’ın izniyle. Mutlu günler diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.