demişti. Çünkü öyle hayata yaşamak denmez. Buna sürünmek denir. Bu utanç verici bir haldir.
Evet, hayatta sevgi, saygı, edep, incelik, hassasiyet çok güzel. Ama gerektiği zaman o eller masanın üzerine bir yumruk olup öyle bir inmeli ki yer, gök titremeli. Ama mıymıntı, pısırık, aciz, korkak, zavallı, sığıntı insanların yumruğu olmaz ki masaya insin, masa parçalansın, dost da, düşman da korksun. Kağıttan kaplanlar artık bize sadece utanç veriyor, yüzümüzü kızartıyor. Tekrar ediyorum, “Ya istiklal, ya ölüm”.
Rahmetli Remzi Oğuz Arık, eşine imzaladığı bir fotoğrafında “Bütün ömrü bir cephedeymiş gibi yaşayacağız, büyük eşim” demişti. Cepheden kaçan, savaştan korkan alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir.
Kadınıyla, erkeğiyle, köylüsüyle, kentlisiyle el ele verip şerefimiz için her an ölümü göze alacağız. Parolayı unutmayalım: “Ya istiklal, ya ölüm”...
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.