Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Gözünü, bedenini haramdan sakınmanın mükafaatı.
Gönderen : Ahmet Tomor Hocadan
Tarih : 7/26/2018 12:14:26 AM


.


GÖZÜNÜ, BEDENİNİ HARAMDAN SAKINMANIN MÜKAFAATI
Vaktiyle Allah ve Peygamber yoluna baş koymuş iki takvalı genç adam vardı. Bunlar Kur'an'a aşkla bağlı olup Kur'an okumayı aşk edinmişlerdi.


Bunlar bir gün niyet ederler, Mekke'ye gidip, Kabeyi tavaf etmeye karar verirler ve yaya olarak yola koyulurlar. Dağ tepe epey yol alıktan sonra bir yerde mola verirler.



İçlerinden birisi uzakta görünen bir köyden biraz yiyecek bulabilmek için ayrılır. İsmi Yusuf olan diğeri de orada eşyaların yanında kalır ve arkadaşını beklerken oturup Kur'an okumaya karar verir. Biraz okuduktan sonra arkasında bir ses duyar ama okumasına ara verip başını çevirmek istemez. Biraz sonra birden yanıbaşında bir gölge belirince başını kaldırıp bakar ki genç, çok güzel bir kadın... Kadına ne istediğini sorar. Kadın, bir taraftan üstündeki elbiseleri çıkarırken gence:


-Bir kadın kocasından ne isterse senden onu istiyorum, der.


Genç bunu duyunca hemen önündeki Kur'an'a kapanarak ağlamaya başlar. Başını Kur'an'dan kaldırmadan


-"Bilmiyor musun ki kadın" der, "Allah şu an bizi görüyor. Ben böyle bir hayasızlığı nasıl yaparım. Ben Allah'tan korkarım..."


Kadın gencin perişan halinden bir şey elde edemeyeceğini anlayınca giyinip gerisin geriye döner, uzaklaşır.


Epey sonra diğer genç elinde yiyeceklerle çıkagelir. Bakar arkadaşı ağlamış gözleri kırmızı. Merak eder, sebebini sorar. Genç olan biteni anlatır ve


-Ya der bir an boş bulunup kadına tabi olsaydım, o zaman Allah'a karşı benim halim nice olurdu, ona ağlıyorum der.


Onu dinleyen arkadaşı başlar hüngür hüngür ağlamaya. Bu defa öteki merak eder,


-Peki der, sen neden ağlıyorsun??


Arkadaşı der ki


-Ya yiyecek almaya ben değil de sen gitmiş olsaydın... O zaman ben senin gösterdiğin bu davranışı kadına gösteremeyebiliridim. O zaman da benim halim nice olurdu... Onun için ağlıyorum.


Bu iki takvalı genç yemeklerini yedikten sonra tekrar yola koyulurlar. Uzun bir yolculuktan sonra gece Mekke'ye Kabe'ye ulaşırlar. O gece niyet ederler, bu gece uyumayalım derler, önce tavaf ederler. Sonra biraz dinlenmek üzere bir köşeye çekilirler.


Kadın ile karşılaşıp onu reddeden Yusuf isimli genç uyku ile uyanıklık arasında iken birden yanıbaşında çok güzel, tarife sığamayacak kadar yakışıklı bir genç adamın belirdiğini ve kendisine tebessüm ederek baktığını görünce hayranlıkla onu seyrettikten sonra sorar:


-Sen de kimsin?


Yakışıklı genç adam gülümser,


-Ben, der Yusuf Nebiyullah, sen de der Yusuf Veliyyullahsın...


Genç bunun üzerine karşısında duran güzel insanın Yusuf Aleyhisselam olduğunu anlar bir taraftan da hayretle sorar:


-Efendim, der, siz Yusuf Peygambersiniz demek ama benim velayet ne haddime ?


Yusuf Aleyhisselam bunun üzerine der ki


-Allah beni Züleyha ile imtihan etti, ben Allah korkusu ile ona tabi olmayıp imtihanı kazanınca bana Peygamberlik bahşetti. Seni de o kadınla imtihan etti, sen de Allah korkusu ile kadını reddedince sana da Velayet nasip oldu...


Ahmet Tomor Hoca
Allah Ondan Razı Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]