Her insan, insan yaratıldığı için, Allah’ın kulu olduğu için sevgiye, saygıya lâyıktır. Hayatta kötü insan yoktur. Çeşitli nedenlerle içindeki iyilik, güzellik, asalet duyguları örtülü kalmış, gün ışığına çıkamamış, tezahür edememiş insan vardır. Bizim görevimiz, onları küçük, hakir görmek değil, imkânlarımız nispetinde el uzatarak, yardımcı olarak, onlardaki bu hasletleri uyandırıp, gün ışığına çıkarmaya, filizlendirmeye çalışmak olmalıdır.
Yunus’un “Yaradılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü” sözünde büyük bir gerçeklik vardır. Yunus’un en önemli sözlerinden biridir. Hayatta ideal, mükemmel, kusursuz insan yoktur. Hiç birimiz “ben hiç hatası olmayan, ideal bir insanım” diyemez. Ama bir kısmımız bunun bilincinde olup, her gün, her saat, daha iyiye, daha güzele gitmenin çabası içindeyiz. Hani karıncaya sormuşlar, nereye gidiyorsun diye. Kâbe’ye demiş. Hiç bu ayakla, bu bedenle Kâbe’ye gidilebilir mi, boşuna emek demişler. Karınca, hayır demiş, ben de biliyorum ulaşamayacağım. Ama ölürken o yolda olmak istiyorum demiş. İdeal, kusursuz, mükemmel insan olmak için, elden gelen gayreti göstermek, işte hedef bu. Ama o yolda ne kadar gidebilirsek...
Gülün yetiştiği ortama bakalım. Ne görürüz? Çamur, gübre, kireçli su... Ama o ortamdan, rengiyle, kokusuyla gözleri ve gönülleri kamaştıran, erişilmez güzellikte bir gül çıkıyor. Çevresinden hep şikâyet eden insanlara gül örneğini veririm. Gül gibi olmak... Bütün insanlara faydalı, bütün insanlara karşı sevgi ve saygı dolu... Neden karınca gibi, biz de o yola girmeyelim...
Bir gül gibi, kalplerini ve kafalarını arıtarak, temizleyerek, yaptıkları hayırlarla, iyiliklerle, gösterdikleri edep ve incelik örnekleri ile çevrelerine örnek ve rehber olabilenlere ne mutlu.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.