.
Sayın büyüğüm,
Sonsuz sevgilerimle, saygılarımla merhaba,
Efendim, size öncelikle çok teşekkürler etmek istiyorum bizlere olan katkılarınız için. Ayrıca bu siteye yazan herkese de müteşekkirim farklı sorularla bizlere de ışık sunulmasına vesile oldukları için. Sayın büyüğüm, benim de hep merak etmekte olduğum bir durum bir insanın kendinde uzakta olan sevdiği insanlarla duygu ve düşünce yoğunluğu ile iletişim kurabilmesi ile ilgili. Bazan şahit oluyorum, bir kimse çok yoğun olarak birini düşündüğünde bir süre içinde o kimseden ya bir haber alıyor ya da iletişim imkanı oluşuyor. Bazan da karşı tarafı aradığında o da aynı duyguları bariz olarak aynı zaman dilimi içinde yaşadığını ifade ediyor. Size sormak istediğim bütün bunların doğruluk payı nedir ve nasıl izah edilebilir?
Hürmet ve sevgiyle ellerinizden doya doya öpmek isteği ile hoşçakalın...
Necmiye Erüstün
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Necmiye Erüstün,
Kıymetli yavrum, çocukluk günlerimizden beri işitirdik. Kalpten kalbe yol vardır diye. Ben, bu bahsettiğin duruma kesinlikle inanıyorum. Benim fakülte yıllarımda bir psikolojik deney yapılmıştı. Bir kimse Amerika’da bir kimse Avustralya’da birbirlerinin ne düşündüklerini söylüyorlardı. Ve ikisi de doğru çıkıyordu. İkisinin de başında üniversitede görev yapan beşer profesör vardı. Özel bir telefon hattı kurulmuştu. İkisinin de bir kere yanıldığı olmadı. O zamanlar bu olay günlerce konuşulmuştu. Bugün için çok normal kabul ediliyor. İki taraf da aynı rezonansda ise oturdukları yerden görüşebiliyorlar. Bunda hayret edilecek bir taraf yok. Bizim pozitif duygularımız gibi negatif olanlarını da karşı taraf algılayabilir. Kalpten kalbe köprüler vardır. Profesör, Eva Hanım, “Bir kimse” diyor, “çay bardağına şeker atsa, karıştırsa, uzayın en uzak köşelerinden bile duyulur”. Hayat bazı kimselerin sandığı gibi sadece yüzeyden yaşanılan bir oluşum değildir. Aynı şekilde konuşmalarımız uzayda bir mekanda toplanmaktadır. Tabi, görüntülerimiz de. Yarın Allah’ın huzuruna çıktığımızda birbirlerinin aleyhinde konuşan, çamur atan, iftira eden insanlar bakalım ne yapacaklar. Onlar sanıyorlar ki ben yaparım, ederim, olur, biter. Kendilerine ispat hakkı verilmesi söylendiği zaman “Hadi bizi yüzleştir bakalım” dendiği zaman “hayır” derler, “yapamam”. Bakalım yarın ilahi mahkemede ne diyecekler. Doğduğumuz andan son nefesimizi verdiğimiz ana kadar herşey konuşmalarımız, hareketlerimiz, yaptıklarımız birer birer ilahi teypten işitilecek, ilahi ekranda görülecek. Bekleyelim, görelim. Yarın toz duman dağıldığı zaman kimin atlı, kimin yayan olduğu ortaya çıkacak. Benim çocukluk yıllarımda Ankara’ya bir film gelmişti, “Korsika’lı Kardeşler” diye. Tamamen bu konu işleniyordu. Ankara’da günlerce konuşulmuştu. Filmi görmeyen kalmamıştı. İki ayrı ülkedeki iki kardeş birbirlerinde olan herşeyi filmde görüyor, biliyor, anlıyorlardı. Günlük hayatta böyle bir olayla karşılaşınca hemen o filmin adı geçerdi.
Kıymetli yavrum, bilmiyorum bu konuda biraz fikir verebildim mi? Arzu edersen ilerde tekrar devam ederiz. Çünkü çok ilginç bir konu.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.