.
Saygıdeğer Hocam;
Dün Mana alemine uğurladığım oğlumun doğum günüydü. Telefonlar hiç susmadı o yaşıyormuşçasına eş, dost akraba arıyordu. O an dedim Rabbime " Ey güzeller güzeli Rabbim sen o kadar şefkat ve merhamet dolusun ki, bizi mahzun etmemek için onlarca kulunla teselliye geliyorsun." Eşimde bir hüzün, küçük oğlumda biraz durgunluk vardı. Onlarla konuştum, şakalaştım. Kendilerini iyi hissettiklerini görünce her gün yaptığım gibi gönül dostlarından size gelenleri ve cevaplarınızı okudum.Gül Uçar kardeşimize yazdığınız cevapta "Mana yolu çok ince. Kıldan ince, kılıçtan keskin. Ne olur bilgi edineceğiz diye daldan dala atlamayın.Bilgi alırken çok titiz ve çok seçici olun "uyarısında bulunmuşsunuz.Efendim, ne kadar yerinde bir uyarı dedim.5-6 Yıldır internetteki tasavvuf ile ilgili siteleri okuyorum.İçlerinde çok beğendiğim yazarlar vardı.Öyle güzel anlatıyorlardı ki nefsin mertebelerini...Emmare şöyledir, marifet böyledir. Mutmaine böyledir. Hayrandım onlara, onlar mutmaineyi yaşıyordur herhalde diyordum. Ama bir kaç yıl sonra onların yazılarına gelen en ufak eleştiride birdenbire değiştiklerini,hep yazdıkları gibi hoş görü içinde olamadıklarını gördüm.Yorumları benliklerine yapılmış saldırı gibi algıladılar.Eleştirenlerle kıyasıya münakaşaya giriştiler. Bu benim için çok üzücüydü."Hani yaradılanı hoş görecektik yaradandan ötürü?" Demek ki ilim tek başına bir hiçmiş dedim kendi kendime. Bir şeyin sırf edebiyatını yapmakla, o şeyi yaşamak bir değilmiş."Amelsiz ilim gönül yüküdür, vebaldir."diyordu Şemseddin Yeşil Efendi.Ben o yazarlardan, Gönül dostlarımızdan Alper ve İlknur kardeşimin göstermiş olduğu örnek hareketleri göstermelerini beklerdim. Tekamül yolunda sizin onlara yaptığınız yapıcı eleştirileri hemen hayata geçiriyorlar. Gücenme veya kırılma göstermeden sizden aldıkları ilmi yaşamlarına adapte ediyorlar. Onlara imreniyorum, Yüce Allah onlara ve tüm gönül dostlarımıza yürüdükleri bu yolda yar ve yardımcı olsun.
Gönül dostlarımızdan gelen yazılar bitince yatsı namazını kılmak için oğlumun odasına girdim, namazı karanlıkta kılıyordum.Eşim bir ara holün ışığını açtı, karanlığa alışan gözlerim aydınlanıp pırıl pırıl mavi seccademi görünce o an aklıma gafletten imanın nuruyla aydınlananlar geldi. Allahım gaflet işte böyle bir karanlık dedim gözler açık ama göremiyorsun.Hiç bir şeyin rengi yok , anlamı yok. İman nuru aydınlanınca yıllardır içinde yaşadığın karanlıktaki kainat, yaradılmışlar, tüm cemadat bir başka görünüyor, bir anlam anlam kazanıyor.Sonra her şeye hayranlıkla, aşkla ürpererek bakmaya başlıyorsun.Sanki ilk defa yaşadığını hissediyorsun.Ne bir korku, ne bir hüzün kalıyor sadece aşk.Bu düşünceler içinde dua ediyorum, dünya üzerindeki tüm insan kardeşlerime, iman nuruyla aydınlanmaları hep daha iyiye daha güzele gidebilmeleri için. Kendim içinse, Rabbimden sadece O'nun aşkını diliyorum. Öyle bir aşk ki bende ondan gayrısını bırakmayacak bir aşk. Mevlana'nın , Yunus'un, Rabia 'nın hissettiği gibi bir aşk....Hocam, bizlere dua edin aşkı dilde değil gönüllerde yaşayanlardan olalım.Sizin dualarınız ve mana yolunda bize verdiğiniz nasihatler yolumuzu aydınlatan kandiller gibi.Allah sizden razı olsun.
Selam ve dualarımla....
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi HZ'nin cevaben yazdıkları :
Sayın “Mukarreb”,
Kıymetli yavrum, gönderdiğin inanılmaz güzellikteki mailin bütün insan kardeşlerimiz tarafından tekrar tekrar okunmasını dilerdim. Alper ve İlknur çiftinin göstermiş olduğu olgunluk ve incelikten takdirle bahsediyorsunuz. Gerçekten o çiftin çok güzel bir gidişi var. Allah feyizlerini artırsın. Bazı kimseler en ufak bir dikkat çekmeye bile katlanamıyorlar. Hep pohpohlanma istiyorlar. Evet, bazan teşvik için o da gerekli. Ama bazan da insanları daldıkları gaflet uykusundan uyandırmak için şok tedavisi gerekiyor. Amacım sadece onlara hizmet etmek. Bir baba kendi evladına şok tedavisi yaparken mutlu olabilir mi? Ama gelin görün ki tıpta bazan gerekiyor. Bazı kimseler bir iki kelimeye takılarak ebediyyen kırılıyorlar. İşte bu çok yanlış. Kendilerini ışııktan mahrum ediyorlar. Rahmetli Münir Bey sohbetinde “Kendi örseleme, yazıktır” derdi. Benim için aslolan gelen takdir sözleri değil gönlünde, kafasında takıntı olan, o takıntılar yüzünden mana yolunda yürüyemeyen insanlara faydalı olmak, hizmet etmek. Ben onların aslında hizmetkârıyım. Ama onlar bunu anlayamıyorlar. Rahmetli Ruhi Su, bir türküsünde
“Şimdi bizim işler divana kaldı”
diyordu. Bu durumda ne yapabilirim? Alper, ilknur çiftini gösterdikleri olgunluktan dolayı saygıyla kutluyorum. Nasıl bir insan dışarıda çeşit çeşit yemekler yer sonra onları hazmedemez eve gelir kusarsa mana yolunda da öyle oluyor. Bazı kimseler daldan dala uçmayı pek seviyorlar. Ama farkına varmadan bindikleri dalı kesiyorlar. Bir izleyicimiz “Ben gaflet denizlerinde çırpınıyorum, boğuluyorum, elimden tutanım yok.” mealinde sözler söylüyor. “Güzel yavrum” diyorum, “Kur’an-ı Kerim varken, Resulullah Efendimiz varken bu çırpınmak niçin?” Bana kırılıyor, inciniyor ve beni de incitiyor. Tokat gibi bir cevap yazıyor. İyi ama güzel yavrum, ben sana kötü bir şey söylemedim ki. Sadece denizde boğulmakta olan bir insana karayı gösterdim. Bazı insanlarda nefis o kadar kuvvetli ki onlarla dost olmak için sadece onları pohpohlamak lazım. Ama bu da İslami bir davranış değil ki. Yarın Allah’ın huzuruna vardığımızda bunun hesabını verebilir miyiz? Aman yavrum, bu gururla, bu kibirle, bu ben bilirim havalarıyla bir yere varamayız. O zaman sadece vakit geçirmek için internetin önünde oyalanırız. Ama biz her dakikamızın faydalı, güzel geçmesini istiyoruz. Pohpohlamak isteyenler, alkış bekleyenler lütfen kendilerini de bizi de lütfen kırmasınlar. Vebali var. Doktor bazan acı ilaç da verir. (İyileşmek isteyen hasta o ilacı “Aslı Börek”in su böreği gibi yer. Su böreğini sevenlere müjdelerim: Türkiyede bu işi en iyi yapan Aslı Börek. )
Kıymetli yavrum, rahmetli evladına bu vesileyle hepimiz üç ihlas bir Fatiha gönderelim, mübarek ruhunu şadedelim. Allah sana da ecir, sabır versin. Sitemizi güzelleştirecek, zenginleştirecek yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.