.
Muhterem hocam,
Rahman ve Rahim Allah'a kainatın zerreleri adedince şükürler duasıyla efendim.
Bugün hayatın içinden bir başka hayatla beraber geçtim. Yani ben bugün iki kişilik bir hayat yaşadım hem de on saat kadar öncesine kadar tanımadığım bir insanla.Halâ da yaşıyorum çünkü size yazıyorum. Teravih namazında hocanın muhteşem kıraatıyla okuduğu Amener Resulun'yu dinlerken hissettiğim Yüce Allah'ın huzurunda ki acizliğimizle ettiğim duaların içinde de vardı. Çarşamba sohbetlerinde anlatırdık. Bugün de tevafuk çarşamba. Size buradan anlatmak istedim hocam.
Bir yakınımıza ev alabilme çabasındayız. Kızılay taraflarında bir ev olduğu söylendi tamam gidip bakayım dedim. Emlakçı da ev. Gittim, tamam evi gösterelim kaça? şu fiyata? hatta bir ev daha var onu pek söylemiyoruz bir vakıf satıyor isterseniz size onu da göstereyim. İşte burada ben de hayırdır inşallah başladı. Tamam olur dedim. Oturan kiracıdan izin alındı. İlk eve baktıktan sonra bu eve girdim. Güleryüzlü bir hanım açtı kapıyı. Evin eskimişliği ve antikalığı ilk dikkatimi çeken şeyler oldu. Evi mimari olarak çok beğendim ama epey de bakım masrafı istiyor dedim içimden. Kocaman bir salon antika kıymetli mobilyaların üzerinde yılların izleri her taraf fotoğraf dolu. Kütüphanede üzeri uzun zamandır açılmadığı belli kalın kitaplar var. Hüzün örtü olmuş herşeye sanki. Hanım evi gezdirmeye başladı. Bir odadan " anne sen salona geç evi gezecekler "dediği zayıf zorlukla yürüyen kocaman kara gözleri olan bir hanım teyze çıktı. Annem rahatsız da dedi. İşte şurası şu... burası bu.. Ben artık hanımı dinlemiyordum ki. Salona teyzenin yanına geldim. Kanepe de küçücük görünüyordu. Korkak, ürkek gözlerle bakıyordu. Teyzeciğim nasılsınız? Hürmetler ediyorum.. Sağol, dedi güçlükle. Genç hanım anlatmaya başladı. Annem çok acılar yaşadı dedi. Kendisi banka emeklisi. Ablamı uzun süren ağır bir hastalık sonucu kaybedince ve de huysuz bir koca ile bir ömür yaşadı sonra benim de beyim hastalıktan ölünce ben de oğlumla ( 16 yaşında) yanına geldim. Babam ( 83 yaşında) gitti kardeşlerinin yanına. Ben bakıyorum anneme kafede yarım günlük iş buldum. Dinledim .dinledim...birşey denecek elbette. " Çok şanslısınız " dedim. Hiç böyle birşey beklemiyordu belli ki Şaşkın şaşkın yüzüme bakınca. Evet çok şanslısınız dedim. Siz rahmet yağmurları altındasınız bunun kıymetini bilin. Çünkü annenize bakıyorsunuz . Bu ne büyük bir rahmet kapısıdır. Nasrettin hoca'nın bana doktor değil damdan düşeni getirin dediği hikayeyi anlattım. Bak ben damdan düşen biri olarak buradayım. Ben de anneme baktım.. anlattım. Dinledi.. dinledi...Birden sarıldı bana. Ama nasıl sıkıca nasıl ağlıyor. Başını omzuma dayadı sesli sesli ağladı. Sizi Allah yolladı dedi. Çok zordaydım. Zaten beni Allah'a olan inancım ayakta tutuyor. Yüce Alah'a bağlılığını görünce isterseniz arada bir size ziyarete gelirim dedim. Sahi mi dedi. Tekrar sarıldı nasıl sıkıyor nasıl titriyor nasıl ağlıyor. O hal bana geçti. Ben acizliği garipliği iyi bilirim dedim. Uğurlarken neşeyle ramazandan sonra kahveye bekliyorum dedi. İnşallah dedim.
Emlakçı hanım ordan ayrıldıktan sonra " siz çok duygulandınız ama bu ev bunlar kirayı ödemeyemdikleri için zaten satılacak siz çok beğendiniz duygusal davranmayın alın dedi." İçim cızzz etti. İnsanlık neredesiniz dedim içimden . Madde olmuş insanlarla işim olamaz.Bedava verseniz almam. Ben zaten teyzeyi görünce alıcı olmaktan çoktan çıkmıştım. Onu bu alıştığı hayattan koparmak ahir ömründe dünyalık için değer mi? Nasıl acımadan çık diyorlar. Ama Allah büyüktür. Kimbilir ne kapılar açacacak onlara. Yeter ki sınav ne diyor? Onu okuyabilelim. Kocatepe camine zor attım kendimi. Halıların her bir köşesinde secde etmek istedim. Rabbim seni anlayanlardan eyle, sınavlarından aşanlardan eyle...
Muhterem hocam,
Size ilk defa bu kadar uzun yazı yazdım. Çünkü paylaşmak istedim. İçim yandı. Kendimi onların yerine koydum. Hayata geniş açıdan bakınca herşey anlamını yitiriyor aslında .Yüce Allah hiçbirşeyin kalıcı olmadığını bir kere daha gösterdi sel afetiyle..İnsanlığın yağmalıyıcı kirli yüzünü de .Sel suları ile akıp giden insanlık.
Muhterem hocam,
Yüce Allah size trt kapılarını açtırdı çok şükür. Ben şükür secdesi yaptım. Dualar kabul olundu. İnsanlık konularını çokça işler misiniz? İnsanlık nasıl inşa olacak? Siz bir örnekleme üstadısınız. Hiçbirşey için geç kalınmış değildir dersiniz hep inşallah hocam. Sizden yol bekliyoruz. Rabbim muavfak eylesin inşallah. AMİN.
Sağlığınıza, mutluluğunuza, huzurunuza duacıyım.
Hürmet ve dua ile efendim.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın “Desem ki”,
Kıymetli yavrum, gönderdiğin mail o kadar güzel ki sanki mail olmaktan çıkmış bir şiir olmuş. Bazı cümleler bir mısra gibi. İçler parçalayan bir durumu sanki bir tablo gibi gözler önüne seriyorsun. Allah onların yardımcısı olsun. Şu anda zenginlikten kuduran, çıldıran, hangi azgınlığı yapacağına karar veremeyen birsürü insanlar var. Ama bu gariplere kim el uzatacak? Onların ıstırabını kim paylaşacak? İstanbul’un yanında Küçükçekmece’de bir sel felaketi oldu. Bu, sanki bir küçük “tufan”. Ama bizim Allah’tan uzak, hakikatten uzak sözümona medyamızda bir kişi çıkıp da “Bu bizim azgınlıklarımızın, şerefsizliklerimizin, iffetsizliklerimizin bir sonucu, bu düpedüz Allah’ın bir tokadı.” diyecek. Nerde? Öyle bir toplum olduk ki Akif’in dediği gibi:
“Beyinler ürperir Yarab.”
Ne kadar gaflet içindeyiz. Necip Fazıl’ın dediği gibi:
“Durun kalabalıklar, durun
Bu yollar çıkmaz sokak
Haykırsam kollarımı makas gibi açarak
Durum diye birşey var
Buyurun size durum
Bu yerler çirkef oldu
Bu gökyüzü bodurum.”
Allah sonumuzu hayır getirsin.
Kıymetli yavrum, gerçekten söylenecek başka söz kalmıyor. Allah sonumuzu hayır getirsin...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.