Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Tiyatromuz üzerine bir eleştiri...
Gönderen : Sabri Babadan Sohbet
Tarih : 8/23/2018 1:55:32 PM


.
SABRİ BABA'DAN BİR KÜLTÜR SOHBETİ
Tiyatromuz Üzerine Bir Eleştiri
Üç yaşından itibaren bir konu beni çok ilgilendirdi. Yıllar geçtikçe hayatımın tek ihtirası oldu: İnsanları tanımak istiyordum. İmkan nispetinde çok insanla tanıştım. Olabildiğince insanları inceledim ve bu konuda yazılan kitapları aşkla, heyecanla okudum. Gördüm ki gerçek bir tiyatro eseri bana her şeyden daha fazla faydalı oluyordu. Bazı piyeslere beş, altı kere gittim. Tiyatrodaki karakterler beni aylarca düşündürüyordu. Öyle yazarlar vardı ki tiyatro eserlerinde insan ruhundaki en gizli, en bilinmeyen köşelere iniyorlardı. Sanki o eserleri izlerken insan ruhunun sırları birer birer açılıyordu. Tiyatronun en büyük bir üniversite olduğunu görüyordum. Ama Carl Ebert ve onun yetiştirdiği öğrenciler dönemi bittikten sonra tiyatro bütün güzelliğini kaybetti. İsim vermek istemiyorum. Ama bir karı kocanın saltanatıyla beraber tiyatronun benim ruhumdaki muhteşem saltanatı da sona erdi. Onlar hep küçük, basit, anlık duyguları işleyen eserler seçtiler, seçilmesine önayak oldular. Tiyatro bütün güzelliğini kaybetmişti. Artık insanlar göbeklerini hoplata hoplata gülmekten başka bir şey düşünmüyorlardı. Ve onlara iyi adına, güzel adına, büyük ve yüce adına hiçbir şey verilmiyordu. Yarabbi, inanılır gibi değildi. Resmen tiyatro sokağa düşmüştü. Bazı kimseler bundan utanç duyacaklarına o karı kocanın düdüğünü çalmaya devam ediyorlardı. Ama bilmiyorlardı ki tiyatro en büyük ihaneti onlardan görüyordu. Bugün gidin sorun, aklı başında, belli bir kültür düzeyinde beyefendilere, hanımefendilere sorun, hangi piyesi görmüşler, hangilerine gitmek istiyorlar. Bakalım ne sonuç alacaksınız. Eğer bir piyes dinleyenlerde en ulvi duyguları uyandırmıyorsa, onları bazan aylarca, bazan yıllarca düşündürmüyorsa neye yarar? O kadar emeğe, o kadar masrafa değer mi? O gencecik sanatkârlar duymadan, düşünmeden, hissetmeden, heyecan duymadan, tiyatro aşkının ürpertisini yaşamadan sahneye çıkıyorlarsa, o gencecik, o pırıl pırıl çocuklarımıza yazık değil mi? Bu durum sade onlara değil hayata da, sanata da ihanet değil midir? Tiyatro tuzu kuru insanların göbeklerini hoplata hoplata gülüştükleri bir mekan mıdır? Bunu böyle düşünenlere on kere, yüz kere, bin kere yazıklar olsun...
Bizler, tiyatronun deli divane aşıkları, yıllardır güzel bir piyes seyretmenin özlemi içindeyiz. Artık bu cıvık, bu sulu, bu rezil Amerikan piyeslerine dur demenin zamanı gelmedi mi? Hayret doğrusu. Bu durum kimseleri üzmüyor, ıstırap içinde bırakmıyor. İzahı mümkün değil. Bizler yine de tiyatromuzu bu pisliklerden kurtaracak ikinci bir Carl Ebert’i ve onun talebelerini özlemle bekliyoruz.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]