Büyük Yunus ne güzel söylemiş,
“Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi,
Mal da yalan, mülk de yalan,
Var biraz da sen oyalan”
Şehrin büyük caddelerini dolaşın. İnsanların yüz ifadelerine bakın. Sıkılmış yumruklar, kenetlenmiş dişler, alev saçan bakışlar. Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde “Adamlar korkunç anneciğim” diyordu.
Gidin hepsini teker teker dinleyin. Hepsi nefsânilikten doğan, incir çekirdeğini doldurmayan minicik meseleler. Yunus boşuna söylememiş; “Seni deli eden şey, yine sendedir sende” diye.
Biz kendi içimizdeki sonsuz kâinattan habersiz, hep sebepleri dışarıda arıyoruz.
Bir öğrenebilsek sevgiyle bakırın altınlaştığını. Bir “Sevmek, devam eden en güzel huyum” diyebilsek. Bir Yunus gibi “Aşk gelicek, cümle eksikler biter” diyebilsek. Kafamızın içindeki nefsten doğan kavgalara bir son verebilsek. Nerede sevgi, orada Allah diyebilsek. “Seviyoruz seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden” diyebilsek. O zaman huzur, mutluluk ve bütün kâinat bize de altın ışıklarını serpecek. O zaman biz de;
“Ben Cihanın altın terazisine
Ağırlığımca sevgi vermişim
Ses edin uzak milletlerin gençleri
Bütün antenlerimi germişim” diyebileceğiz.
Allah bu güzellikleri cümlemize nasip etsin...
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.