.
Efendim,
İnsan, kendi içinde bütün bir alemi barındıran insan, herbiri farklı bir alem. Her insanın içinde farklı duygular, düşünceler, sevinçler, hüzünler, heyecanlar...var. Kimse yolda yanından geçen insanın o gizemli iç dünyasını bilmiyor ne garip. Otobüste yanımızda oturan bir yabancı kimbilir o an neler yaşıyor? Herşey gizli, kapalı bir kutu gibiyiz sanki ama bazen bir tek bakışla bile saatlerce konuşsak anlatamayacığımız şeyleri anlatabiliyoruz değil mi babacığım? İnsanlar oturup kalkışlarıyla bile kendilerini ele verebiliyorlar. Görmüş geçirmiş insanlar yürüyüşünden bile anlayabiliyorlar insanın nasıl olduğunu.
Lisedeyken annemler arkadaşlıklarım konusunda uyarırlardı beni. Beğenmedikleri arkadaşlarımı söylerlerdi onlarla samimi olmamamı isterlerdi ve gerçekten bir süre sonra hiç beklemediğim davranışlarla karşılaşırdım ve şaşırırdım. Nerden anlıyorlar acaba diyordum kendi kendime. Hatta zaman zaman karşı çıktığım oluyordu ama sonuçta çoğunlukla haklı çıkıyorlardı. Zaman geçtikçe hayatı biraz daha anlamaya ve yaşamaya çalıştıkça benim de fikirlerim değişti tabi.
Bu arada tabi ki insanlara önyargılı yaklaşılması gerektiğini savunmuyorum. Bizler genelde fiziksel güzellikleriyle değerlendiriyoruz insanları çok yanlış ama apaçık olan bir gerçek bu. Maalesef bunu büyük bir çoğunluğumuz yapıyoruz. O insanı biraz daha tanıyıp düşündüğümüzde farklı olduğunu görünce de "ben seni farklı tahmin etmiştim" diyebiliyoruz. Yani ne önyargılı yaklaşacağız ne de çok fazla güvenip birden açılıp saçılacağız. Herşey dengeli ve ölçülü olacak. Bir insanı çok fazla sevmek bile bazen yanlış geliyor bana. Onun bile bir ölçüsü olmalı.Yediğimiz yemeğin ,uykunun,konuşmanın bir ölçüsü olduğu gibi sevginin de olmalı ya da sevgili babacığım belki de yanlış ifade ediyorum bunu sevginin ölçüsünü bilmek değil SEVMENİN NE DEMEK OLDUĞUNU BİLMEK GEREKİYOR.
Sizi çok seviyor ve Allah'a emanet ediyorum. Bütün gönül dostlarına selamlar. İnşallah cumartesi günü görüşmek dileğiyle hürmetle ellerinizden öpüyorum efendim. Hoşçakalın. Dualarınızı eksik etmeyin
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Reyhan Kaya,
Sevgili yavrum, kıymetli mailinde hayatın bir realitesini ne güzel anlatmışsın. Fırından ekmek alırken, bakkaldan peynir alırken, otobüste giderken yanıbaşımızdaki insanın neler düşündüğünü, neler hissettiğini hiç bilmiyoruz. Büyükşehirlerde insanlar kapalı kutular gibiler. Yunus Emre,
“Hiç kimse bilmez bizi, biz ne işin içindeyiz” diyordu. Birbirimize yabancıyız. İş burada kalsa gene iyi. Ardından zanlar, vehimler, kuşkular, yakıştırmalar başlıyor. İnsanlar herkesi kendi vehimlerine göre yorumluyorlar. Acaba onun iç dünyasına inebildik mi, acaba onun acılarını, ıstıraplarını, gizli gözyaşlarını sezebildik mi?. Yoksa oturduğumuz yerde ahkam mı kesiyoruz? Atila İlhan bir şiirinde
“Anladım imkansız şey
Bir insanın bir başka insanı anlaması”
diyor. Bu yanlış anlamalar, yanlış yorumlamalar evlilik hayatında olunca daha da ıstırap verici oluyor. Tanıdığım bir genç kız eşi tarafından altı ay içinde terkedildi. İnandığım, güvendiğim, itimad ettiğim, yağmur suyu kadar saf ve temiz, yeni doğmuş bir bebek kadar masum bir genç kızdı. Bütün varlığıyla, bütün benliğiyle, vücudunun bütün hücreleriyle eşini ölesiye seviyordu. Ne yazık ki Zemzem temizliğindeki bu sevgi tek taraflı olarak bitirildi. Ve onun pınarın suyu kadar temiz gözyaşları ömür boyu akacak.
“Ve birer kalp bıraktılar bize kırık
Ömrümüzce gözyaşı döktürecek”
Hayat böyle. Bazan evliliklerde, bazan dostluklarda, arkadaşlıklarda bu böyle oluyor. Siz en temiz, en nezih, en güzel (Allah şahittir), en gerçek duygular içindeyken karşı taraf sizi bir tekmede atıyor. Oysa tekmeyi yediğiniz anda bile onun sevgisiyle dolusunuz. Tekmeyi yediğiniz anda bile onun için gerekirse canınızı, gerekirse malınızı hiç düşünmeden her an vermeye hazırdınız. Ama ne hikmetse dost dediğiniz, arkadaş dediğiniz, uğruna başınızı koymaya hazır olduğunuz insanlar vahşi bir zevk alarak sizi tekmeliyorlar. Bu durumda yapacak ne var? Hiçbir şey. Sadece başınızı öne eğiyorsunuz, kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kalarak ağlıyorsunuz. Bazan bu göz yaşları ömür boyu devam ediyor. Kimbilir, bu gibi durumlarda belki de bizim bilmediğimiz birtakım hikmetler, dersler, incelikler var. Önemli olan bu gibi durumlarda dahi cami önüne bırakılan bir çocuk gibi sizi terkeden insanlara karşı yine de hayır dua edebilmek, onların iyiliğini, sağlığını, mutluluğunu isteyebilmek. İşte bunun yapabildiğimiz an insan hayatın en büyük sınavlarından birini başarıyla veriyor. Allah bizi ve yeryüzündeki bütün insanları kırgınlığın doğurduğu kinlerden, nefretlerden, düşmanlıklardan uzak tutsun. Ve son nefesimizi vereceğimiz zaman kalbimize baktığımızda orada sadece iyilik, güzellik, aşk ve dostluk bulunsun. O zaman
“Sevginle gireceğim toprağa
Sevginle çıkacağım topraktan”
diyebilelim.
Sevgili yavrum, unutmayalım hepimiz sınavlar içindeyiz. Bizler bu dünyaya yiyelim içelim, gülelim eğlenelim, göbek atalım diye gelmedik. Bizler bu dünyaya arınmaya geldik, temizlenmeye geldik, yontulmaya geldik, adam olmaya geldik. Allah bizlere de yeryüzündeki bütün insan kardeşlerimize de tek istisna olmadan başarılar nasip etsin. Ve sonunda
“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz”
diyelim. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Rahmet ve Şefaat Gani Gani Onun ve Hakka Göçen Ailesinin Üstlerine Olsun.