Konu : Hayat yolu sınavlarla dolu.
Gönderen :
Gözde
Tarih :
9/23/2018 11:45:49 AM
.
Merhaba Sevgili Pamuk Dedem, Allah'a çok şükür tezim bitti. Savunmasına da bugün girdim. Çok şükür onu da hallettik. Sevgili dedem,size çok sık yazamıyorum. Umarım vefasız olduğumu düşünmüyorsunuzdur. Aslında vefasızlık da yapıyorum. Beni bağışlayın. Ben size annemden ve onun yakalandığı hastalıktan hiç bahsetmemiştim. Sizinle tanıştığımız zamanlarda ortaya yeni yeni çıkmaya başlamıştı ama şimdi çok ileri bir aşamada. Sevgili dedem, annem alzheimer gibi bir hastalığa yakalandı. İlk başlarda basit bir unutkanlıkla başlamıştı. Bu unutkanlık git gide daha da derinleşti. Tabii biz bunun farkeder etmez hemen annemi doktora götürdük. Annem bu arada 54 yaşında biz bunu 2 sene önce farkettik. Fakat doktor, o sıralar menapoz evresinde olduğunu düşünüp anneme ilaçlar yazdı. Annem bu ilaçları kullandığı halde herhangi bir gerileme olmadı hastalıkta. Hatta aksine ilerleme farkettik. Bu hastalık öyle bir hastalık ki çok sinsi ilerliyor ve gözleme dayalı; yani çok iyi ve dikkatli gözlemlemek gerekli. Fakat biz bu hastalık olduğunu bilmediğimiz için ve normal bir durum olduğunu söyledikleri için çok dikkatli gözlemleyemedik. Sadece doğal süreçte annemin bozulan ve onun yapmayacağı şeyleri yaptığını gördükçe şaşırmıştık. Bir de kolay kolay konduramıyorsunuz. Sonra hemen annemi başka bir doktora götürdük. burda çok iyi şekilde tetkikler yapıldı. Beyin emarı çekildi. Petct'ye girdi. Eeg'si çekildi. Horman seviyelerine bakıldı. 3 saatten fazla süren psikoanaliz testleri uygulandı. Fakat yapılan tüm bu araştırmanın sonunda alzheimer olmadığı söylendi. Ama ne olduğunu da söyleyemediler. Çünkü beyin işlevleri normal çalışıyor. Vucudunun herhangi bir yerinde bu hastalığa neden olacak bulgulara da rastlanmadı. Ve gözlemeye aldılar. Yanında sadece babam duruyor. Babamı anlattmıştım size. Babam gerçekten çok dirayetli sırtını Allah'a dayamış ve elinden gelen ne varsa yapıyor. Babamla sürekli telefonla konuşuyoruz. Geçen hafta İzmir'e annemi görmek, babama güç ve destek vermek için izin alıp gittim. Pamuk dedem, annemi tanıyamadım. Kadıncağızı son olarak çok unutkanken bırakmışken 3 ay içerisinde anormal bir şekilde davranışları, herşeyi değişmiş gördüm. Annemi size sadece 4 sene önceki halini anlatsaydım inanın aklınıza güçlü, çalışkan, bilgili ve kültürlü, çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmeye çalışmış Osmanlı kadını çağrışırdı. Fakat şimdi inanın anlatamam. O kadar zor bir durumda ki anlatamam. Hele ki babam için çok zor. Ben İstanbul'a gelmeden iki gün önce babamı tanıyamadı ve babamın içine birşeylerin girip babamın görüntüsünü aldıklarını ve onun babam olmadığını söyledi. Babamı sürekli yeşil rengine baktırmaya çalışıyor. Etrafında bizim göremediğimiz onun beyninin ürettiği varlıklar var. Onlarla kavga ediyor. Ve sürekli onlardan korunmak için yeşil giyiniyor ve evi kolonyalıyor. Canım babacım "Allah sevdiği kuluna acı verir" diyor ve bundan dolayı mutlu olup Hz. peygamberimizin çektiği acıları anlatıyor, torunu Hüseyin efendimizin öldürülüşünden bahsediyor. Ve her zaman bizlere "Allah bizi deniyor" diyor. Bu arada çevremizdeki insanlar annemin başka şeyler gördüğünü hocalara gidip okutturmamızı söyleyip duruyorlar. Babam da "Allah bizi böyle şeylerle de deniyor" Bakalım ümitsizliği kapılıp Allah'tan isteyeceğimize bu insanlara kanıp oralara yönelip onlardan isteyecek miyiz diye Allah bizi deniyor" diyor. Pamuk Dedem, ben bile öyle şeyler anlattılar ki az kaldı kapılacaktım. Son anda babama anlattım babam yine saatlerce konuşup bana öyle güzel şeyler anlattı ki. Şimdi annemi tekrar başka doktorlara da göstereceğiz. Onlarda teşhis koyabilecekler mi bilmiyoruz. Zaten bu hastalığa çok da kolay teşhis koyamıyorlar. Alzheimer demeleri için bir çok şeyi elemeleri gerekiyor. Çok ağır depresyon geçiren insanlar da böyle olabiliyorlarmış. Ama annem bizim evde olmayan şeyleri kovalamaktan uyumuyor. Televizyondaki kişilerin evin içini gördügünü düşünüyor. Evdeki eşyaların birileri tarafından ışınlanarak çalındığını sonra ışınla tekrar getirdiklerinden bahsediyor. Çünkü aradığı eşyayı bulamayınca "ışınlayıp aldılar" diyor. Buluncada "ışınla geri getirdiler" diyor. Ben şu anda sadece durumunun atom çekirdeği kadar minik bir bölümünü anlattım. Bu arada babam orda yalnız. Ablam iki çocuğu var Almanya da ve ben İstanbul'da çalışıyorum. Ama İstanbul'da, biri psikiyatri alanında diğeri alzheimer alanında iki tane doktor buldum. Hangi taşın altını kazdıysam bu doktorların ismi çıktı. İşte böyle dedecim. Seninle paylaşmak istedim. Babam, ben, ablam üç koldan birbirimize kenetlendik. Annem için elimizden gelen herşeyi herşeyi yapmaya çalışıyoruz. Canım babam da çok sabırlı anneme çok güzel bakıyor. Üzülüyoruz ama acı çekmiyoruz. Çünkü Allah'tan geldiğine inanıyoruz. Ve herşeyde biliyoruz ki bir hayır vardır. İçim çok rahat ve huzurlu. Çünkü babam, ben, ablam sırtımızı Allah'a dayayıp elimizden geleni yapıyoruz. Bol bol dua ediyoruz. Ve en önemlisi herşeyi Allah'tan istiyoruz. Yazım için çok özür dilerim. Karman çorman anlattım. Bugün yorucu bir gün geçirdiğim için kafamı çok iyi toparlayarak yazamadım. Umarım başınızı ağrıtmamışımdır. Kendinize çok iyi bakın. Saygılar, sevgiler...
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
________________________________________________
Kıymetli yavrum, önce tezini başarıyla verdiğin için yürekten kutlarım. Çok memnun oldum. Allah sonunu hayır getirir inşallah. Annenin rahatsızlığı için yazdıkların beni fevkalade üzdü. Henüz elli dört yaşında olan, bana göre gençliğinin en güzel yıllarını yaşayan bir insan ki o insan çok sevgili Gözde'nin annesi olursa durum daha da vahimleşir. Yalnız burada ilgi çeken bir nokta var: İzmir’deki bu konuda iki uzman kişinin biri Alzheimer diyor, öbürü hayır diyor. Sen de takdir edersin ki en azından bir üçüncü, bir dördüncü uzmanın görmesi muhakkak gerek. Artık bu işi Ankara’da mı yoksa İstanbul’da mı halledersiniz bilemem. Uzman görünceye kadar yapacağınız birtakım görevler de var. Önce hastayla herzamankinden daha fazla sevgiye, saygıya dayanan güzel bir ilişki kurmalı. Hal ve tavrınızla, bakışlarınızla, ses tonunuzla ona hasta olduğunu ima edecek en ufak bir davranış göstermeyin. Buna bir diyelim. İki, hasta ne kadar realite dışı şeyler söylese de onu büyük bir edeple, saygıyla, ciddiyetle dinleyelim. “Ya, ne saçmalıyorsun” kabilinden bir hava içine kesinlikle girmeyelim. Üç, öteden beri manevi büyükler kabağın (hem dolmalık kabak, yeşil kabak, hem de balkabağı) ve kuru üzümün hafızaya iyi geldiğini söylerler. Birçok tecrübeyle de sabit olmuştur. Eğer, anneniz yerse sanırım şifalı olur. Dört, hastanın reel dünya ile az buçuk da olsa ilişki kurmasına yardım edelim. Unutmayalım ki zararın neresinden dönsek kardır.
Kıymetli yavrum, çok ağır bir imtihan içindesin. Aman dikkatli ol. Ve bu durumda babana da yardımcı ol. Ona moral ver. Yalnız olmadığını hissettir.
Sana, Allah’dan sabır ve yardım diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
|