Sabri Bey, sizi televizyondaki duru konusmalarinizdan hatirliyorum. Ricam, Allah'in kulu olarak, Allah'in kulu olan ve sizin yakinen tanidiginiz bir "insan" olan Hocanızdan bahsetmenizdir. Huda'ya emanet olun.
Sayın Sabri Tandoğan' Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
__________________________________________________
Sayın F.K.,
Efendim, Münir Bey hayatı boyunca ne zengin ne fakir, hiçbir hastasından on para ücret almadı. Hediye kabul etmedi. Ben derdi hastanede görevli bir doktorum. Devlet maaşımı veriyor. O bana yeter de artar bile. Hayat boyu hep inanılmaz bir tevazu içinde yaşadı. Yaz kış bir tişört, bir pantolon giyerdi. O kadar. Yemesi içmesi inanılmayacak kadar az ve sadeydi. Karnı acıkınca bir simit aldırır, onun da yarısını getirene verirdi. Hayatta menkul, gayri menkul, pantolonundan ve tişörtünden başka hiçbirşeyi yoktu. Emekli olduktan sonra Ankara’da Ulucanlar’da Hanecioğlu otelinde kaldı. Münir Bey’in en büyük zevki insanlara faydalı olmaktı. En büyük ibadetin insanları sevmek ve onlara faydalı olmak olduğuna inanıyordu. Eskişehir Devlet Hastehanesinde uzun yıllar operatörlük yaptı. Gece hastaneye gelir (nöbetçi olmadığı halde) birer birer hastalarla meşgul olurdu. İlaç saati gelene ilacını verir, idrar ihtiyacını duyanlara ördek götürür, sonra onu alır dökerdi. Çok ıstırap çeken hastaların gözyaşına ortak olur onları teselli ederdi. Serumu bitenlerin gerekiyorsa serumunu yenilerdi. Yakınlarına mektup yazmak isteyip de okuması yazması olmayanların mektuplarını yazar, postaneye götürür, postalardı. Canı birşey isteyip de alamayanlara cebinden para çıkarır verirdi. Ve bunu inanılmaz bir incelik ve zarafetle yapardı. Hayatımda Münir Bey kadar temiz bir insan görmedim. Her sabah banyo yapar, çamaşır değiştirir, çıkardığı çamaşırlarını da kendi yıkardı. Bu kadar temizliğin sonunda vücudu mis gibi kokardı. Sohbetlerde O’nun o harikulade kokusunu duyabilmek için hepimiz O’na yakın oturmaya çalışırdık. Münir Bey çok az uyurdu. Gecelerini ibadetle, zikirle, okumayla ve hastanede hastalarına yardımla geçirirdi. Onunla bazı iftar sofralarında beraber bulunduk. Çorbasından birkaç kaşık alır sonra kenara çekilirdi. İslami gerçekleri, doğruları, güzellikleri kimin yanında bulunursa bulunsun çekinmeden söylerdi. Acaba falanca duyarsa benim için zararlı olabilir mi diye aklına bir şey getirmezdi. Sonu neye varırsa varsın, ölüm bile olsa, gerçekleri açıkça söylerdi. İnsanlarla ilişkilerinde son derece hassastı. Birinin bende hakkı kalır mı diye son derece titiz davranır, bu konuda titrerdi.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Hepsinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.