.
Sevgili Büyüğümüz;
Saygıyla ellerınızden öperım, sevgi ile selamlarımı iletırim. Bendeniz geçen yıl emekli olan bir öğretmenım.Çok değerlı büyüğümüz sevgili Şaziye İzdaş annemizin sohbetlerınde sizlerle ilgili çok guzel nasıhatler dinlerdık, Hak rahmet eylesın. Yıne değerlı buyuğumuz sevgili Hacı Ahmet Kayhan sultanın sohbetlerınde kısa sure de olsa bulunma şansına eriştık. Ricam, onlarla ılgılı anılarınızı bızlere iletilecek değerli anlatımlar varsa bir de sizden dinlemek isteriz onları.
Teşekkurlerımle saygılar sunuyorum efendim.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
____________________________________________________
Sayın Fatma Şükran Hanım,
Efendim, mailiniz beni çok mutlu etti. Gerek Şaziye Anne, gerek Ahmet Kayhan Hazretleri benim çok sevdiğim, saydığım, hayranlık duyduğum insanlar. Şaziye Anne, Allah aşkıyla dolu, insanlara hizmeti en büyük ibadet bilen müstesna bir kimseydi. Evinin kapısı herzaman açık olurdu. Yalnız kendi talebelerine, kendi yakınlarına değil, bütün kainata karşı açıktı. Birçok geceler Şaziye Annenin evinde sohbet toplantıları olurdu. Bazı güzel insanlar o toplantılara gelirler, dert verip, derman alırlardı. Şaziye Anne, yeryüzündeki bütün insanlara gönlünü açan bir insandı. Hastalar, dertliler, sıkıntısı olanlar, eşlerinden, çocuklarından vefa göremeyenler, kardeşlerinden, akrabalarından darbe yiyenler orada toplanırlar, bir güzelliği paylaşırlardı. Şaziye Anne, güzel havalarda sık sık talebelerini pikniğe götürürdü. Bir kimse Şaziye Anneyi ziyarete gelsin de derdi, sıkıntısı ne olursa olsun, eli boş dönsün, bu mümkün değildi. Nur içinde yatsın. Allah’ın rahmeti, Peygamberin şefaati üzerine olsun.
Kayhan Hazretlerinin pek çok defalar sohbetinde bulundum. Onu çok ama pek çok sevdim. Olağanüstü bir insan, içi sevgi doluydu, hizmet aşkıyla doluydu. Rahmetli, beni sever, çok sever, yan yana gelince gözlerinin içi gülerdi. Memnuniyetini çeşitli şekillerde belirtir, ikramlarda, iltifatlarda bulunurdu. Onun sohbet halkasında kısa bir süre de olsa bulunmak insana bir ömür boyu sürecek güzellikler kazandırırdı. Hadiselere öyle bir kuşbakışı vardı ki, birgün bir sohbetine Amerika’dan bir hanım profesör de katılmıştı. Çok sıcak bir yaz günüydü. Başındaki örtünün altından şıpır, şıpır ter damlıyordu. Kadına baktı ve şunları söyledi: “Kızım sen bu örtüyü bana gelirken mi örttün? Evvela onu anlayalım”. Kadın “Evet dedi. Ben örtü takmam, ama size gelirken edeben taktım”. O zaman Kayhan Dede, “Kızım, çıkart başındaki örtüyü” diye seslendi. Kayhan Dede, ziyaretine kim gelirse gelsin, onu edeple, sevgiyle, saygıyla karşılardı. Bir gün sohbet sırasında kapıda bir gürültü işittik. Bir sarhoş, zorla içeri girmek istiyor, “Ben babamı görmeye geldim” diyordu. Kapıdakiler almıyor, “Bu şekilde içeri giremezsin” diyorlardı. Kayhan Dede münakaşayı duydu ve kapıdakilere seslendi: “Bırakın benim evladımı, gelsin görüşelim”. Sarhoş sallanarak içeri girdi, Kayhan Dede büyük bir edeple, sevgiyle, saygıyla kollarını açtı “Hoşgeldin kıymetli yavrum” dedi. Hatırını sordu, ona ikramlarda bulundu. Gördüğü bu sıcak ve samimi ilgi sarhoşu o kadar etkilemişti ki birden ağlamaya başladı. “Babacığım dedi, şurada söz veriyorum, bi daha huzuruna böyle gelmeyeceğim”. Ve sonra pırıl pırıl bir “kardeş” oldu. Dedemiz, işte böyle sevgiyle, saygıyla, edeple, hoşgörüyle dolu bir insandı. O hep insanları sevmek ve onlara faydalı olmak aşkıyla yaşadı.
Efendim, kısa çizgilerle iki büyük insanı andık. Siz de lütfen Fatiha’larla, Yasin’lerle onlarla unutmayınız. Yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Hepsinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.