Sayın Hadi Bey,
6.5.2007 tarihli mailinizi aldım.
Efendim, önce ilginize teşekkür ederim. Sonra önyargının bende değil sizde olduğunu söylersem inşallah bana kırılmazsınız. Yarın Allah’ın huzuruna ıkacağız. İsterseniz bu ithamı orada yapın. Gerçeği görün. Efendim, bu sadece Hacı Bektaş Veli hakkında ki literatürün azlığından bizlere ulaşamamasından ileri geliyor.
Beş yaşındaydım. Birgün eve bir misafir geldi. Babamın arkadaşı. Elini öptüm. Bana beş kuruş verdi. Düşündüm bu parayla ne yapabilirim diye. Beş yaşında bir çocuk ne yapar. Gider dondurma alır, çikolata alır. Ben öyle yapmadım. Kitapçıya gittim. Bir kitap gördüm. Mavi puntolarla üzerinde Yunus Emre divanı yazılıydı. Aldım. Eve getirdim. Okumaya başladım. O gün, bugün Yunus’a aşık oldum. Her gün Yunus okudum. Öyle bahsediyorsunuz ki sanki Yunus’u sevmek, Yunus’u okumak, Yunus’a hayran olmak, Yunus’a aşık olmakla bir suç işlenmiş gibi. Yunus’un mürşidi diyorsunuz. Evet, Tapduk Emre’ye saygımız sonsuz. Ama gelin beraber kitapçılara gidelim. Tapduk Emre’ye ait bir kitap gösterin bana. Almayanın takımı ikinci kümeye düşsün. Aynı şekilde Hacı Bektaş Veli için de öyle. Siz bilir misiniz ki ben her gün Hacı Bektaş Veli’ye Fatiha okur, mübarek ruhuna gönderirim. Ama hakkında yazılan bir kitap varsa lütfen haber verin. Olay bundan ibaret. Ama bu olayı yanlış yorumlayıp, bir insanı ağlatacak kadar hırpalayıp onu dünyaya küstürecek hale getirirseniz kazancınız ne olacak? Belki sizin doğup, büyüdüğünüz çevrede Tapduk Emre için de, Hacı Bektaş Veli için de hep güzel şeyler anlatıldı, güzel şeyler söylendi. Ama ben onlardan hep mahrum kaldım. Benim için üç kutsal yer vardı: Evim, işim, kitapçılar. Benim bilgim, görgüm onlardan ibaret. Sizden çok istirham ediyorum, ne olur siz önyargılarınızı bırakın. Bilseniz beni ne kadar çok üzdünüz, ağlattınız. Bu ıstırabım günlerce sürecek. Peki, benim burdaki günahım ne? Suçum ne? Kabahatım ne? Lütfen söyler misiniz? Ben, gönlünü dargınlık, küskünlük, kırgınlık, kin, nefret, ntikam, düşmanlık duygularının zerresini sokmayan bir insanım. Kainattaki yedi milyar insanın her biri benim ayrı ayrı dostum, arkadaşım, kardeşim. Tek istisna bile yok. İsterseniz mahşer günü ilahi mahkemede bu sözlerimin doğru olup olmadığını sorabilirsiniz. İnşallah, bu yazdığım gözyaşımla ıslanan satırlar sizi gerçeğe götürür. Dualarınızı bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Dosttan gelen herşey güzel Yazan Hadi
Cvp: Dosttan gelen herşey güzel Yazan Sabri Tandoğan