Aziz Büyügümüz, Degerli Dostlar,
Hepinize hayir, esenlik, huzur ve mutluluk dolu günler dilekleriyle yeniden merhaba...
...
Sevgili büyügüm, insallah bütün emeklerinizin en güzel sekilde bütün zamanlar içinde karsiligini bulmasi niyaziyla hürmet ve sevgiyle bütün gönül dostlari adina ellerinizden öpüyor, sonsuz hayirlar ve güzellikler dileklerimi sunuyor, sözü size bırakıyorum...
Hosçakalin...
Çigdem
SABRİ BABA'NIN SOHBET BAHÇELERINDEN DERLEMELER
“Hazreti Insan Olabilmek” üzerine konusuluyor...
Senelerce senelerce evveldi. Idil Biret Ankara’da konser verecekti. Amerika turnesinden yeni dönmüs. Orada ilgi odagi olmustu. Tarifsiz güzellikte bir konser dinledik. Konser biter bitmez kulise çiktim, bir sarhosluk içindeydim. Kendisiyle görüstüm. “Nasil çalisiyorsunuz, ne kadar tatil yapiyorsunuz?” diye sordum. “Bes yasindan ellibes yasina kadar elli sene her gün en az sekiz saat çalistim, bir gün tatil yapmadim” dedi.
Modern resmin üstadi Picasso kadar resme eser veren ressam dünya resim tarihinde yok. Güzel sanatlarin herhangi bir dalinda basariya ulasmak için bir ömür boyu emek vermek gerekiyor. Peki ya biz Hz. Insan olabilmek için ne kadar çalisiyoruz?
Insan olmak meselesi tarih boyu insanlarin kafasini kurcalamis. Eski Yunan felsefe okulunun kapisinda “KENDINI TANI” yaziyordu. Çogunlukta, hz. insan olmak için nefsi öldürmek gerek düsüncesi var. Nefsi nasil öldürürüz? Kâinatin Efendisi Peygamberlik görevini alincaya kadar bu soru cevapsiz kalmis. Peygamber Efendimiz “Nefsin senin binek hayvanindir” buyurmuslar, “ona rifk ile muammele et.” buyurmuslar. Bu Hadis insanlik kültür tarihinin dönüm noktasiydi. Nefsi öldürmek yok, egitmek, Müslüman etmek var. Binlerce senede bir tek kisi nefsini öldürebildi mi? Hayir. Nefs ölmez. Kiliktan kiliga girer.
Islâm’in piril piril, renk dolu, isik dolu, sen dolu yolu varken halâ öbür yola gidenler var. Bazi hanimlar Hindistan’a gidiyor. Orada onlara yasamakla, varolusla ilginizi kesin deniyor. Bir kisinin parmaklarindan dökülen külü suya koyup ondan medet umanlar var. Nemrut suratli bir kadinin ayagini yikayip o suyu içiyorlar. Onun suratini görenin gidip gusül abdesti almasi lâzim. Bugün insanlar, gafletin, ihanetin, delâletin içinde. Kime ihanet? Kendi özüne. Insanlari bu delâletten Resulullah Efendimiz kurtardi. “Nefsin senin binek hayvanindir, onu islah et, egit, yetistir” dedi. O Nur-u Muhammedi’ye erismek için nasil hareket etmeli? Kezban Anne, Ayten Kale Hanimefendi, Azize Anne hep dertlerin, çilelerin üzerine çikmis.
Nur-u Muhammedi’ye erismek için ilk basamak farz olan ibadetleri yapmak. Bunun münakasasi yok. Münir Derman Hz. “Islâm’da münakasa olmaz” derdi. Askin da münakasasi olmaz. Inanmayanlar için KÂFIRUN Suresinde Buyruluyor, “Benim inancim bana, sizin inanciniz size”.
Farz olan ibadetlerden sonrasi var. Hadis: “Insanda yumruk kadar bir et parçasi (kalp) var, o islaha edilmedikçe, temizlenmedikçe, huzura kavusulmaz.”
“Bir gün hepiniz kendi bahçesine derlerse,
Hazir misiniz?”
Özdemir Asaf
Farzlardan sonra, kalbimizi, kafamizi bütün kinlerden, düsmanliklardan, kabaliklardan, intikam duygularindan arindirmak geliyor. Iki cihan serveri, Kâinatin Efendisi beddua ettiyse biz de edelim. Kuran-i Kerim’de Kisas Suresi var. Kisas, basa bas, göze göz, dise dis, kana kan demek. Bu surede kisas anlatildiktan sonra “Ama Allah rizasi için affederseniz karsiliginda sizin için nice ecirler vardir” Buyruluyor ilgili Ayetin sonunda. Intikam, kin, nefret duygularinin Islâm’da yeri yoktur.
Peygamber Efendimiz yirmi üç kere amcasi Ebu Cehil’e gitmis, anlatmis. Kâinatta O’nun kadar güzel konusan yok, gelmedi, gelmeyecek de. Her defasinda hakaret, küfür, kaba söz, alayci tavirlar... Ama O hiç sesini çikarmadi, sadece mübarek basini öne egdi. Ama bir yerden sonra Allah gazaba geldi, Leheb Suresi indi. Sonra Taif’e gitti, ordakileri Islâm’a çagirdi. Karsiliginda taslar atildi, mübarek ayaklari kanlar içinde kaldi. Bir sahabe “Öyle bir beddua edin ki yerle bir olsunlar” dedi. Peygamber Efendimiz ellerini açti, “Ya Rabbi, bunlar iyi insanlar, ama ne yaptiklarini bilmiyorlar. En kisa zamanda onlari hidayete eristir.” diye dua ettiler.
“Ben, beni aglatan, inciten, hayati bana zehir eden herkese bütün hakkimi helâl ettim. Ben bagisladim, sen de bagisla Ya Rabbi” diye dua edelim. Içinde intikam hissi olan manen tekâmül edemez.
Bundan sonraki husus, kimseyi hor hakir görmemek. Hamaldan Kutup olur mu? Çöpçüden adam olur mu? Olur ya. Insan onlarin önüne çikarken gusül abdesti tazeleyip, ceketinin önünü ilikleyip öyle çikmasi lâzim.
Bundan sonra helâl rizik... Eskiden manevi büyükler “Evlâdim ne zaman helâl rizik sahibi olursan o zaman gel” derlermis manevi hayata girmek isteyenlere. Kimseyi küçük görüp ayiplamayalim. Hayatta öyle insanlar vardir ki onlara bakip ürpeririz. O maneviyat halkasi bugün de devam ediyor. Bütün mesele istisnasiz herkese husûyla, edeple bakabilmek. Bir gün Imam Gazali Hz.’ne bir bedevi geliyor, “Bana nasihat et” diyor. “Her gördügünü Hizir, her geceyi Kadir bil!” diye tavsiye ediyorlar. O bedevi bunlari uygulayip velâyet makamina eriyor.
Ceviz Kabugu programinda manâ sultanlarina hayâsizca dil uzatildi. O programda Imam Gazali Hz.’ne, Mevlâna Hz.’ne dil uzatildi. O dil uzatanlarin sonunu göreceksiniz. Bizim inançlarimizla oynamaya, onlari sorgulamaya kimsenin hakki yok. Edep çok önemli. Herkes haddini bilmeli.
Bir gün bir veli zat sormus, “Dost kimdir?” Gene kendisi cevap vermis: “Dost Allah’tir, dost Resulullah Efendimizdir. Allah’in ve Resul’unun yolunda giden insandir”. Bu asirda Allah, Peygamber yolunda yürümek kolay degil. Insana rizkini veren su bu makam degil, Allah’tir. Düsüncelerimizi söylemekten korkmayalim. Bugün bir çok ana baba evlâtlarina kirilmasin diye tek söz söylemiyor. Neden bu evlât, kari koca dalkavuklugu? Hz. Insan olabilmek için sadece Allah’in kulu olacagiz. Kulun kulu olacaksak, evlâdimiza, esimize dalkavukluk yapalim. Allah’in yolunu seçtiysek helâk olacagimizi bilsek de dogru yoldan ayrilmayacagiz. “Önce inandim de, sonra dosdogru ol”. Peygamber Efendimizin saçlarini agartan Ayet. Allah’tan gerçekten korkan, hiçbir seyden korkmaz. Hem Allah’tan, hem kuldan korkmak olmaz. Kimse bizi sevmeyebilir, biz yine de dogrulari söyleyecegiz.
“Beni Allah tutmus, kim eder âzât?
Necip Fazil
Bundan sonraki husus elimizden geldigince çevremize yardimci olmaktir. Hepimiz buna son nefesimize kadar mecburuz. Adam onca yil namaz kilip, oruç tutmus ma komsusu açken bir kap yemek yapip götürmemis, hasta olan komsusunun kapisini çalip, halin nedir diye sormamis. Mana yolunda bir milim bile ilerleyemedigini görünce Allah’a dua etmis, yalvarmis. Allah, nida etmis, “Ben sana darginim, açken Beni doyurmadin, hastalandim yardimima gelmedin.” Aman bu dar egoizme girmeyelim. Muhakkak, en yakinlarimizdan baslayarak yardimci, faydali olmaya mecburuz.
Bizi insan-i kâmil olmaya götüren en önemli sebeplerden biri de dedikodudan uzak durmaktir. Ne içki, ne kumar, ne de sigara insani dedikodu kadar kirletmez, Allah’tan uzaklastirmaz. Peygamberimizin Hadisi var: “Bir insanin dedikodu yapmasi, kendi öz kardesinin ölüsünün etini yemesinden kötüdür” diye. Evinize gelen misafire dedikodu yapma firsati vermeyin. Bir Velînin kitabini açin, okuyun, bir kaset koyun, dinletin.
Bundan sonraki husus, malimizla, mevkiimizle, fiziksel güzelligimizle ögünmemektir. Eski Istanbul terbiyesinde “Benim malim” demek edepsizlik kabul edilirdi. “Bu yali sizin mi?” diye soruldugunda “Emaneten oturuyoruz, mülk Allah’in” derlerdi.
Bundan sonraki husus kiskançlik, çekememezlikten kaçmaktir. Sonra mümkün oldugu kadar zamanini güzel degerlendirmeye çalismaktir. Hayat çok kisa. Ilkokula gittigim gün, dün gibi. O kadar çabuk geçiyor ki her sey. “Önümde uzun yillar var, hele biraz hayatimi yasayayim” demek “nefsaniyet denizinde biraz daha fazla kulaç atayim” demektir.
Mana yolunda ilerlemek için güzel sohbetler dinleyelim, güzel kitaplar okuyalim, ibadetlerimizi ask ile, heyecan ile yapalim. Her an Allah’in huzurunda oldugumuzun bilinci içinde yasayalim. Bizimle sohbet eden Allah’a biraz daha yaklasmak için vesile arasin. Kalbimizi kinlerden, nefretlerden, intikam duygularindan uzaklastiralim. Yeryüzündeki bütün insanlari sevgiyle, saygiyla, Muhammedi bir askla kucaklayalim.
...
Sabri TANDOGAN Hz.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
-------------------------------------------------------------------------
Sayin Çigdem Hanım,
Kiymetli yavrum, bu bayraminin ve tüm günlerinin nes’e, saglik, mutluluk ve huzur içinde geçmesini diliyor, iki dünyanin da cennet olmasini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Selam, sevgi ve saygi ile.
Sabri Tandogan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.