HAYATTA HER İNSANIN BİR ROLÜ, BİR YARATILIŞ AMACI VARDIR
Kıymetli yavrum,
Hayatta her insanın bir yaratılış amacı, bir rolü ve bir yeri vardır. Bu nedenle kimseyi bir başkasıyla kıyaslamak doğru değildir. Bir gün Hz. Süleyman Peygambere hanımı bir liste verir, bunları der pazardan al da yemek pişireyim. Hz. Süleyman gider. O esnada tamamen Allah aşkıyla doludur. Esnafa bakar kimi mal satıyor, kimi para alıyor, veriyor. “Allah’ım,” der, “bu adamların aklı fikri malda, parada. Ne olur bunların kalbine bir aşk ver de Senden başka bir şey düşünmesinler.” Aradan bir hafta geçer. Hanımı yine bir ihtiyaç listesi yapar, eline verir. Hz. Süleyman kasaba gider. Bakar ki kasap kendinden geçmiş bir şekilde ibadet halinde. Bekler, bekler... Kasap farkına bile varmaz. Manava gider aynı durum, ekmekçiye gider aynı durum... Sonra ellerini açar: “Allah’ım,” der, “beni affet, bir kere işine karıştım, hanımın listesi havada kaldı, tövbeler tövbesi”. Bu duadan biraz sonra hepsi işlerinin başına geçerler.
İşte hayatın özünü açıklayan bir hikaye... Demek ki hayatta her insanın bir yeri var, Ebu Leheplerin de yeri var. Ortaokulda talebeydim, dediler ki, artık öğrenciler ücretsiz olarak tiyatroya gidebilirler. Maksat gençlere tiyatroyu sevdirmek. Bir oyuna gitmeye karar verdik okulca hep birlikte. Sahnede dekor olarak bir büro var. Üç hanım, bir erkek memur çalışıyorlar. Kadınlardan şef olanı adama aşık. Ama aslında adam evli ve çocuğu var. Şef olan kadın o gün diğer iki hanım memura izin verip gönderiyor. Kendisi de eve gidiyor, saçlarını yaptırıyor, açık bir kıyafet giyiyor. Sonra işyerine geliyor, adamı çeşitli yollarla tahrik etmeye başlıyor. Nihayet adam da kadına meyletmeye başlayınca tam o sırada seyircilerin arasında oturan gri mantolu bir hanım kendinden geçmiş bir halde ayağa kalktı, hepimizin şaşkın bakışları arasında bağırmaya başladı. “Hanım, hanım,” dedi, “o adam evli, barklı. Utanmıyor musun elin adamını baştan çıkarmaya?” Hemen tiyatro görevlileri geldiler, kadını salondan dışarı çıkarmak istediler. Kadını götürürlerken hâlâ bağırıyordu. “O adam evli” diye. İşte o gri mantolu teyzeyi hiç unutmadım ve hep bu olay üzerinde düşündüm. Gri mantolu teyze kendini oyuna o kadar kaptırmıştı ki hayatla tiyatroyu karıştırmıştı. Biz de insanlara öyle bakıyoruz. Aslında bizim eleştirdiğimiz kimseler de hayat sahnesinde rollerini oynuyorlar. O nedenle bizim için de önemli olan olaylar değil, olaylar karşısında takınmış olduğumuz tavırlardır.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.