Ah Efendim,

Bizim bu "Ormancı"lardan nedir çektiğimiz?!

1946 yılında yaşanmış müessif bir vak'anın türküsünü 60 yıldır dinliyoruz. Halk müziğimize olan sevdamız her dinleyişte ayrı bir keyif almayı mümkün kılıyor ama biz yine de diyoruz ki 'keşke bu türkü yakılmasaydı'.... Keşke türküyü doğuran olay hiç yaşanmasaydı..

Altmış yıldır, hep aynı terâne! İrticâ! İrticâ!

Diyorum ya efendim; kabahat hep “ormancı”larda  diye!! Türküde de öyle söylenmiyor mu! "Söz dinlemez ormancı, çekmiş kafayı.."

"Çıktım Belen Kahvesi'ne baktım ovaya/Bay Mustafa çağırdı dama oynamaya/Ormancı da gelir gelmez yıkar masayı/Söz dinlemez ormancı; çekmiş kafayı"

Yazık değil mi, efendim; Bay Mustafa'ya (Ağa çocuğu Mustafa Şahbudak) Muhtar Tevfik Cezayirli'ye?!! Daha kaç altmış yıl bunların ahlarını almaya devam edecek bizim "ormancı"lar?!!!

"Köyümüzün suları da hoştur içmeye/Üstünde köprüsü var gelip geçmeye/Tevfik'imi vurdular hiç mi hiçine/YAZIK ETTİN ORMANCI KÖYÜN İKİ GENCİNE"

Yazık değil mi? Yazık değil mi??

Bu hassasiyet içinde türküyü bir daha dinledim ve için için memleketimin sıcak gündeminde "ormancı" kimdir; Bay Mustafa ve Muhtar Tevfik kimdir ayırt etmeye çalıştım.. "Taşları" yerli yerine oturtmak benim için zor olmadı da, 'aman dağınık kalsın' dedim ve türküyü mırıldandım.. "..../Bay Mustafa çağırdı dama oynamaya/Ormancı da gelir gelmez yıkar masayı/..."

Nasıl olsa, "ormancılar"ın nazarında bir kıymeti yoktur diye, memleket  nedir; millet nedir; egemenlik nedir; devlet nedir suallerimi ve cevaplarımı içime attım ve nasıl olsa türkünün notaları arasında bir şekilde terennüm ediliyor varsaydım..

N'apalım; anlaşılıyor ki altmış yıldır yaptıkları gibi "İrtica!İrtica!" demeye devam edecek "ormancı"lar ve biz daha çoook bu türküyü okumaya ve dinlemeye devam edeceğiz? 

"Aman ormancı, canım ormancı/Köyümüze bıraktın yoktan bir acı/YOKTAN BİR ACI"

Yazık değil mi köyümüze, memleketimize?!

Ah ormancı! Ah ormancı!

Kardan Adam

Not: Bu meşhur türkünün hikâyesi ve detayları için ... http://www.ormanci.info/index.php ....Saygılarımla.

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :