Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Neden Hazreti Peygamber?
Gönderen : Sabri Babadan Sohbet
Tarih : 12/30/2018 4:08:00 PM


.
SABRİ BABA'DAN MUHTEŞEM SOHBET:
KONU:Neden Hazreti Peygamber?

Öteden beri hayret ederim; çoğu insan, bir müşkülle kar­şılaştıkları zaman, bir sorunun içinden çıkamadıkları zaman, paniğe kapılır. Kime başvuracağını bilemez; sağa gider, sola gider, gittikçe artan bir sıkıntı içinde bunalır kalırlar. Acaba bugün kaç kişinin aklına geliyor, benim Peygamberim böyle bir durumda nasıl hareket etmiş, o sorunun çözümü için nasıl bir yöntem izlemiştir. İş lâfa gelince, birçok insanın yanlarına yak­laşılmaz. Efendim ben Peygamberimizi şöyle severim, böyle severim diye. Nice edebiyatlar yapılır, ama önemli olan söz değil iştir. Resulullah Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam Hz. bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Allah’a kasem ederim ki, hayatta hiç kimse benim kadar acı ve ıstırap çekmedi.” İnceleyecek olursak görürüz ki, çocukluk günlerinden itibaren Kâinatın Efendisinin hayatı nice çilelerle geçmiş, nice dev gibi ıstıraplara göğüs ger­miştir. İlim ve sağduyu sahipleri bilir ki, Peygamber Efendimiz sâde inanan, temiz müslümanlar için değil, yeryüzündeki bütün insanlar için tek ve en güzel rehberdir, örnektir. Acaba hangi insan bir sorun karşısında kaldığı zaman, Peygamberimiz nasıl bir davranış tarzı içindeydi diye sordu da, meselenin en güzel hâl yolunu bulamadı?

Ne yazık ki, bugün pek çok insan, bu ışıktan mahrûm. Kar­şımıza çıkan problemlerin hâlli için, olmayacak kimselere baş­vuruyoruz, onlardan yardım istiyor, medet umuyoruz. Bir dü­şünsek, acaba akıl almaya gittiğimiz insan, kendi sorunlarını çözmüş müdür? Kendi hayatına bir renk, bir ışık, bir güzellik getirmiş midir? Hele günümüzde... Her şeyin karmakarışık ol­duğu bir toplumda, bir insanın insan gibi, efendi gibi, fıtratına uygun olarak yaşaması kolay mıdır? Siz çevrenize bakın, ya­şama sanatını bilen, bir yaşama üslûbu içinde ömrünü güzel­liklerle geçiren kaç kişi göreceksiniz. Çevremizde aklın, havsa­lanın almayacağı nice güzellikler var; kaç kişi bunları göre­biliyor? Kaç kişi güzel bir teslimiyet, huzur, şükür ve edep duy­guları içinde yaşayabiliyor? Aylardan beri özlemle beklenen kar yağıyor; insanlara hayat getirecek, sağlık, huzur ve mutluluk getirecek kar geliyor; çok satışlı bir gazete el kadar harflerle manşet atıyor: “Memleketi beyaz kabus bastı.” İşte bu manşet, bugünkü şaşkın, perişan, zavallı insanların iç dünyasının bir yansıması değil midir? İnsanlar Allah’tan ve Peygamberden uzaklaştıkları oranda, huzursuzluğun, sıkıntının, bunalımın pen­çesine düşerler. Nerede sevgi, orada Allah. Sevgisiz geçen her gün, her saat kendimize yaptığımız ihânetten başka nedir? Bize ne gelirse kendimizden geliyor. Kâinatın Efendisinin ışığı olma­dan, güzelliği vurmadan huzura, mutluluğa kavuşan bir kişi var­sa lütfen gösterin. Peygamber sevgisi olmadan, Peygamberi her şeyden ve herkesten çok sevmeden ışığa kavuşacağını sanan kimseler er geç avuçlarını yalayacaklardır. Allah’a giden yol Hazreti Muhammed sallallahü aleyhi vesellem’den geçer. Bazı kimselerin iddia ettikleri gibi, Hz. Muhammed’siz Allah’a varıla­cağı görüşü, bir safsatadan, bir budalalık ve geri zekalılık ör­neğinden başka bir şey değildir. Yıllar önce bir büyük yazarımız, Resulullah Efendimiz için yazdığı eserinin ismini “O ki, O Yüz­den Varız” koymuştu. Bu söz, yıllarca bir mısra gibi dudak­larımızdan eksilmedi. Hep hatırladım, tekrarladım. “O ki, o yüz­den varız.”...

Sevgilerin en büyüğü, Hz. Peygamberi; anamızdan, baba­mızdan, kardeşimizden, evlâdımızdan, her şeyden ve herkesten daha çok sevmektir. Bugün Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerine omuz silkenler bilseler ki, bir tek Hadis-i Şerifi yaşayıp uygu­layabilsek, o bizi velâyet makamına kadar götürür. Örnek mi istiyorsunuz? Hay hay buyurun... Bir tek “Ya hayır söyle, yahut sus.” Hadis-i Şerifini iş hayatında, aile hayatında, sosyal ha­yatta gerçekten uygulayın, sonuç almazsanız benden hesap sorun. Peygamberimiz sâde müslümanlar için değil, yeryü­zündeki bütün insanlar için bir hidayet kaynağıdır, bir güzel örnektir. Peygamberimiz renktir, ışıktır, güzelliktir. Aşkın ve estetiğin en güzel örneğidir. Gerek sözleri, gerek yaşantısıyla tek örnek, tek liderdir. İnsanlar Kâinatın Efendisi’ne gösterdikleri sevginin, saygının ve edebin büyüklüğü oranında büyür, yük­selir ve güzelleşir. “Yâ Muhammed! Sen olmasan âlemi ya­ratmazdım.” ilâhi buyruğu, beni çocukluğumdan beri ürpertmiş, ağlatmış ve düşündürmüştür. Peygamberi delicesine sevmek, devâm eden en güzel huyumuzdur. Böyle bir hidayet kaynağı varken, meselelerimizin hallinde başkasından medet ummak, kendimize yapacağımız en büyük ihânet değil midir? Acaba körler, körlere yol gösterirlerse, hepsi birden uçuruma yuvar­lanmazlar mı? Bir şairimiz; “Memlekete kıymayın efendiler” diyor. Biz de böyle yapmakla, kendi kendimize kıymış olmuyor muyuz?

Yaşamak çok ince bir sanattır, çok çetin bir iştir. Rehber olmadan, Himalaya’nın tepesine çıkabilir misiniz? Kitaba ba­karak yüzme öğrenmek mümkün müdür? Çektiği bütün acılara ve ıstıraplara rağmen hayatını bin bir güzellikle dolduran Pey­gamber Efendimiz, bize ve bütün insanlara yaşama sanatını en güzel örneklerle göstermiştir. Gerek Resulullah Efendimiz, ge­rek onun yolundan gidenler, daha yaşarken bu dünyada cenneti bulmuşlardır. Nobel Edebiyat Armağanı’nı kazanan Fransız ya­zar Jean Paul Sartre, bir eserinde: “Başkaları cehennemdir.” diyor. Bütün maddi imkânlarına, bütün şöhretine, gördüğü sı­nırsız itibarına rağmen böyle bir sonuca varmak, insanlık kültürü adına ne kadar acıdır. Peygamber âşıklarından Sümbül Sinan Hazretleri bir şiirinde:

Gül alırlar, gül satarlar,

Gülden terazi tutarlar,

Gülü gül ile tartarlar. diyor.

Öyle bir pazara düştüm ki, kapısı gül, yolu gül, terazisi gül, dirhemi gül, alanı gül, satanı gül diyor. İşte size iki örnek, iki insan, hükmü siz verin...

Aklın, izânın, ilmin, idrâkin yolu, Peygamberi sevmek, çok sevmek, O’nu en büyük rehber ve örnek olarak benimsemek, hayat yolunda karşılaştığımız bütün müşküllerde O’na danış­maktır. Sözün özü budur efendim. Karar sizlere aittir...

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]