Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Hayatta her şey zamanında, yerli yerinde yapılacak.
Gönderen : Gül Uçar
Tarih : 12/31/2018 11:26:32 PM


.
Değerli Hocam,

Öncelikle sizi ve tüm gönül dostlarını en derin sevgi ve saygılarımla selamlarım.

Değerli Hocam, yazılarınızdan ince bir noktayı anlamaya çalışıyorum. Yanılıyorsam lütfen düzeltin.

Habil ile Kabil'in hikayesini bilirsiniz. Kabil kardeşini kıskançlığı için öldürmüş, ölmeden önce kardeşi de ona karşı savaşmak yerine ona lanet ederek boyun eymiştir. Kabil kıskançlığına yenik düşerken, Habil de içindeki kin ve nefret duygusuna yenik düşmüştür.

Siz bize içimizdeki kıskançlık ve kin duygularından kendimizi arındırmamızı, insanlara karşı affedici olmamızı söylersiniz. Diğer taraftan bu affedicilik asla boyun eymek anlamında değildir. Sadece insanlardan incinmek yerine onları affetmemizi söylersiniz. Belki de incinmek ileride içimizde büyütebileceğimiz kin duygularının tohumudur; bu yüzden siz gönlümüzü affederek temiz tutmamızı istersiniz. Diğer taraftan yapılan saldırılara karşı boyun eymek yerine ise savaşmamızı söylerisiniz. Yani ikisinin ayrı şeyler olduğunu bilip, ona göre tavır almamız gerekiyor. Peygamber Efendimiz kılıcını çekmesi gereken zamanda kılıcını çekmiş, affetmesi gereken zamanda ise hayır dua ederek, affetmiştir.

Hocam peki incinmemek kadar incitmemek de önemli bir husus olduğuna göre, incitmeden savaşmak nasıl yapılabilir? O noktada nasıl davranıp, düşünmek lazım? Anlar oluyor ki hayatım da karşımdakini incitmekten korktuğum için sessiz kalabiliyorum. Bu ince ayarı nasıl yapacağımı bilemiyorum. Bu soruları affınıza sığınarak soruyorum. Cevabı belki çok basit ama ben inanın son günlerde sürekli bu konuyu düşünüyor ve anlamaya çalışıyorum.

Değerli Hocam,

Sizi çok seviyor; dualarınızı bekliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Sevgilerimle, gül ellerinizden öpüyorum.

Gül Uçar

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
---------------------------------------------------------------------

Sayın Gül Uçar,

Kıymetli yavrum, hayatta öyle zamanlar oluyor ki kılıç çekmek gerekiyor. Artık o zaman incitmemek diye bir olay bahis konusu değil. Gayet tabi inciteceğiz. Hem de en ağır şekilde. Bilmiyorum misal vermeye gerek var mı? Her zaman aşağıdan alınmaz, her zaman el ovmaya, her zaman eyvallah demeye hilm-i himar denir. Yani eşek yumuşaklığı denir. Öyle bir an gelir ki aslan gibi kükrememiz gerekir. Tabir caizse o zaman yedi mahalleyi ayağa kaldıracağız. Karşımızdakini doğduğuna pişman edeceğiz. Mesele bu ince noktayı ayarlayabilmekte. Ama hayatta her konuda öyle değil mi?

Bir insan düşünün, aybaşı gelmiş, maaşını almış, daha eve gelmeden hepsini dağıtmış, hayır için. Eve elini kolunu sallaya sallaya gelmiş. Oldu mu ya! Bir ay ne yapacak? Elektrik, su, havagazı, yakıt faturaları geldiği zaman ne yapacak? Bir ay ne yeyip ne içecek? Böyle hayır olur mu? Ama eve gelince bir bütçe yapıp parasını yerli yerinde kullanıp bir miktar da hayır için ayırırsa daha iyi olmaz mı? Her konuda öyledir. Gün olacak sessiz, mütevazı, efendice yaşayacağız. Ama gerektiği zaman da kılıcımızı çekip aslan gibi kükreyeceğiz.

Bilmem anlaşıldı mı? Tereddüt varsa lütfen yazın. Konuyu yine işleyelim. Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]