Konu : "Ya hayır söyle yahut sus" Hadis-i Şerifi üzerine sohbet.
Gönderen :
Sabri Babayla Sohbet
Tarih :
1/6/2019 11:04:39 AM
.
SABRİ BABA İLE SOHBET
"YA HAYIR SÖYLE YAHUT SUS" HADİS-İ ŞERİFİ ÜZERİNE...
Muhterem Büyüğümüz Sabri Baba'mıza soruyoruz:
− Efendim, söz çok önemli diyorsunuz. “Ya hayır söyle yahut sus.” Hadisini bizlere hep hatırlatıyor, sözü çok önemsiyorsunuz. Bir de Yunus’un “Yunus bir haber verir, işidenler şâd olur.” sözü ile bu Hadis-i Şerif arasında bir ilgi olduğunu, onun bir açıklaması olduğunu söylemiştiniz sanırım daha önce.
Sabri Tandoğan Efendi Hz:
− Evet. Daima hayır söyleyebilen bir kimse mesut olur. Meselâ bir dalkavuk, süslü püslü sözler söyler ama onlar karşı tarafın kalbinde bir güzellik oluşturmaz. Burada önemli olan bir nokta var: Ancak Allah rızası için söylenen güzel sözler insanı mutlu eder, ona mutluluk getirir.
− Peki hayır söyleyen bir insanı dinleyenler de mutlu mu olurlar?
Sabri Tandoğan Efendi Hz:
− Evet. Bir kimse gül sunarsa, onun etrafındakiler de gül kokarlar. Meselâ etrafa lâğım suyu akıyorsa, etraftakilerin de üstü başı bir süre sonra lâğım kokar. Ben boşuna söylemiyorum, sadece “Ya hayır söyle yahut sus.” Hadisi bir kimsenin hayatına yer etse, o kimse bu sayede velâyet makamına kadar çıkar diyorum.
− Peki bu o kadar çok mu zor? Hayırlı olmayan bir şey diline geldiği zaman susmak?
Sabri Tandoğan Efendi Hz:
− Ben bu yaşa geldim, birkaç velînin dışında bunu uygulayabilen görmedim.
− Peki neden böyle oluyor efendim, nefs mi giriyor araya, ille söylemek mi istiyor insan o anda o sözü?
− Öyle yavrum. Kış kışlığını, puşt puştluğunu yapıyor.
− Efendim, hep hayırlı konuşan insanlarla beraber olunduğunda, onlarla konuşulduğunda, o andaki meselelerin de hâl yoluna girdiğini görüyoruz. Bu durumda insanın güzelliklerle karşılaşma ihtimali de artıyor sanki.
− Güzel insanlarla beraber olduğumuzda, güzel sözler işittiğimizde tat alma kabiliyeti de artar, insanın şekeri de düşer, kalbi de ferahlar… her şey ama her şey daha güzel olur.
Hep hayır konuşulan, hayır yaşanılan yerde her şey daha güzel olur. Meselâ eski Türk toplumunda kadınla erkek düğünden sonra beraber olmadan önce birbirlerine ibrikle su döker, abdest almalarına yardımcı olurlar, sonra birlikte iki rekat namaz kılarlarmış. Bu o kadar önemli ki. Çünkü o anda duygular çok hassaslaşıyor, çok iyi çalışıyor. Bu şekilde olunca birbirlerine daha edeple, daha saygıyla yaklaşıyorlar, iki hayvan gibi değil. Bugün ise gelinle damadın tek düşünceleri cinsellik oluyor, ama sonra bundan da hiçbir zevk alamıyorlar. İsteyen anket yapsın. Evlendiği zaman ilk defa beraber olmaktan mutlu olan kadınların son derece az olduğu ortaya konmuş bir realitedir. Çünkü kadın erkeğe göre çok daha hassas. Kadın o kaba davranışlardan kırılıyor, inciniyor. Hiçbir güzellik yaşayamıyor. Meselâ bugün ilk beraberlik korkusunu benden başka tedavi edecek kimse yok. Psikologlar işi hep ilâçla tedavi etmek istiyor. Oysa insan ruhunun beklentileri var, özlemleri var. Meselâ bazı erkekler ilk beraberliklerinde çok heyecanlanıyorlar. Bunun üzerine bazen kadın alay ederek, “Sen,” diyor, “yarın en iyisi git, kendine bir etek al, giy…” Adamın bunun üzerine kafası iyice bozuluyor ve eline geçeni kadına saplıyor. Halbuki kadın öyle diyeceğine “Aman sevgilim, boş ver, ikimiz de yorgunuz, gel koluma uzan, biraz dinlenelim” dese, o cinayet işlenmeyecek. Yani onu uykuya, istirahate davet etse, her şey kendiliğinden hallolacak. Ama ne kadın erkeğin, ne de erkek kadının psikolojisinden anlıyor. İki taraf da karşı tarafı parçalamaya hazır bir hayvan gibi oluyor maalesef.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|