Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Ancak aşkı ve inancı olanlar insan sıfatına layıktır.
Gönderen : Özden
Tarih : 1/9/2019 9:56:38 PM


.
Efendim,

Tum gonul dostlarinin da bildigi gibi Canakkale Savasina dair pek cok menkibe ve hikaye var. bunlar zaman zaman anlatılırlar. Ben burada iclerinden birini sizinle paylasmak istedim. Bazen bu menkibeler soylenecek cok uzun cumleli konusmalardan daha kolay anlatiyor, açıklıyor herseyi.

Canakkale gazilerinden Hattatoğlu Mustafa bey anlatiyor.

Bir gün bizim birliğe takviye Balıkesir gönüllüleri geldi denildi..Gittim.120 kişiydiler..Hemen hemen hepsi tanıdıktı. Sarıldık hasret giderdik.. Başlarında da o zamanlar Balıkesir’in ünlü kabadayısı Üç Pınarlı Ali vardı. Ali sancaktar olmuş..Tüfeği çapraz asmış,sancağın üzerinde de sırma ile ‘Karesi Gönüllüleri’ yazdırmıştı.. Kabadayılığı gene elden bırakmamış, askerlikte pek hoş olmamasına rağmen beline kamasını sallandırmıştı.. Beni görür görmez yanıma geldi. ’Kumandan efendi biz buraya beklemeye gelmedik! Haydi düşman basalım..’

‘Burada her şey emirle olur. Hücuma sadece biz geçersek kendimizi gereksiz kırdırırız. Her şeyin zamanı var’.

‘peki öyleyse hücuma geçmeden yarım saat önce bize söyle de şu sırt çantalarını emniyetli bir yere koyalım. Şöyle rahat rahat,doyasıya dövüşelim.’

Ali haklıydı. Sırt çantaları askerin en kıymetli şeylerini taşırdı. Çamaşırları, paraları, mektupları, usturası, sigarası, tütünü hep sırt çantalarında olurdu. Çantaları kaybolduğunda asker sıkıntı çekerdi. Çok hareketli zamanlarda çanta sırtta muharebeye gidilirdi. Hücuma yarım saat kala Ali’ye haber verdim. Balıkesirlileri aldı siperlerin gerisinde bir vadide kayboldu. Hemen gelirler sandım. Beklerim, gelmezler… Beklerim, gelmezler…Bir çavuşa ‘Şu bizim hemşerililere bir bak bakalım.’ Dedim. Gitti… Biraz sonra önde Üç Pınarlı Ali, arkada arkadaşları çıkıp geldiler. Şaşırdım. Hepsi süslenmişler, hanımlarının nişanlılarının verdiği ayrılık mendillerini kimi boynuna dolamış, kimi alnına çatmış, kimi bileğine sarmıştı. Çoğu yakalarına artık kurumuş gül veya karanfil takmıştı. Ali’ye sordum.. ’Neden geç kaldınız?’
‘komutan bey biraz sonra Cenabı Allah’ın huzuruna çıkacağız.Temiz çıkalım dedik.Ola ki bir pislik bulamıştır diye çamaşırlarımızı değiştirdik.Abdest aldık. Biz buraya oynamaya değil, düğüne geldik, bayrama geldik. Bugün bizim bayramımız. Onun için süslendik. Ayrılık hediyelerini taktık. Birazdan bayramımız var. Aman sen bize hücumdan beş dakika önce yine haber ver.’ Ali’nin bu sözlerinden sonra büyük bir sessizlik oldu..Herkes dua ediyordu. Gözler yumulu, avuçlar açılmış, sadece dudaklar kıpırdıyordu.. Saatime baktım Ali’ye beş dakika kaldığını bildirdim..Birden bire ortalık kaynayıverdi. Hepsi birbirlerine sarılıyor, öpüşüyor, helalleşiyorlardı.
‘Utandırmayın ha! Iyi dövüşün ha! Gün bugündür..Anamız bizi bugün için doğurdu.. Hakkınızı helal edin…’

Kısa süre sonra dişler kenetli,süngülerini takmış, tüfeklerinin dipçiklerine parmaklarını geçirircesine yapışmış, bölük hücuma hazırdı.Herkes ölüme hazırdı…
‘Hücuuuuummm!’ deyince sanki siperler sarsılıverdi. Hepsi ‘Allah..Allah!’ diye düşmanın içine bir hançer gibi daldılar..Dövüştük..Dövüştük..Akşama doğru savaş durdu..Yanıma birisi geldi ‘Komutanım,Üç Pınarlı Ali sancağı vermiyor!’ dedi. Gittim, baktım. O 120 kişiden o gün on üç kişi sağ kalmış.. Ali de şehitler arasında idi! Ama sancağı öyle bir kavramış ki parmakları kenetlenmişti. Çekeyim dedim olmadı.

Orada Anafartalar da üç top çam ağacı vardır.. O gün şehit olanları ağaçların arasına gömdük..Gömülen şehitlerin en üzerine de Ali’yi sancağına sararak yatırdım..Orada Anafartalar da çam ağaçlarının altında nice memleket evladı, bu vatana kurban koç yiğitleri yatıyor

Evet bu hikaye, Canakkale destanini yazan, o inanilmaz mucizevi galibiyeti kazanan milletimizi daha iyi anlamak ve ogrenmemize vesile olur amacındayım.

Sonsuz saygi ve sevgi ile ellerinizdan operim......

Ozden CICEK
Creative & Decorative Painting
Dubai

www.ozdencicek.com

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
---------------------------------------------------------------------
Sayın Özden Çiçek,

Efendim, göndermiş olduğunuz mail bizleri yine adına Çanakkale savaşı denen insanlık mucizesine götürüyor. Orada aşkın, imanın her zaman için maddeden, paradan, ikbalden ne kadar üstün olduğunu gördük. Aman Yarabbi, bir asker düşünün. Bazan birkaç kaşık şekersiz kuru üzüm hoşafı ile o gün ayakta durabiliyor. Karşısındaki düşman çağın en modern silahlarına sahip. Fakat, o iman denilen mucize yok mu, herşeye üstün geliyor. Nitekim anlattığınız menkıbe de öyle. Bizlere düşen görev şartlar ne kadar ağır da olsa yine de yılmamak, cesaretimizi bozmamak ve kanımızın son damlasına kadar mücadeleyi bırakmamaktır.

“Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır”

Mısraını unutmayalım. Ve gerektiği zaman bir bardak su içercesine ölümü göze alarak vatanımız, özgürlüğümüz, bağımsızlığımız için haysiyetimiz, namusumuz için aslan gibi savaşalım. Eğer bir insanın hayattan, yaşamaktan daha üstün, daha kutsal manevi değerleri yoksa bu insan sosyal ve ekonomik statüsü ne olursa olsun beş para etmeyen bir yaratıktır. Bir pisliktir, bir yüz karasıdır.

“Sen sahip olursan, bu vatan batmayacaktır”

Efendim, yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]