Konu : Rabbim, bu sabah içim Senin eserin.
Gönderen :
Çiğdem
Tarih :
1/21/2019 2:31:50 AM
.
Aziz Büyüğümüz ve Çok Değerli Dostlar,
Başladığımız yeni haftanızın sadece mutluluk, esenlik, af ve sevgilerle dopdolu olması, huzur içinde geçmesi dileğiyle Merhaba...
Bugün değerli şair Ziya Osman Saba’nın “İyilik” şiirinden bir bölüm ile sözü çok değerli büyüğümüze bırakırken işlerinizde kolaylıklar diliyor, gönül dolusu selamlar, saygılar, sevgiler sunuyorum...
“Bir yol başlıyor gibi, ümitli, rahat.
Rabbim! Bu sabah içim senin eserin:
İyilik, teselliler, merhamet, şefkat...
İçimde bir sabahın, o kadar serin.
Bu sabah gözlerimle okşadıklarım;
Her şey, bütün tabiat, ağaçlar, dere,
Ey bütün sevdiklerim ve Sen ey Rabbim!
Titrek elleri öpmek, kapanmak yerlere...”
(Ziya Osman Saba)
ÇS. Gürel
SABRİ BABA'DAN SOHBET
İnsanı Tanımak (2)
Büyük Yunus ne güzel söylüyor: “İlim ilim demektir / İlim kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsin / Ya nice okumaktır.” Her taraf diplomalı cahillerle dolu. Necip Fazıl bu durumu ne güzel anlatıyor: “Bıçak soksan gölgeme / Sıcacık kanım damlar / Gir de bir bak ülkeme / Başsız başsız adamlar…”
Bilmem diyen öğrenir. Bilirim diyene ne verilir? Her an uyanık, dikkatli, edepli, zarif ve ince olabilmek, yaşamak sanatıdır. İnsan dışıyla karşılanır, içiyle uğurlanır. Bu dünya darılma pazarı değil, dayanma pazarıdır. Dünyada kötü insan yoktur. Çeşitli nedenlerle içindeki güzelliği ortaya çıkaramamış insan vardır. Kur’an-ı Kerim bir mutluluk çağrısıdır. Mutluluğa en güzel çağrıdır. Allah’ı en çok sevenler, O’nu en çok zikredenlerdir. Her an ve her yerde O’nunla beraber olanlardır. Gören göz. İşiten kulak, hisseden kalp için, her olay bizi Allah’a götüren bir ayettir. İç dünyamız ne ise, dışımız da odur. Dilimiz neyi söylüyorsa, içimizde o vardır. İstesek de istemesek de içimizde olan dışımıza da yansır. Hayır düşünen hayır, şer düşünen şerri söyler. Hep hayır düşünelim ki, söylediklerimiz de hep hayır olsun. Kur’an-ı Kerimde, “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” buyruluyor. Bu dünya bilmeyene ateşten bir gömlek, bilene düğün dernektir. İçimizi edeple, sabırla, şükürle, kanaatle, sevgi, saygı ve incelikle güzelleştirelim ki dışımız da güzelleşsin. İnsan ne ekerse onu biçer. Pergamberimiz “Dünya ahiretin tarlasıdır.” buyuruyor. Ne olursak olalım, bu âlemde bir garip misafir olduğumuzu unutmayalım. Hicretin en faziletlisi, Allah’ın sevmediği şeyi terk etmektir.
Her şeye, ama her şeye, en ufak ayrıntıya bile dikkat et. Saygı göster. Büyük küçük, önemli, önemsiz yoktur. Gözlemci ol. Ne yana bakarsan bak, orada Allah’ın vechini görmeye çalış ki, sen de güzel olasın. Firavunun huzuruna çıksan bile, saygılı, edepli ol. Cenab-ı Hak, Hz. Musa’yı, Firavunu Hakk’a davetle görevlendirdiği zaman, “Ya Musa, Firavunla konuşurken yumuşak ve tatlı söyle” buyurmuştu. İnsanların en şerlisi, kendini insanların en iyisi sanandır. İnsanların değerlerini ölçmek için de, değerli olmak gerektir. İs yanına varırsan is kokarsın, mis yanına varınca mis kokarsın. Hiçbir şeyle huzura ulaşamadım. Ne zaman Allah’tan râzı oldum, huzuru buldum. Gerçek zenginlik, gönül zenginliğidir. Hayra yol açan, o hayrı yapmış gibi olur. İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır.
Gerçeğe varmak için, berrak bir zihne ihtiyacımız vardır. Bulanık, karmakarışık, stresli bir zihinle bir yere varılamaz. Şüphesiz nefis kötülüğü emredicidir. İnsan nefsaniyetten uzaklaştığı oranda güzelliği seyredebilir, hissedebilir, sezebilir, gerçeği anlayabilir, iyiyi keşfedebilir. Mevlânâ, “Bir insanda gurur ve kibir, ağzını açtığı andan itibaren, sarımsak gibi kokmaya başlar.” der. Önemli olan “ben”i aşabilmek, “ben”siz bir âleme yükselebilmektir. Eteklerimiz “ben”de kaldığı sürece yerde sürünmeye mahkumuz…
SABRİ TANDOĞAN HZ.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
1998
|