MÜNİR DERMAN HZ'NDEN BİR SOHBET
KABE HAKKINDA
Allah Dostu Der ki.../ Dr.Münir Derman [K.S.]
KÂBE
Dünyanın şerefli ve mukaddes, lâmekânâ, bakan mekânıdır. Ruhların niyaz ve teveccühü buradan lâmekâna gider..
Lâmekânın, mekânda görünür kapısıdır, bu mübârek yer... Dualar, arzular orada kabul olunur, huzura oradan gidilir... Meleklerin, Velilerin toprakta uğrağıdır. Mirâc-ı Nebi oradan başlamış, nidâ-i Rasûl oradan dünyaya yayılmıştır... Kelâmullah o topraklarda kalb-i pak-i Rasûle verilmeye başlanmıştır... Orada her şey sâkin gök insana çok yakındır, o yerde... Kelâm-ı İlâhinin heybetinden, her zerresi toprağın Allah'ı tesbih etmektedir, o yerde... Milyonlarca, rızaya koşanların çevrildiği makamdır orası... Hiç bir an yoktur ki o makam insanla çevrilmemiş bulunsun. Lâmekânın mekânı Beytullah'tır o yer... Rasûlün mübarek ayaklarını bastığı, o topraklar, mübarek sadrlarına giren hava, o havadır. Rahmetin kaynağıdır o makam. O makama yakından yapılacak hürmette, biraz beşerî korku veya riya gizlenebilir. Uzaktan yapılacak hürmette ise, havf ve sevgi vardır... Bundan dolayıdır ki, Rasûlullâh bile, ruh-u muallâlarını, uzakta, Medine'de teslim etmişlerdir.
Rasûle yapılacak hürmet ile Kâbe'ye yapılacak tâzîmin ayrılması murad olduğu içindir bu ayrılık.. Ravza-i Rasûl Kâbede olsaydı hürmet dağılacak, ortaya hürmette ikilik ve kıskançlık çıkacak... Rasûller tarihi tetkik edilecek olursa, bütün Rasûllerin, Nil, Filistin, Hicaz, Cezire’tül-Arab mıntıkasında ilâhî vahiylerini aldıkları görülür... Nil, Kudüs, Tur-i Sina, Cebel-i Hıra, Arz-ı Kenan seçkin ve mukaddes yerler olarak taayyün etmişlerdir. Binlerce mucize, yüzlerce afat-ı ilâhîye taşkın insan kitlelerine çarpmıştır o yerlerde; adeta bu mıntıkalar Kudret i İlâhîye i1e mücadele eden sapkın insan kitlelerine sahne olmuştur... Lut kavimleri, Sodom ve Gomoreler, Nuh tufanları, Adem ve Havva, Firavun ve Musa vakaları, Ebucehiller, Nemrutlar hep bu mıntıkaları, küfür ve îmânın, hakikat ve dalâletin, çarpışma sahneleri yapmıştır. Bu hâdiseler murad-ı ilâhî ile vukua gelmiş, beşer dalâletinin, hakikatı ilâhiye karşısında, mezarı olmuştur o yerler... Dalâlet ve küfürden süzülen beşer oğlu, bu hakikatların tam yerini, bir namaz esnasında, Rasûlün birden bire Kâbe'ye Medine'den teveccüh ederek dönmesi ile bütün bu mukaddes yerler birleşerek Hâtem-ün-nebiyyîn asıl ve esas Kâbe'si son tecelligâh-ı ilâhîsini bulmuştur...
Mucizeler birleşmiş, Ruhlar tevhide bağlanmış, bütün Allah diyenler Kâbe'ye çevrilmiştir. Cenâb-ın Rasûl'ü, Illiyyîn'e, Mi'rac'da Cebrail kavuşturmuştur. Mekke ile Kudüs arası Miraç'ın ilk merhalesini teşkil eder... Âbit olarak... Ötesi bizce meçhul... Bir şey söyleyemeyiz.. Namaz, müminin Miracı olduğuna göre, cami, kulun Illiyyine çevrilerek, Mirac'a gitmesine aracılık yaptığından, Cibril-i Eminin yerini tutmaktadır... Bundan dolayı, Cibril-i Emin, Mescid'i Aksâ'da, Rasûlün Enbiya ervahına imam olduğu yerde, ilk ezanı okumuştur.. Ervaha imam olan Cenâb-ı Rasûlün hareket noktası, mekânda cesedi ile Mekke'de olduğu için, bir gün, Medine'de Mescid'i Aksa'ya doğru namaz kılınırken, Rasûle Mekke'ye dönmek emr-i vahyi gelmiş ve hemen Mekke’ye dönmüştür. Mekke illiyyine gitmek arzusuna talip abdin hareket noktası, yâni Miraç'ın başlangıcı olduğundan, namazda Kâbe'ye dönülür...
Ruhanî Âlem kapısı, rızaya giden yol, Cemâle giden nur yolu, Melekûtun hareket noktası, ruh âleminin görünür merkezidir, Kâbe...
Münir Derman Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.