Merhaba Efendim,
Nasılsınız? İnşaallah bütün güzelliklerin ve hayırların merkezinde bulunmanız dileğiyle sonsuz selamlar, saygılar ve sevgiler sunmak istiyorum evvela...
Efendim, bazen yaşama sevincini kaybeden, içindeki ve etrafındaki nice güzelliklerden uzaklaşarak hayatın anlamsızlığı sonucuna varan, her şey için geç kaldım düşüncesine kapılarak hem kendini hem çevresini kendi elleriyle mutsuzluğa iten insanları duyuyoruz... Sokakta yürürken bile insanı ürpertiyor bazı yüzler...Öyle derin izler taşıyorlar ki, sanki yürünen hayat yolu boyunca bütün sıkıntılar, affetmeyişler, kırgınlıklar, bıkkınlıklar, iç hesaplaşmalar o izlerde tek tek dile geliyor:
-Değer mi bunca yorgunluğa, dargınlığa, bunca yükü sırtında her gittiği yere taşımaya, yürünecek yollar uzun ve yaşamaksa böylesine güzelken, böylesine güzelken dar kalıpların içinden çıkarak sevmek, karşılık beklemeden, ve daha yapılabilecek herşey yapılmamış, ekmeğini ekmeği olmayanla paylaşmanın tarifsiz güzelliği bile henüz yaşanmamışken...
Hz. Mevlana, inci deryası Mesnevisinde ne güzel söylüyor: "Kafasını kuyuya sokup da her yer karanlık diye şikayet eden kimse yüzünden Güneş'e kusur bulunmaz" derken...Sizin de sohbetlerinizde yer veregeldiğiniz "Görenedir görene, köre ne?" sözüne binaen, eğer bizler de bir görebilsek, çokyönlü tanıyabilsek hayatı ve insanları, canlı, cansız diye ayırdığımız bütün kainatı, bir kafamızı çıkarabilsek kuyudan, küçümsemeden, basite indirgemeden bakabilsek herşeye, karıncadan yıldızlara kadar, ve ayırmadan bilebilsek bir küçük iplik parçasından en kıymetli bir kumaşa kadar herşeyin özde ne kadar değerli olduğunu ve bize bağışlanan çeşitli nimetlerin aslında birer emanet ve imtihan vesilesi olduğunu, ancak paylaşabildiğimiz ölçüde onlara layık olabileceğimizi bir anlayabilsek, affedebilsek geçmişi, sabredebilsek hiç eksiltmeden ümitlerimizi ve sadece güzelliklerini umarak yeniden başlayabilsek her yeni doğan güne, elimizden geldiğince, yiğitçe mücadele edebilsek zorluklarla ve usanmadan bekleyebilsek….
Nazım Hikmet'in bir şiirinde tarif ettiği gibi:
....
Yaşamak ne güzel şey Taranta Babu,
Yaşamak ne güzel şey…
Anlayarak bir usta kitap gibi...
Bir sevda şarkısı gibi duyup,
Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak...
Yaşamak, birer birer...
Ve hep beraber...
...
bir diyebilsek kimbilir ne kadar güzel bir dünyaya uyanacağız, kimbilir güneş daha ne kadar ışık saçacak kucak kucak, ve yağmurlar daha ne kadar çok rahmet taşıyacak, bütün kirlerden arındırıp yıkarcasına, sıkıntıları ferahlıklara, zorlukları kolaylıklara dönüştüren dualar gibi...Ve o zaman yaşamak kimbilir daha ne kadar güzel olacak...
Şair Can Yücel, "Her şey Sende Gizli" şiirinde ne güzel açmış bu gerçeği:
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
...
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin...
...
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü...
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin...
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Efendim, burada size ve bütün dostlara her şeyde birçok hayırlar olduğu gerçeğiyle birlikte yepyeni güzellik ve sevinçlerin, mutlulukların sezildiği ve sağlık ve afiyetler içinde yaşandığı ve paylaşıldığı nice hayırlı ve bereketli zamanlar, hayırlı işler ve çalışmalar dileklerimi sunuyorum...Allah cümlemize bütün hayatı bir sanat eseri ortaya koyarcasına renk dolu, ışık dolu, edep, dikkat ve hassaslık dolu, saygılar ve sevgilerle ustaca yaşayabilmeyi kolaylaştırsın ve nasip etsin niyazı ve sizlerin de hayır dualarınızı alabilmek ümitleriyle...
Günden güne çoğalan en güzel duygularla Allah’a emanet olunuz...
Müsaadenizle...
ÇS Gürel
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Kıymetli yavrum,
14 07 2006 tarihli mailinizi aldım. Zevkle okudum.Yine gözleri ve gönülleri dolduran bir çelenk yapmışsınız.İnşallah nice kimseler okur ve hayatlarında iyiye, güzele açılan bir devrime vesile olur. Bugün bizler güneşi cebimizde unutup, çevrede mum ışığı arayaninsanlar gibiyiz.Tüm güzellikler karşımızda, yanımızda, yöremizde. Ama bizler aptalcasına içkiden, sigardan, uyuşturucudan, fuhuştan, sapıklıktan, bardan, pavyondan, diskotekten daha nice sefil mekanlardan medet uman geri zekalılar gibi hareket ediyoruz. Ne kadar acı... Necip Fazıl bir şiirinde ne güzel söylüyor.
"Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim."
"Bıçak soksan gölgeme ,
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bir bak ülkeme,
Başsız başsız adamlar.
Ağlayın su yükselsin,
Belki kurtulur gemi,
Anne seccaden gelsin.
Bize dua et emi..."
Yıllarca önce, bir sohbet toplantısında biri bana sordu; "Efendim,kafamın içi negatiflerle dolu. Hep kinler,nefretler,intikam duyguları içinde bocalıyorum. Birçok doktora gittim, psikologlar, psikiyatristler...Sonuç hep aynı. Bana kutular dolusu uyuşturucu ilaçlar yazıyorlar. O ilaçları aldıkça serseme döndüm.Büsbütün güzellikleri unuttum. İçimdeki karanlık daha da arttı. Sizden rica ediyorum bana bir yol gösterin." Cevap verdim; "Kıymetli yavrum bu ilaçlara ne gerek var? Düşüncelerinin yönünü değiştir. Negatifte odaklanan iç dünyanı pozitife cevir. Hep iyilikleri güzellikleri düşün.Sürekli olarak çevrende güzellik görmeye kendini alıştır. Diyeceksin ki çevremde güzellik yoksa..Var yavrum.Çevremiz binbir güzellikle dolu. Nerede olursak olalım orada bir güzellik görmeye calışalım.K.Kerim'de bir Ayet-i Kerime'de; " Ne yana bakarsan bak,Allah'ın vechi oradadır." Buyuruluyor. Y.Emre bir mısraında; "Cümle yerde Hak nazır göz gerektir göresi." diyor. Biz nefsimizin karanlık kuyusundan basımızı cıkarıp ta gökyüzüne baktığımız zaman sayısız güzellikler göreceğiz.
Güzel, çok güzel bir dünyada yasıyoruz. Önemli olan yasadığımız sürece bir güzellik avcısı olmak. Onları yakalamaya calışmak. F.H.Dağlarca bir şiirinde "Ve bir an yaşıyorum bütün bir ömre bedel" diyor.
Vaktiyle bir kimse bana yaklaştı arkadas olmak istedi. Birçok üzücü olaylar yasamıştı. Ona sevgi, saygı gösterdim. Öyle ki onun için maddi manevi her fedakarlığı yapmaya hazırdım ama bir şeye kafasını taktı. Beni incitici, kırıcı, yaralayıcı sözlerle dostluğumuzu bitirdi, hala sebep nedir anlayamadım. Ama merak ediyorum, Allah'ın ona hazırladığı pırıl pırıl bir dostluğu tekmelerken acaba karşısına ikinci bir Sabri Bey'in cıkacağınımı sanıyor! Talih kuşu başa bir kere konar.
Bir büyük mutasavvıf; "Çesmeler akarken testilerinizi doldurun" diyor. Aman dikkatli olalım. Günümüze güzelliklerle başlayıp, güzelliklerle bitirelim. Hiçbirimiz yarın sabahı göreceğimizden emin değiliz. Her günümüzü sanki son günümüzmüş gibi yaşayalım. Kalbimizde,kafamızda nakış iğnesinin ucun un binde biri kadarda olsa hiçkimseye kin, nefret, intikam duygusu beslemeyelim. Biz ona buna darılmaya küsmeye değil sadece sevmeye saymaya hizmet etmeye geldik. Bilelim ki dünyada en güzel şey sevgi içinde yasayıp sevgiyle çene kapayarak Hak'ka göçebilmek.
Hepimiz binbir çile ıstırap, gözyası, hastalık, problem içinde yasıyoruz. Önemli olan Ömer Hayyam gibi "Sevginle gireceğim toprağa sevginle cıkacağım topraktan" diyebilmekte. Bunun için yapılacak ilk iş önce bir genel af cıkarabilmekte. Bizi üzen, inciten, kıran, ağlatan ne kadar insan varsa hepsini ama tek istisna olmadan hepsini affedebilmek. Onların huzuru mutluluğu yasama sevinçleri ve iki dünya sadetleri için dua edebilmekte. Unutmayın insanları affetmekten daha büyük hiç bir yücelik yoktur. Onun da çaresi bütün negatifleriyle karşınıza cıkan insanlara hayırlı dualar edebilmektedir.
"Yıkanlar hâtırı nâ şadımı şad olsun.
Bana nâ murad olsun diyenler, bermurad olsun."
İşte böyle kıymetli dost. Yunus Emre divanının sonunda "Sev sevil" diyor. "Sevelim,sevilelim dünya kimseye kalmaz" diyor. Gelin bizler de öyle yapalım. Yeryüzündeki minicik bir kum tanesinden gök yüzündeki samanyoluna kadar, tek istisna olmadan insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, eşya ve cemadatıyla bütün kainatı Muhammedî bir aşkla kucaklayalım. Ve "Aşk gelecek;cümle eksikler biter." diyelim.
Sabri Tandoğan
(Sabri Baba Hz.)
Aziz Ruhlarına Fatihalarla...