Konu : Eli darken bile yardım yapanlar ne mübarek insanlardır.
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
2/4/2019 10:09:08 PM
.
SABRİ BABA'MIZDAN MEKTUP VAR
ELİ DARKEN BİLE YARDIM YAPANLAR NE MÜBAREK İNSANLARDIR
Kıymetli yavrum,
Tarih ne olaylara şahit olmuş, ne toplumlar görülmüş, fakir ama onurlu toplumlar görülmüş, haysiyetli toplumlar görülmüş. Roma İmparatoru bakıyor, Hz. Ömer halife. Gittikçe büyüyor Müslümanlar. Ben bunlarla iyi geçinme yolunu arayım diyor. Akıllı da bir adammış. Bir elçisini iki deve yükü hediye ile halifeye gönderiyor. Benim selâmlarımı, hürmetlerimi götür, dostluk dileklerimi sun. Elçi iki deve yükü hediye ile geliyor. Soruyor, şehrin kapısında
“Hz. Ömer’in sarayı nerede?”
“Hz. Ömer (R.A.)’in sarayı yok. O da bizim gibi mütevâzi bir evde oturuyor.”
“Peki şimdi nerede?”
Evini tarif ediyorlar, gidiyor. Evinde bulamıyorlar. Olan şu; Hz. Ömer bir yakınıyla yoldan geçerlerken yıkık bir duvar görür, kocası harpte vefat etmiş, ihtiyar ve yaşlı validenin evinin duvarı yıkılmış. Üzülür Hz. Ömer. "Ben de bu duvarı tamir edeceğim" der. "Efendim usta getirelim, işçi getirelim, yaptıralım" derler. "Sizin elleriniz çamur olmasın." "Hayır," der, "benim ellerim çamur olsun. Belki de mahşer günü beni kurtaracak o çamurlu ellerdir."
Mübârek, evin yıkık duvarlarını onarmaya başlar. Elçi hayretler içindedir. Gelir tüyleri ürperir. Yaklaşır, “Efendim” der, “Hz. Ömer siz misiniz?” “Evet benim. Bir şey mi vardı?”
Durumu anlatır kendisine, hediyesini sunar, “İmparatorun size sevgileri, hürmetleri var. Size dostluk duygularını iletmek üzere beni görevlendirdi.” O kadar duygulanır ki elçi, biraz sonra dayanamaz, “Bir ricada bulunacağım, kabul ederseniz ben de Müslüman saflara geçmek istiyorum” der.
Bizim bazılarımızın bugün içinde yaşadığımız çağ gözlerini biraz döndürüyor, bunu kabul edelim. Bugün ne yazık ki birçok evimiz liradan, dolardan, mercedesten, hanımların vizon kürkünden başka bir şey konuşulmaz mekânlar haline gelmek üzere. Bu çok tehlikeli bir çığır efendim. Allah cümleye güzel evde oturmayı nasip etsin. Bir yerden bir yere ulaşmasını sağlayacak arabalar nasip eylesin. Bütün bunlar güzel, iyi ama bir nokta var. Hayat maddeden ibaret değil ve mânâ daima maddeye üstündür. Biz ne zaman, mânânın maddeye üstünlüğünü bir bilgi olarak değil de yaşantı olarak, hâl olarak benimsersek, o zaman yoksulluk problemine çare daha kolay bulunacaktır. Bir insan düşünün, yegâne serveti önündeki yarım ekmeği. O sırada birisi geliyor, “Beş gündür boğazımdan bir şey geçmedi, acaba bana yardım etmeniz mümkün mü?” “Derhal kardeşim” diyor o zat, “Hay hay” diyor. Yarım ekmeğini bölüyor, yarısı benim, yarısı senin.
İşte Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam Hz. bazı Hadis-i Şeriflerinde buna işaret etmiştir. Kendisi zor durumda iken yapılan iyilik, yapılan yardım aslında en büyük, en muhteşem yardımdır. Bunu unutmayalım. Falanca trilyoner, ne bileyim 30-40 bin lira yardım yaparsa ondan bir şey eksilmez. Ama yarım ekmeği olan insan yarısını verirse, bu muhteşem bir olaydır. Bütün mesele, bu örneklerin sayısını çoğaltabilmektir. İnsan madde âleminin uçurumuna düşerse, oradan çıkmasını bilmez.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Hepsinin Aziz Ruhları Şad Olsun
|