Sayın Mehmet Salih Serim,
16.5.2007 tarihli mailinizi aldım.
1- Kıymetli yavrum, kabir azabı vardır. Biz yaşarken de vardır. Bir insan düşünün, hayatta hep nefsaniyetiyle yaşamış, bencil, egoist, firavun ruhlu bir adam. Bunun yaşadığı süre içinde mutlu olmasına, huzurlu olmasına imkan var mıdır? O daha ölmeden bu dünyada yaşarken de kabir azabı içinde değil midir? Olaya lütfen geniş bir perspektiften bakalım. Huzur, mutluluk nedir, Allah’a yaklaşmak, Allah’la bir ve beraber olmak değil midir? Lütfen meselelere geniş açıdan bakmasını öğrenelim. Dünya hayatında yaşarken o kadar Allah aşkıyla, Peygamber aşkıyla dolu olalım ki, o kadar nezih, temiz, iffetli, edep içinde, sabır içinde, şükür içinde bir hayat yaşayalım ki yaşadığımız hayat cennet olsun. Dünyası cennet olanın ahireti de cennet olanın. Dünyada alnı ak, yüzü pak yaşayanlar ahirette de onun mükafatını görürler, cennet içinde yaşarlar.
2- Evet, inanıyorum. Arada sırada mezarlıkları ziyaret etmek, kendi ölümünü, gömülüşünü düşünmek çok faydalıdır. İnsan bu şekilde genç yaşından itibaren şu yaşadığımız dış hayatın herşey olmadığını, fani olduğunu görür ve düşünür. Bu da bize dünya hayatında daha adil davranmamızı, daha insancıl, daha efendice bir hayat yaşamamız gerektiğini gösterir. Ağzımızdan çıkan her yanlış sözün, günlük hayatta attığımız her yanlış adımın neticesi olarak ister istemez daha dikkatli, daha saygılı bir şekilde yaşamamız gerektiğini anlarız. Bu da bize aile hayatımızda olsun, iş hayatımızda olsun, sosyal hayatımızda olsun çok şey kazandırır.
3- Dünya hayatında yaşarken tertemiz, pırıl pırıl, misler gibi bir hayata sahip olanların manevi hayatta da öyle olacaklarına bütün kalbimle inanıyorum. Resulullah Efendimiz, “Dünya, ahiretin tarlasıdır” buyurur. Gayet tabi böyle nurlu insanlarla, manevi hayatta zaten her an dikkatli ve uyanık olan kimselerin vizyonu gayet tabi farklı olacaktır.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Ne ekersen onu biçersin Yazan Mehmet Salih Serim
Cvp: Ne ekersen onu biçersin Yazan Sabri Tandoğan