“Cümle yerde Hak nazır
Göz gerektir göresi”
mısraındaki ihtişamı sezebilsek... O zaman toz duman dağılır, kim atlı kim yayan anlayabiliriz.
Ne yazık ki günümüz insanı bin bir şartlanmalar, bin bir önyargılar içinde aşktan uzak, estetikten uzak, incelikten uzak, edepten uzak, zarafetten uzak yaşıyoruz. Ve dolayısıyla kendi öz varlığımıza ihanet etmiş oluyoruz. Ondan sonra da para pul, mal mülk, makam rütbe, titir gibi bir takım zavallılıklara sığınarak kendi kendimizi tüketiyoruz. Hani biz bu dünyaya adam olmaya gelmiştik, hani yontulmaya gelmiştik, hani nefsimizi Müslüman etmeye gelmiştik. Nerede, nerede kaldı? Ancak Allah’ın seçkin kulları bu anlamsız, saçma sapan perdeleri ellerinin tersiyle iterek mana alemininin güzellikleriyle mest yaşayabiliyorlar.
Sevgili yavrum, inanılmaz güzellikte bir dünyada yaşıyoruz. Kur’an-ı Kerim’de “Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi (bir çeşit yansıması) oradadır.” Buyruluyor. Yunus Emre:
“Cümle yerde Hak nazır
Göz gerektir göresi”
diyor. Azize Anne her zaman “Görenedir görene, köre nedir köre ne?” derdi.
Değerli yavrum, hayatımızın her anını daha iyiye, daha güzel gitmek için bir fırsat bilelim. Elimizden ne geliyorsa yapalım. Bir gün Resulullah Efendimize sorarlar: “Allah’ı en çok memnun eden ibadet nedir?” diye. Peygamberimiz cevap verir, “İnsanları sevmek ve onlara hizmet etmek.”
Önce bir genel af çıkaralım, bütün kırgınlıkları, dargınlıkları kalbimizden ebediyyen silip atalım. Sonra tek istisna olmadan insanları, hayvanları, bitkileri, eşya ve cemadatı Muhammedi bir aşkla kucaklayalım. “Her zerreden zikreden Allah’tır” diyelim. Gördüğümüz her zerreye saygı duyalım. Yunus, “Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.” diyordu. Biz de o ulu nazarla bütün kainatı sevelim, sayalım, onlara hizmet etmek için fırsat arayalım.
Müsaade isteyerek huzurlarınızdan ayrılıyor, selam, sevgi ve saygıların hiç bitmeyecek olanını sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
Selamlar, hayırlar, esenlikler içinde geçecek cumalar.