.
Merhaba Sabri Bey, Öncelikle böyle bir paylaşım ortamı oluşturduğunuz için teşekkür ederim. Ben çok şükür inançlı bir insanım ve Allah kabul ederse müslümanım, bir konuda 3 haftaya yakındır okumalar yapıyorum ve sizin görüşlerinizi rica ediyorum. Sorum: Tarihe bakıldığında MÖ 2000 yılından bu güne, şehirlerin gelişmesi ile kitaplı elçiler yani peygamberler Hz. İbrahimden başlayarak gelmeye başlamış ve MS 632 yılında vafatı ile tamamlanmıştır. Ayrıca bu kitaplı elçilerin dışında bir çok elçide gönderilmiştir. O günden bu güne bakıldığında 30 Milyon olarak tahmin edilen dünya nufusu bu gün 7 milyar olmuş.Ancak dünyaya gelip giden nufusun belki %20-30 u ibrani dinleri tanımış ve mensup olmuş, hale hazırda da günümüzde İslamın tanıyan kişi sayısı yine % 30 larda. %70 ise islamı tanımadığı gibi bir çok insanda tek tanrılı bir dine bile mensup değil. Bu dağılım İslam'ın alemlere rahmet olarak gelmesi ilkesi ile nasıl bağdaşır. Benim kendimce bulduğum cevap: İslam bir nimettir,rahmettir. Kimi toplumlardaki insanlara zenginlik, kimi toplumlardaki insanlara bilimsel ve ahlaki derinlik vb. binlerce faklı nimet nasip olabilir. Kimi toplumlara ise İslam'ın örf olarak yaygınlaştğı bir çevre nasip olmuştur.(Devletin dini olmaz ama müslüman insanlardan oluşan bir çevre bir çeşit nimettir.) Allah ülkemizde bile herkese farklı nimetler rızıklar nasip etmiştir. Allah insanlara ümmül kitaptan bir nasip vermiştir yani hayatlarını onlara nasip etmiştir. Bir insan illaki islamı tanıycak hatta tek bir rabbi bilecek diye bir şart yoktur. Ama Allah kimi zaman tıpkı yağmurun rahmet olarak yağması gibi belli zamanlar Elçiler göndererek dünyaya rahmetini,barışı,huzuru ve ilmi nasip etmiştir. Çünkü kime hangi ilmi,rızkı ne kadar verceğini ancak Allah bilir ve hesaplarını da yine Allah görür. Ha burda asıl önemli nokta kişinin şeytana uyup bilip bilmeden Allah 'ın İslam gibi ilimlerini red ve inkar etmemesidir. Bu ilimleri kendi nefsi veya atalarının adetlerine uyarak düşünmeden red ederse o durumda işte Mevlam'ın razılığını alamaz muhtemelen. Bu çerçevede islam olmayan ülkelere düşman veya Allah'ın makbul görmediği memleketler gözüyle bakmamalı, bize emanet olan islam nimetini sonraki nesillere ve çevremize özellikle hal diliyle anlatmalıyız, şeklinde düşüncelerim var. Şüphesiz her şeyi Allah bilir. Bir dostumun tavsiyesi üzerine bu soruyu size yöneltiyorum. Cevabınız ve ilginiz için şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla.
Behsat Cihan Erdem
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
------------------------------------------------------------------------
Sayın Behsat Bey,
Değerli kardeşim, bize düşen vazife gücümüz yettiği kadar Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifleri anlamaya ve yaşamaya çalışmak. Sonra da en yakınlarımızdan başlayarak imkanlarımız nispetinde bu yüce Dini bütün kainata tanıtmaya çalışmak. Olay bundan ibaret. Gerisi hikaye.
Selam, sevgi ve saygıyla.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.