.
SABRİ BABA'DAN MEKTUP VAR
HAYAT, HER ŞEYE RAĞMEN YÜRÜYENLERİNDİR
Kıymetli yavrum,
Çağımızın en değerli keman virtüözlerinden biri, bir konser verecektir. Aylarca evvel biletler satılır, tükenir. Kimi dinleyiciler başka ülkelerden, kimileri kıtalararası uzak yerlerden gelmektedir. Hiçbir konsere o güne kadar böylesine büyük bir ilgi gösterilmemiştir. Konser günü gelir, vaktinden önce salon dolar. Heyecan son haddinde... Tam zamanında konser başlar. Kısa bir süre sonra hiç umulmayan, beklenilmeyen, son derece üzücü bir olayla karşılaşır dinleyiciler. Herkes donakalır. Yapılan bütün masraflar boşa gitmiş, aylar süren umutlu bekleyiş sona ermiştir. Çünkü kemancının bir teli kopmuştur. Salonu öylesine umutsuz bir hava doldurmuş ki, kimse yerinden kalkacak, kıpırdayacak kuvvet bulamıyor. Tam bu sırada kemancımız kalkar, şefe doğru yürür ve “efendim” der, “siz şu anda şu... şu... parçaları çalabilir misiniz?” Şef acı acı gülümser, “neden bunları soruyorsunuz?” der, “artık hepsi bitti. Yapacak bir şey kalmadı.” Kemancımız büyük bir inanç ve cesaretle, şefe “hayır efendim” der, “her şey bitmedi. Eğer siz bu parçaları ezbere çaldırabilirseniz, ben kırık kemanımın kalan telleri ile size bunları çalabilirim. Hayat her şeye rağmen yürüyenlerindir.” Şef hayret ve şaşkınlık içinde yerine geçer ve o kadar dinleyicinin endişe, şaşkınlık ve hayranlık duyguları ile konser başlar. İnanılacak gibi değil. O kırık tellerle kemancımız dinleyicilere hayat boyu unutamayacakları nefis bir konser verir. Başarısı bütün tahminlerin üstünde olmuştur. Aylarca sözü edilir bu konserin, müzik tarihine geçer başarısı...
Ben bu olayı okuduğumda, lise sıralarında genç bir öğrenci idim. Yaradılışımdan mıdır nedir, üzücü olaylar karşısında bir billûr hassasiyeti ile kırılır, haftalarca kendime gelemezdim. Bu olayı okuduktan sonra hiç unutmadım. Ne zaman üzülsem, kırılsam onu hatırlar, güç bulurdum. Hayat yolunda bir destek oldu bana. Madem ki, hayat her şeye rağmen yürüyenlerindi, o halde devam... Daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele… Üstelik duracak zaman da yoktu. Hayat çılgın bir süratle ilerliyordu. Karşılaştıkları güçlüklerden yılanlara her zaman hayret ederim. En ufak bir engel karşısında mağlup olan, yılgınlık gösterenler hayatı hiç tanımamışlar gibi gelir bana. Gayet tabii yolumuza engeller çıkacak, yürüdüğümüz yerlere dikenli telIer çekilecek, birtakım insanlar güzelim hayatı burnumuzdan getirmek için ne mümkünse yapacaklar. Bütün bunlar olacak. Daha önceleri de oldu. Bundan sonra da olacak. Büyük sınav gününde hazırlıklı olabilmek, oradan başarılı çıkabilmek için bütün bunlara göğüs germemiz gerekmez mi? Varoluşunun nedenlerini düşünen herkes, ister istemez bu sonuçlara varmadı mı? Kırmızı turnusol kağıdı ile yapılan deneyleri hepimiz öğrencilik yıllarımızdan hatırlarız. Altının bile ayrı ayrı kıratları vardır. İnsanın öIçüsü de güçlükler, sıkıntılar, çileler içinde çırpınırken gösterdiği metanet ve dayanma gücüdür. Yılmamak, mağlubiyeti kabul etmemek, zillete razı olmamak, çarpışmak, mücadele etmek, son nefesine kadar daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele gidebilmenin aşkı, şevki ve heyecanı içinde olabilmek ne güzeldir. Çünkü hayat her şeye rağmen yürüyenlerin olacaktır.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun
Himmetleri Üzerimize Olsun
Selamlar, hayır ve esenlik dolu cumalar.