Konu : Allah ne verdiyse beraber yiyelim.
Gönderen :
Sabri Babadan Mesaj
Tarih :
5/14/2019 7:12:04 AM
.
ALLAH NE VERDİYSE BERABER YİYELİM-HATIRA
"Azize Anne anlatmıştı, bir gün beş arkadaşıyla beraber o zamanlar Hacıbayram’da oturan bir veli hanımı ziyarete giderler. Otururlar, hâl hatır sorulur, sohbetler edilir, biraz sonra öğle ezanı okunur. Efendim derler bize müsaade, ev sahibi hanım, katiyen olmaz der, önce namazımızı kılacağız, sonra Allah ne verdiyse beraber yiyeceğiz. Öyle ısrarla söyler ki; Azize Anne ve arkadaşları teklifi kabul etmek zorunda kalırlar. Önce cemaat halinde namaz kılınır, sonra yüz yaşındaki ev sahibi hanım Azize Hanım’a dönerek; kızım mutfağa gir, biraz ekmek ve turşu var, onları getir, burada beraber yiyelim. Biraz sonra sofra kurulur, sofrada yalnız bir parça kuru ekmek ve bir kavanozun içinde yedi sekiz tane sivribiber turşusu vardır. Ev sahibi hanım buyurun arkadaşlar, bugünkü rızkımız bu, BesmeIe ile başlayalım der. O kuru ekmek parçası küçük parçalara ayrılır, herkes bir parça ekmekle bir sivribiber turşusunu alır, yemeye başlar. O sırada kapı çalınır, bir delikanlının elinde büyükçe bir tepsi pilâv ve pilâvın üzerinde nar gibi kızarmış iki tavuk vardır. Ev sahibine dönerek, Teyzeciğim der, bunu size babam gönderdi, vilâyette uzun süredir çıkmayan bir işi varmış, usanmış, gidip gelmekten yorulmuş ve adak adamış. İnşallah bugün bu işim çıkar, ben de komşu büyük hanıma bir tepsi tavuklu pilâv gönderirim demiş. İşte bu babamın adak pilâvı, size selâmları ve hürmetleri ile gönderdi. Yaşlı kadın gözleri dolu dolu Allah’a şükretmiş ve “Güzel Allah’ım, bu ne hikmetli iştir, önce misafirini gönderiyorsun, arkasından tavuklu pilâvını, sana sonsuz şükürler olsun” demiş, sonra beraberce neşe içinde paylaşmanın güzelliğini duya duya tavuklu pilâvı yemişler.
Bu yaşanmış hikâye belki bazıları için basit, önemsiz olabilir ama ben öyle düşünmüyorum. Beni yıllardır düşündürüyor, ürpertiyor ve o yüz yaşındaki veli hanımın, sizleri katiyen göndermem Allah ne verdiyse beraber yeriz sözlerinde varoluşun özünü, yaşamanın sırrını görüyorum. Verebilmek, sadece verebilmek, Allah rızası için verebilmek, hiçbir art niyet gözetmeksizin, küçük hesaplardan uzak olarak en temiz duygularla verebilmek. Paylaşmaktaki o harikulâde güzelliği tadabilmek. İşte günümüzün sözüm ona çağdaş, ilerici, sözüm ona entel geçinen, aydın geçinenlerin bir türlü anlayamadığı, anlamak istemediği o harikulâde ince güzellik; verebilmek ve paylaşabilmek."
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|