.
Günümüzde nice insanlar var ki, Hazreti Ali Efendimizin bu muhteşem sözünü duymadan, bilmeden, anlamadan yaşıyorlar, daha doğrusu yaşadıklarını sanıyorlar. Hep kelimelerle oynuyoruz, hep kelimelerden meydana gelmiş bir denizde yüzüyoruz. Kelimelerle birbirimizi itham ediyor, kırıyor, incitiyor, hayata küstürüyoruz.
Soyut bir dünya bu... Realiteden uzak, güzellikten uzak, ışıktan, renkten, edep ve incelikten uzak bir dünya bu. Sevmeden, sevilmeden bir insan, bir fikir, bir inanış için yüreğimiz titremeden, ürpermeden, gözyaşı dökmeden yaşıyoruz biz. Sevmek devam eden en güzel huyum diyemiyoruz. Seviyoruz, seviliyoruz, o halde varız diyemiyoruz. Sevgiden bakır altınlaşır diyemiyoruz, Mevlânâ gibi. Hayata bakışımız sisli, puslu, karanlık. Yunus gibi “Bu dünya bir gelindir, yeşil kızıl giyinmiş, kişi yeni geline baka baka doyamaz” diyemiyoruz. Diyemediğimiz için de mutsuz, huzursuz, sıkıntılı ve stres içindeyiz. Daracık sınırlar içine sıkışmışız.
Kimi insan bir hapishane haline getirdiği iç dünyasına, dedikodu ile, deli deli para harcamakla, giyecekle, yiyecekle, sigara ile, içki ile bir pencere açmaya çalışıyor. Açabiliyor mu? Ne gezer. Susadıkça tuz yalayan insanlar gibi, susuzluğu büsbütün artıyor. İçi büsbütün kararıyor. Eğri oturalım, doğru konuşalım. Bugünkü insanları bu kadar mutsuz eden, huzursuz eden mesele nedir? Lütfen doğru teşhis koyalım, kendimizi aldatmayalım. Akıntıya karşı kürek çekmeğe yeter diyelim. Kelimelerin soyut dünyasında yaşamaktan, birbirimizi itham etmekten, lüzumsuz yere zamanımızı ziyan etmekten, ömrümüzü heder etmekten kurtulalım. Yaşamanın, var oluşun olgun güzelliğini biz de duyalım.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.