Konu : İnsanları ancak güzel sözler, güzel davranışlar ömür boyu etkiler.
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
5/31/2019 7:30:40 AM
.
SABRİ BABA’DAN MEKTUP
İNSANLARI ANCAK GÜZEL SÖZLER, GÜZEL DAVRANIŞLAR ÖMÜR BOYU ETKİLER
Kıymetli yavrum,
Senelerce, senelerce evveldi. Dört yaşımda bir çocuktum. Rahmetli annem; “Oğlum, bakkal Hacı Efendi’ye git. Bir kibrit al, gel.” dedi. Gittim kibriti istedim. Bakkal Hacı Efendi; “Vermeyeceğim.” dedi. Sebebini sordum. “Sen,” dedi. “Dükkândan içeri girerken selâm vermedin. Selâmı olmayana kibrit de yok.” dedi. Utandım. Mahcup oldum. Özür diledim. Bakkal Hacı Efendi, “Şimdi git.” dedi. “Biraz dolaş gel. Dükkândan girerken de selâm ver. Sonra ne istiyorsan söyle.” Dediklerini yaptım. Selâm vererek girdim. Hacı Efendi kibriti uzattı. Kibritin yanında bir de çikolata vardı. Bakkal Hacı Efendi sıradan bir kimse değildi. Bütün mahallelinin sevdiği, saygı duyduğu, muhterem bir insandı. Dört yaşımdayken ömür boyu unutamayacağım bir dersi bana ver-mişti. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. O kadar temiz, intizamlı bir bakkal dükkânı bir daha görmedim. Ve o mübârek insan, neme gerek kardeşim, ben ticaretime bakarım, dememiş, mahallesindeki dört yaşındaki bir çocuğa, -hem de onu incitmeyecek bir şekilde- ömür boyu unutamayacağı bir ders vermişti.
Çocukluk günlerimi hatırlıyorum. Bir kere Hacı Efendi’de tozlu, kirli bir giysi, dükkânında dağınık bir köşe görmemiştim. Yunus Emre bir şiirinde;
“Söz ola, kese savaşı,
Söz ola kestire başı,”
der. Bir sözle bazen bir insan gönlü ebediyen kırılabilir. Bazen bir insan intihardan döndürülebilir. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır sözü, ne kadar anlamlıdır. Kur’an-ı Kerim’de, Cenab-ı Hak Hz. Musa’yı, Firavun’u Hak yoluna davetle görevlendirirken, “Ya Musa, yumuşak ve tatlı söyle.” Buyurur. Bu Ayet-i Kerime’yi sanırım hepimizin bir gün dahi aklımızdan çıkarmamamız gerekir.
Hayatta sadece doğru söz, doğru hareket yetmiyor. Aynı zamanda o doğruluğun, bir güzellik, bir incelik, bir zarâfet içinde yapılması da önemli. Bütün mânâ yolunun büyüklerini inceleyin. Hepsinde bu edebin, inceliğin, nice örneklerini görürsünüz. Hepiniz bilirsiniz. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin küçük çocuklar. Oyun oynuyorlar. Susayıp su içmek için çeşmeye gidiyorlar. Yaşlı bir zat abdest almaktadır. Bekliyorlar. İkisi de şunu müşahede ediyor. O yaşlı zat abdesti yanlış almaktadır. Mesele bu yanlışın ona duyurulmasında. Abdest bittikten sonra derler ki; “Efendim, biz abdest alma yarışı yapacağız. Lütfen siz hakem olun. Hangimizinki doğru bize söyleyin.” Yaşlı zat onların abdest alma şekline bakarak hatalı hareket ettiğini anlar ve çocuklara teşekkür eder. Bütün incelik burada. Yanlışı düzeltelim. Hatayı giderelim. Ama kafa yararak, göz çıkararak değil. Bunun gibi daha nice örnekler anlatabiliriz.
Tehditle, korkutmayla, yüksek sesle konuşmakla, bugüne kadar hiç kimse bir neticeye varamadı. Vardıklarını sananlar da sadece kendilerini aldattılar. Hele günümüzün insanını, bu yöntemlerle kazanmaya çalışmak, bir gafletten başka bir şey değil. İnsanlar, artık alevden ateşten değil, su ve gülden hoşlanıyorlar. Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde; “Gelme, gelme üstüme, bir şifâ ver-meyeceksen eğer.” der. Sevmek, saygı duymak, hoş görmek, affetmek, bağışlamak insanoğlunun tarih boyunca en güzel hasletleri olmuş. Ateşin üzerine benzinle gitmenin bir âlemi yok. Ateşi söndüren sudur. Beşeri münasebetlerde su; güzel sözdür, güzel harekettir, affetmek, barış elini uzatmak, sevmektir. Ne mutlu bu güzellikleri günlük hayatında uygulayabilenlere. Allah onlardan razı olsun. Bizleri de onların yoluna iletsin.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
|